'Piyasa' Ekonomileri...

~ 21.11.2011, Ertuğrul KAZANCI ~

Toplumsal ve zorunlu yaşam düzeni olarak saptanan ekonomi, siyasetlerin yönlendirici sosyal karakteridir. İnsanlık tarihi, feodaliteye dayalı irsi ve totaliter yönetsel anlayışlarla doludur. 1789da Jakobenistihtilal; klasik özgürlüklerin yolunu açarak, monarşi kavramına darbe indirir ama iktisadi eşitlik mücadelesi ancak 1848lerde toplumcu işlev kazanır.

Sosyoekonomik eşitsizliklerin çözümündeki ciddi arayışlar, 19. yüzyıl kapsamındadır. Marx ve Engels, kitlesel gerçekçiliğin radikal teorisyenleri olarak sömürüye karşı çıkarlar. Buna göre: Kapitalizm, feodalizmin yerini alan formasyondur. Düşüncelerin, temelde maddesel koşulların ürün ve yansımaları olduklarını içeren diyalektik materyalizmin devrimci özü, yeni toplum inşasında anahtar görevi üstlenecektir.

Öbür yandan Adam Smith: Liberal ithalat ve ihracat sistemigörüşüyle belirir. Smith: Serbest ticaretin, bireysel özgürlüğün temeli olduğusavıyla: Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinlerşeklindeki ilkesini, sermaye ve koruyucuları nezdinde yaşama geçirir. Smith; Ulusların Zenginliğiadlı yapıtında: En iyi devlet, ekonomiye en az müdahale edendirgörüşünü öne sürer. 1980 sonrası ABD ve Avrupa ülkelerini etkileyen Smith izindeki Chicagookulundan Friedman ise: Piyasanın yapmadığını devlete bırakmalıyaklaşımıyla, insani ilişkilere piyasa işleyişiyle değer biçerek; Şirketler, topluma karşı sorumsuzdurder.

Sosyoekonomik tarihsel gerçek, liberalizmin; toplumu ezen ve iktisadi suçlara yataklık yapan kapitalist özgürlük(!) anlayışını yansıtır. Oysa yaşamda halkların mutluluğu, ancak kamu yararı zemininde yaratılacak toplumcu hak ve özgürlüklerle, güvenceli ekonomik refahı birlikte kapsar.

İdeoloji

Halkların, ilerici ve toplumcu bir dünya görüşüyle İdeolojifaktörüne düşünsel ve eylemli ilgileri, egemen çevrelerin dirençleriyle karşılaşmıştır. Filozof Traccynin bu konudaki baskın tanımı şudur: İdeoloji; düşünceleri inceleyen bilimsellikle, toplumsal yararlı tutumların zincirlenerek kurallaşmasıdır. İdeolojik yaşamsallık, kuramsallık oluşturan öğretilerin üzerinde yükselir. Taşıdığı; politik, ekonomik, hukuksal, maddesel, felsefi ve sanatsal ilke değerlerleriyle kamu yararı içerme koşulludur.

Anadolu İhtilali, antikapitalistve antiemperyalisttavrıyla yayılmacılığın kırılma noktasıdır. Mazlum uluslarıyönlendirir. Oktobrdevrimiyle de Rusya, kökten değişimlere girişecek ve emperyal karşıtlık ilkesi izlenecektir. Kemalizm ve Marksizm kamu yararı güttüklerinden, ideolojidirler. Liberalizm ise ideoloji değildir. Kapitalist bireycilik ve şirketleşme aygıtsallığına payanda olan ekonomik bir yöntem ve giderek Faşizmin esin kaynağıdır. Klasik özgürlükleri de gerek gördüğünde kenara atabilir. Kamu yararı içermediğinden ideoloji sayılamaz.

Anadolu İhtilalinin getirdiği Kemalistilke ve uygulamalar; teori ve pratiğiyle cumhuriyetçi ve sürekli devrimcidir. Halkçı-devletçi sosyal ve ekonomik yön; ilerici ve toplumcu misyonu, ülkesel bazda ama evrensel etkiyle sergiler. Ulusalcılık, doğal bir yurtseverliktir. Laiklik, halktan yana özgür düşünceye öncülük eder.

Kemalizm; siyasal, sosyoekonomik ve kültürel nitelikleriyle, tam bağımsızlıkve 1937 Anayasasındaki altı okaçılımlı ideolojik yapısıyla, kamusal yararı meşrulaştırmaktadır. Evrimsel deneyimlerden esinlenmekle birlikte; kendine özgüdür. Güney Amerikadaki antiemperyalist gelişimde, Havanadan Caracasa uzanan ve Atatürk büstleriyle simgeleşen ideolojik mesajlarla, Asya-Afrikadaki güçlü örneksemeler dikkat çekicidir.

Sosyal piyasa

Freiburg Öğretisinin”(*) ekonomik düzen teorisyeni Prof. Armackın öncelikle Almanyayı etkileyen sosyal piyasa modeli; kapitalizmin sulandırılmış sahte yüzüdür. İkinci Dünya Savaşından sonra Sovyetlere karşı ABD yardımı alan ve ithal ucuz işçi çalıştıran yöntem bulunmuştur.

Bazı sosyal güvenceler ise işgücü kitlesel patlamalarını önlemek için sınırlı korumacılıklarla 19. yüzyılda zaten yapılandırılmıştır. Güvencelere yeni eklentiler yoktur. Alman Federal Bankasının son verileriyle; En zengin yüzde 10luk tabakanın serveti; ülkenin batısında yüzde 40, doğusunda yüzde 100 oranında artmış, halkın dörtte biri yoksulluğa yaklaşmıştır”. İşsizlik, krize dönüşmüştür. İşte sosyal piyasa mucizesibudur.

Sonuç

Piyasa ekonomileri, iflastadır. Piyasalara müdahale etmeyen devlet kalmamıştır. Serbest piyasavemakulseçenek gibi öne sürülen sosyal piyasatanımlı ekonomiler, aynı liberal kefededirler. Ülke ve ulusun yaşamsal istikrarmodeli; halkçı-devletçi uygulamadır.

(*)Freiburg A. Ludwig Ünv. iktisatçıları - 1930-40

(**) İkt. İşlt. ve Ekonomi D. - 2010

(Cumhuriyet)

Ertuğrul KAZANCI | Tüm Yazıları
Hits: 1562