Mesut olmak

~ 13.10.2011, Derya SAZAK ~

Almanya’nın Türkiye’yi 3-1 yendiği maç sonrasıydı. Bir grup taraftar Alman kafilesini taşıyan otobüsün içindeki Mesut Özil’e Türk bayraklarını sallıyorlardı. Mesut maçta oynamamıştı bile! Almanya Teknik Direktörü Löw, Türkiye deneyimleri ışığında olası tepkileri dikkate alarak Mesut’u sahaya çıkarmamıştı. Özil’i tribünde gördük. Mesut olanca sıcaklığıyla taraftarlarla fotoğraf çektirdi, imza dağıttı. Maç birince de Almanya Milli Takımı’yla birlikte stattan ayrıldı.
Mesut, ilkel milliyetçi duygularla kendisini bayrak sallayarak protesto edenleri muhtemelen görmemiştir.
Aradan dört gün geçti.
Türkiye Azerbaycan’ı Burak’ın golüyle güç bela yenerken Mesut bu kez göklere çıkarılıyordu.
Mesut Özil, “oynamadığı” maçın kahramanı olmuştu. Daha doğrusu Almanya formasıyla Belçika’ya attığı golle 2012 Avrupa Şampiyonası için Türkiye’ye Play-Off kapısını açan “müthiş Türk”lüğe yükselmişti.
Manşetler Mesut’a övgü yağdırıyordu:
“Türkiye seninle gurur duyuyor”, “Teşekkürler Mesut”, “O kadar Mesut’uz ki”, “Milli Takım çok Mesut”, “Mesut olduk.”
Mesut Özil, Türkiye’den Almanya’ya göç eden Zonguldaklı bir ailenin çocuğu. Alman vatandaşı. Alman liglerindeki başarısını Real Madrit formasıyla İspanya’da sürdürüyor. Son Dünya Kupası’nda parlak maçlar çıkarmıştı. 2012 Avrupa Şampiyonası grup elemelerinde Türkiye’ye de gol attı.
Bir futbolcu için doğal olan bu süreç, milliyetçilik duygularının baskın çıktığı Türkiye’de Mesut’u Alman Milli Takımı’nı seçtiği için fanatik taraftarın gözünde neredeyse “vatana ihanet” noktasına sürüklüyor.
Hak etmediği tepkiler karşısında yine de olgun davrandı Mesut Özil.
Cumadan salıya ise her şey değişti!
Bayraklı protestonun yerini alkışlar alıyor.
Mesut’la simgeleşen duygusallık, gerçekleri örtbas etmemeli.
Almanya’nın 10’da 10 yaparak, 30 puanla lider çıktığı grupta Türkiye 17 puanla ikinci çıkabildi.
2012 Avrupa Şampiyonası’na katılabilmek için Play Off’tan çıkmak gerekiyor.
Şikeyle sarsılan bir ligde futbolumuz düşüşte.
Avusturya, Almanya ve Azerbaycan maçları kötüye gidişin göstergesiydi.
Türkiye, son 5 organizasyon içinde maç başına en az puanı, en çok yenilgiyi 2012 elemelerinde almış. En az golü atmış, en çok golü yemiş. Sadece Arda’ya umut bağlamakla olmuyor. Burak Yılmaz Trabzon’daki ataklığını Milli Takım’a da taşıdı ancak bu kadronun Play Off’tan çıkması halinde bile Avrupa Şampiyonası’nda başarılı olması çok zor. Yeni isimlere ihtiyaç var.
Başarısızlığın faturası doğal olarak Milli Takım Teknik Direktörü Hiddink’e çıkarılmak isteniyor.
Ancak ulusal takımlar sonuçta o ülkelerin liglerini yansıtıyor.
Üzerine “şike gölgesi” düşen, futbolun kirlendiği bir ligde daha iyi sonuç nasıl bekleyeceğiz?!
Futbolun dibe vurduğu bir dönemde, başka maçların sonuçlarını bekleyerek “Mesut olamayız!”

(Milliyet)

Derya SAZAK | Tüm Yazıları
Hits: 1466