Büyük İkramiye Devekuşu!

~ 01.01.2012, Mine KIRIKKANAT ~

Önce PKKyle barışmaya kalktılar. Bölgeyi avucunun içi gibi bilen, yıllardır canını dişine takıp, teröre karşı yaşamını namluya sürerek mücadele eden muharip komutanları, “savaşmasındiye içeri tıktılar. En deneyimli subaylarına yönelik yok dayakçıydı, yok darbeciydi iftiraları, orduda ne uğrunda savaşacak bir amaç bıraktı ne de inanç.

Oysa polisin akkolları imam, karakolları tepeden tırnağa iman doluydu.

Asker zaten beceremiyorduoldu. Sınırların korunmasını askerden alıp polise verdiler.

Teröre doğrudan muhatap ve muharip olmayan, tutuklanma gerekçesi de uydurulamayan komutanlar, şamar oğlanına döndürüldü. (Bana sorarsanız, fena da olmadı doğrusu!)

Kara, deniz ve hava kuvvet komutanları dayanamayıp toplu istifalarını verince, Haticeye değil, neticeye bakarızdediler. TSKnin başına bir jandarma koydular. İstihbaratın en tepesine de ABD muhaberatı ve ABD yapımı insansızcasus uçaklarını.

***

Ama PKK barışmadı. Hatta şımarıp azdı. Saldırı dozunu arttırdı. Komuta kademesi acemilere terk edilen asker ve polisleri, keklik gibi avlamaya başladı. Barış filmi rafa kalktı. Savaş filmi başa sarıldı. Hoop, ordu yeniden sınıra sürüldü. Dönüldü mü size, terörle sonuna kadar mücadeleye, ordu cepheye, sınır ötesi operasyonlara falan?

Sonuç: Çocuk ve erişkin 35 sivil hacamat, bazıları hâlâ kayıp.

İnsansız casus uçakları, mazot bidonlarını lav silahı sanıyor. Genelkurmay, sınırdan geleni geçeni terörist sayıyor. TSK uçakları PKKli diye kaçakçı köylüleri bombalıyor. Devlet, isyan korkusuyla bölgeye bırakın vali ya da kaymakam, saatlerce sağlık ve arama kurtarma ekibi gönderemiyor. Hükümette uzun bir sessizlik. Sözcü Hüseyin Çelik, neden sonra açıklıyor: Operasyonel bir hatadır. Türkiye, hukuk devletidir. Eğer bir hata varsa, hukuk devleti mantığı içinde tespit edilecektir…”

Hatice, ordunun yakasına maşallahgibi takılmış bir jandarma. Hatice, polisin rehberi Amerikancı imam. Hatice, ABDnin insafına kalmış uydu istihbaratı ya da yalvar yakar satın alınan insansız uçaklar

Bakmayınca Haticelere, elbet şaşmamak gerek bu neticelere!

***

Yılbaşından iki gün önce, İstanbulda bir postaneye girdim. İadeli taahhütlü mektup göndereceğim. İşlem bitti, güler yüzlü memur, gişenin arkasından bir deste Milli Piyango bileti çıkarıp Almak ister misiniz?dedi. Şaşırdım. Hatta kızdım. Carrefour gibi süpermarket kasalarında zorla satılmak istenen biletlerden zaten gına gelmişti. Bir PTTnin Milli Piyango bayiliği eksikti!

Memur, boynunu büktü: Almak zorunda değilsiniz, ama biz satmak zorundayız. Genel Müdürlük geri dönüşsüz gönderiyor. Üç yıldır böyle. Satamadıklarımızın bedelini, aramızda para toplayıp ödüyoruz…”

Haydaaa mı demeli, yok yahu mu, yoksa Çüş!” mü?

Benim girdiğim PTT bürosuna 100 adet çeyrek, 50 adet yarım bilet gönderilmiş. Biçare memurlar çeyrekleri kolay satmış, ama tanesi 18 TLden yarım biletler ellerinde kalmış.

Gazeteciliğim tuttu, sorguyu derinleştirdim. Birkaç postane gezdim, hepsi piyango bayiliğine soyunmuş Zaten PTTnin resmi internet sitesi de YILBAŞI BİLETLERİNİZ TÜM PTT İŞYERLERİNDEreklamıyla açılıyor.

PTTnin piyango satması küçük çaplı bir rezalet. Ama asıl büyük rezalet ve yasadışılık”, PTT Genel Müdürlüğünün MP ile anlaşarak üstünden komisyon aldığı, yani kazanç sağladığı biletleri bürolarınaiadesizdağıtması ve satılmayan biletleri memurların ödemek zorunda kalması!

Avrupada böyle zorba satış yöntemlerine mafya kapitalizmidenir. Neden bizim ellerde normal sayılıyor?

***

AKP hükümeti, sıfırdan zirveye taşınan kendi varlığına bakarak, hiçbir işte uzmanlık gerekmez, herkes her şey olabilir diye düşünüyor. Kurumsal saygınlık umurunda değil. Zaten saygınlığın, uzmanlıkla edinildiğini de bilmiyor!

Deveye”, kuşa koşdiyor.

Öğretmenlerin simit satıp merdiven sildiği ülkede, PTTnin piyango vurgunculuğu, elbette adiyattan bir ayıp. Milli Piyango İdaresine de mektup dağıttırsınlar bari, olsun bitsin!

Ama imamdan polis olunca, Adıyamanda korumaya alınan genç kız, üç polisin arasında ağabeyleri tarafından bıçaklanıp öldürülüyormuş, ne gam? Jandarmadan Genelkurmay başkanı yapılınca, kaçakçılar da terörist sanılıp vurulabiliyormuş, kimin umurunda?

Hukuk devleti, guguk bile değil, devekuşu artık!

Yeni yılınızı kutlarım. Belki devekuşunun uçacağı yıldır, 2012. Siz ayağınızı sıkı basın, 2013e kalın.

‘G’ NOKTASI

Yılbaşında Şehir

Sesler

yedi tepeli dalgalarla gelir

uzun ötüşlü sabahlara uyanır

martılar

ölümler kadar umutsuz

ayrılıklar yaşanır

ocağın son günü

bütün yabancılar tanır

birbirini

dükkânların vitrinlerinde

korkulu masallar durur

çocuklar hep uyur

ışıklar sevdalar kavgalar

yılbaşında şehir

İstanbul olur

AHMET KADRİ ERGİN

Zafere yüz baba

sahip çıkar, yenilgi

öksüz kalır.”

JOHN F. KENNEDY

(Cumhuriyet)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2441