Cumhurbaşkanım

~ 14.12.2011, Melih AŞIK ~

Yeni cumhurbaşkanının kim olacağı sohbetlere meze oluyor.
Eğer Tayyip Erdoğan isterse yüzde 99,9 olur deniyor...
Kaygılar daha ziyade başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı’nı kimin sırtlanacağı konusunda yoğunlaşıyor...
Bu iki göreve kimin geleceğini de yine Tayyip Erdoğan belirleyecekmiş... Öyle deniyor...
Sanki Allah’ın emri böyle... Sanki Türkiye sonsuza kadar AKP kadrolarınca yönetilecek...
Bu kadroları da hep Tayyip Erdoğan seçecek.
Pazar günü bir dost meclisinde şair Ataol Behramoğlu’nun aklına geldi:
- Yahu, dedi, peki biz demokratların, cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin bir adayı olmayacak mı?
Orada bulunanlar bu basit ama gündem dışı kalmış gerçeği ilk kez hatırladılar....
- Gerçekten yahu, hakikaten birader, gibi sesler yükseldi...
Öyle ya... Tayyip Erdoğan bu ülkenin topu topu yüzde 50 oyunu alıyordu. Diğer yüzde 50’nin de bir adayı olmayacak mıydı?
Türkiye’yi eğitimde, kültürde, ekonomide, insan haklarında, demokraside, hukukta çağdaş dünya ile yarıştıracak modern görünüşlü ve düşünüşlü bir adayı neden olmasındı gerçek demokratların?
AKP’li olmayan seçmeni kavrayacak isimler üzerinde duruldu. Ancak isimlendirme için vakit erken bulundu. Önce bir ortak adayın nitelikleri belirlenmeliydi...
Avukat Başar Yaltı, Mine Kırıkkanat, Nazım Alpman, Suzan Yaltı gibi dostlar konunun gündeme gelmesinden mutlu oldular...
Yeni cumhurbaşkanını seçme görevinin yalnızca Erdoğan yanlılarına değil herkese düşen bir görev olduğunu hatırlamak hoş oldu...
Şöyle resmini duvara “İşte benim cumhurbaşkanım” diye asabileceğiniz çağdaş bir isim arayışı için de zaman geldi kısacası...

 

Abesle iştigal!
Okurumuz, “Sorumu abes bulabilirsiniz, kızmam. Ama sormadan da edemeyeceğim, lütfen kusuruma bakmayın” dedi telefonda. Buyurun deyince önce olayı anlattı.
- Geçen gün gazetede okudum. Şike davasının ‘Poyraz’ kod adlı gizli tanığı ifadesinde eski Beşiktaşlı futbolcu Tümer’in Fenerbahçe derbisinde hakeme tükürüp kendisini oyundan attırdığını, sonuçta mafya babası olarak tanınan Sedat Peker’in isteği doğrultusunda maçı Fenerbahçe’nin kazandığını söylemiş. Bu ifadesi iddianamede yer almış. Fakat gazetecilerin yaptığı küçük bir araştırmada anlaşılmış ki Tümer Beşiktaş maçında 90 dakika oynamış, iddia edilen tükürme hareketini Ankaragücü maçında yapmış.
- Evet, aynen dediğiniz gibi olmuş.
- Şimdi sorularıma geliyorum. Bir; yalan ifade vermek suç olduğuna göre ‘Poyraz’ hakkında bu yüzden dava açılması gerekmez miydi? Ben açıldığını duymadım, siz duydunuz mu? İki; gazetecilerin çok basit bir araştırmayla ortaya çıkarabildiği bir gerçeği savcının tespit edememesinin sebebi sanıkların lehine unsurlara karşı ilgisizlik midir, yoksa savcıların emrindeki yardımcı kadroların yetersizliği mi söz konusudur?
Onca insan hapis yatarken bu tür sorunların öncelikle tartışılması gerekmez mi?

 

* Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar,
“1 Ocak 2012 tarihinden defosu olan müteahhitler artık iş alamayacak” demiş.
Müteahhitlerin en büyük “defosu” da herhalde iktidara yakın durmamaları ve eşlerinin başlarının kapalı olmamasıdır.
Bir okur

 

YÖK Başkanı
Yusuf Ziya Özcan, devir teslim töreninde:
“Problemsiz bir YÖK bırakıyoruz”
demiş...
Zaten her zaman problem sizdiniz...
Elif Eral

 

TESLİM
Kemal Kılıçdaroğlu TRT’de katıldığı programda yeni anayasa konusundaki bir soruyu yanıtlarken şöyle dedi:
- Arkadaşlara talimatım var, hiç kimse masadan kalkmayacak. Bizim amacımız Türkiye’ye çağdaş bir anayasa getirmek...
Kemal Bey’in böyle bir deklarasyonda bulunması AKP’ye daha baştan “Bizim masadan kalkmayacağımızı bilerek rahat çalışabilirsiniz, istediğiniz maddeyi dayatabilirsiniz” anlamına geliyor.
Kemal Bey Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndaki CHP temsilcilerinin müzakere gücünü daha baştan ellerinden alıyor. Buna peşin teslimiyet denir... AKP ve diğerleri elbet bu teslimiyeti kendi lehlerine kullanacaklardır.

 

Erdoğan, TIME dergisinin “Yılın Kişisi” anketinde hem baştan hem de sondan birinci olmuş.
Böyle bir şeyi de ancak “usta” siyasetçiler başarabilirdi...
* * *
Devlet Opera ve Balesi yurtiçinde “opera kardeşliği” başlatıyormuş.
Uzun süredir yaşanan bilimum operasyonlardan bıkanlara ilaç gibi gelir herhalde...
Haldun Ertem

 

LOGO...
Okurumuz Sungur Ulus’un gözü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın logosuna takılmış. Diyor ki:
“Diyanet İsleri Başkanlığı’nın logosu, MSN messenger, facebook gibi sitelerde kullanılan yüz ifadelerini belirten ikonlardan (emoticons) birine benziyor. Sağ ve soldaki iki simge ‘göz’ gibi duruyorlar. Ortadaki simge ise üstteki iki noktasıyla ‘burnu’, ortasından çizgi geçen alttaki yuvarlağı ile ‘öpücük vermeye hazır dudakları’ çağrıştırıyor. Veya bana öyle geliyor. Kurumun yapısı gözönüne alındığında biraz komik duruyor...”

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, “Bizde anti - Amerikancılık yok” demiş.
ABD’yi Irak işgali
ya da PKK yüzünden eleştirenler adına
bir de özür dileseydi bari...
* * *
Türkiye “tam gaz” büyüyormuş!
Buna inanması için insanın “tam kaz” olması lazım!
Fahrettin Fidan

Melih AŞIK | Tüm Yazıları
Hits: 1889