ATATÜRK VE DEVRİM TARTIŞILACAK MI?

~ 23.11.2011, Ertuğrul KAZANCI ~
    Tartışma nedir? Doğruların elde edilme amacına yönelmesi gereken ciddi bir demokratik yöntemdir. Üzerinde kuşkular doğmuş alanları aydınlatmak için veya yeni düşünce ufukları açarak kesin yargıya ulaşılmayı sağlamak bakımından açılan tartışmalar yararlıdır. Ama akıl ve bilimin somut süzgeçlerinden geçerek, tarihsel deneyimlerle desteklendikten sonra toplumca kabul görmüş ve uygarca başarılar kazanmış konularda tartışma yersizdir. Çünkü doğru, tek yanlı gerçektir.
     Kemalist ideoloji:
     Halktan yana gerçekleştirilen ve tüm öğelerinde; çağcıllaşmayı, ilerici ve toplumcu ilkeleri hedef edinmiş bir eylemselliği içeren Kemalist ideoloji, kurucusunun kişiliğinde yerilerek gündeme getirilmektedir. Ayrıca; “demokratik özgürlük” savıyla, Anayasa’da yer alan; başlangıç ilkeleriyle;“Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” maddelerle birlikte korunan devrim yasalarının tartışılması yapılmaktadır. Halkın dirlik ve esenliğini sağlayan ulusal değerlerle donatılmış ve evrensel gelişme ölçütleriyle örtüşen devrimci bir nosyon, nesnel kıstaslar dışı ve ”kamu zararı ” pahasına tartışmaya açılmaktadır.
     Atatürk’ün bizzat istediği;“Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin en aza indirgenerek, parlamenter erke önem” veren tutum,“Başkanlık” sistemi gibi dikta eğilimlerine bir anda yanıt verebilecek arayışlara yönlendirilmektedir. Yasama ve yargının ikincil bırakılarak, yürütmenin öne alınması, çok sakıncalı sonuçları da birlikte getirecektir.
  Aslında bir yergiler dizisi, bir karalamalar bileşkesi ve bir karşıdevrim arayışı niteliğinde olan ve “tartışma” adıyla sunulan çabaların demokrasiyle ilgisi yoktur Atatürk’ün kişiliğini zedelemek ve kendisiyle özdeşleşmiş devrimsel temelleri yıkmakla ilişkisi vardır.
     İşbirlikçi yadsıma:
     Kendi halklarının ulusal yaşamsallığına kastedenleri;“insafa getireceklerini” savunan işbirlikçi aymazlarla, yandaş çıkarcılar çok görülmüştür. İkinci Dünya Savaşındaki gibi; Fransız “Vichy”, Norveç “Quisling” hükümetlerinin tarihteki onursuz rolleri neyse Osmanlı mütareke hükümetlerinin Damat Ferit ve Anzavur Ahmet’lere değin uzanan işlevleri de odur. Şanlı Anadolu İhtilali’nin karakteriyse; tam bağımsız, halkı özgür ve kendi geleceğini kendisi çizebilen bir ülke yaratmaktır. Mustafa Kemal, İstanbul’daki yönetim anlayışına uygun davranarak “Petain” veya “Quisling” benzerlerine yaranıcılık mı yapmalıydı?
      Kurtuluş Savaşı başındaki: “Biz adam olmayız, bizim yönetilmemiz gereklidir’ diyen idare-i maslahatçı, militarizme teslim olmuş zihniyetin bir bölük uzantısı şimdilerde ayaktadır. Kendi halklarına saygısız, Cumhuriyet rejimi yerine aile egemenliğine yeniden “biat” etmeye çalışanlar Atatürk’e karşıttır.
     “Tam bağımsızlık” idealine uyum sağlayamayanlar, dış dünyaya gönüllerince hizmet edenler ve uluslararası ilişkilerde eşitlik ilkesini yadsıyanlar, Atatürk’e yergi düzenlerdir.
       Küreselleşme adıyla kapitalist dünyanın maddesel çıkarlarıyla içli dışlı olanlar, ABD ve AB kanadında; fon, yardım ve destek adıyla nemalananlar,“antikapitalist” olduğunu beyan eden Atatürk’ü dışlayanlardır. “Millete mal olmuş veya olmamış devrimler vardır” diyenler; “Sevr’i bir karış genişletti diye resimleriyle ve heykelleriyle her gün karşımızda” şeklinde nitelemelerde bulunanlar, Atatürk’ü benimsemeyenlerdir.
      Kamu iktisadi kurumlarını, liman ve tersaneleri satarak ”karşılıklılık” ilkesine uymadan toprakları peşkeş çekenler, dünya barışını bozmak için kurulan saldırgan paktlara girenler, “üs” veya “tesis” adıyla yabancı ülke güçlerine yer ve yurt sağlayanlar, din ve vicdan özgürlüğünü oya dönüştürenler, Atatürk ilkeleriyle ilişkisi olmayanlardır.
    Atatürk’e duyulan sevgi ve saygınlığa set çekmeye ve günümüzün ticaret ortamında yol bularak gazete, dergi, tiyatro ve sinema yoluyla Atatürk’ü karalamaya çalışanlar; karşı devrimcilerdir. Mütareke ruhunu üzerlerinden atamamış “bedbahtlardır”.
     Sonuç:
     Ulusalcı ve devrimci Anayasal hükümleri yererek tartışmaya gayret edenler, bilinmelidir ki; Cumhuriyet’in hukukunu, başkentiyle, diliyle, marşıyla ve çağcıl değerleriyle birlikte kökten silmeye yönelenlerdir. Atatürk ve devrimle uğraşmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık nedeniyle uğraşmaktır.
Ertuğrul KAZANCI | Tüm Yazıları
Hits: 1587