Özür

~ 01.12.2011, Mehmet Süha ALPARSLAN ~

Siz bu “özür” muhabbetlerinden bir şey anlıyor musunuz?

Ben kendi payıma bir takım çıkarsamalar yapmakla birlikte bu “özür” meselelerini “sel önünden kütük kapmak” ya da “akıntıya kürek sallamak”  babından değerlendirmenin ötesine geçemiyorum.

Özür, tek başına ne anlam ifade eder?

Sıra sıra özürler.

Sıra sıra kavaklar, dökülüyor yapraklar.

Hızını alamayan Başbakan'ın ne var ne yok her konuda özür dilediğini varsayalım.

Bülent Arınç’ın ağlayarak İskilipli Atıf Hoca'dan sonra, Kubilay olayının faili Derviş Mehmet'ten en özür dilediğini düşünelim.

Milli mücadelenin İngiliz işbirlikçisi Aznavur İmam Ahmet'ten de…

Ermeni mezaliminden, Seyit Rıza’dan…

Hatta biraz daha saçmalayarak, gözaltında Mehmet Eymür’ün Kızıldere katliamının tim komutanı olarak, yaptıklarından ötürü özür dilediğini varsayalım.

Gaza gelip bir dönem milletvekili yaptığımız Maraş’lı Ökkeş de Maraş katliamını biz yaptık, “Katliam öncesi 'Güneş ne zaman doğacak'  filmini sinemaya biz getirdik, arkadan da sinemayı biz bombaladık özür diliyorum” derse ne yapacağız?

Ne mana ihtiva eder?

Hangi yüreği soğutur, bu özür saçmalıkları.

Ülkenin dağlarında sıcak savaş devam ederken, her şafak sökerken birileri; gazeteci, biliminsanı, siyasetçi, derelerin kardeşliği uğruna mücadele edenler telsiz sesleriyle uyanırken, TCK’da tutukluluk sürelerinin 10 yıla kadar artırılması için düzenleme yapılması düşünülürken ne anlarım ben sizin özürlerinizden.

Bu özürlere Can Yücel yaşasaydı, en güzel yanıtı o verirdi.

Siz de bir Can Yücel mısrasını günümüze uyarlayarak bir ölçüde rahatlatabilirsiniz kendinizi...

Hüseyin Aygün, CHP 24. Dönem Dersim Milletvekili…

Son dönem Dersim tartışmalarının mimarı.

Başbakan'ın özür dilemesinden memnun olduğunu söylemiş.

İyi güzel.

Hayırlı uğurlu olsun.

Ancak CHP Milletvekili Aygün, milletvekili olmuş ancak, “Konjonktüre uygun davranmak”, “Somut durumların somut tahlili”, “Zaman ve mekân” gibi bilmesi gereken asgari formasyona uygun davranmamış.

Görünen o.

Olağanüstü hal uygulamalarının hiçbir zaman geri adım atmadığı, Munzur Festivali'nin yapılmalığı bile birçok risk içeren, dağlarında sıcak buluşmaların gün sektirmediği, KCK dahil her gün tutuklamaların olduğu, bütün bunların gündelik yaşamdan sayılır hale geldiği bu dönemde 1937-38 Dersim olaylarıyla ilgili Başbakan'ın özür dilemesinden memnun olduğunu belirten Aygün önemli bir zamanlama hatası yaptığının farkında değil midir?

Üstelik de 9 yıldır iktidarda olan ve son 9 yılda Dersim'de olan bitenden birebir sorumlu olan AKP hükümetinin başının eline böylesine bir “koz” verdiği için memnun mudur Aygün?

Başbakan özür diledi, peki şimdi ne değişti Dersim'de Aygün?

Ya da neyi değiştirecek Dersim'de Başbakan?

Can Baba'nın bir mısrasıyla bitiriyorum

"Özür dilemek değil, 'affet beni' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak."

(BirGün)

Mehmet Süha ALPARSLAN | Tüm Yazıları
Hits: 1975