SEÇİMDEN ÖNCE YAŞANANLARA DAİR KISA BİR BİLGİ NOTU

~ 08.10.2010, Yeni Yaklaşımlar ~

150 yıla yaklaşan tarihi ve 30.000’i aşan üye sayısıyla Dünya’nın sayılı Baro’larından biri olan İstanbul Barosu, yaklaşan Genel Kurul’a doğru, ülke genelinde yaşanan çalkalanma ve ayrışmaların benzeri bir süreçten geçmektedir. Askeri darbe süreçleri de dahil her dönemde, hukuku, insan haklarını, demokrasiyi, özgürlük ve bağımsızlığı kararlılıkla savunan İstanbul Barosu’nun bundan sonra da çağdaş toplumun vazgeçilmez bu değerlerini savunmayı sürdüreceğine kuşku yoktur.

İstanbul Barosu’nun bu değişmez niteliği bir yana, içinde bulunduğumuz seçim sürecinin oldukça çalkantılı ve sıkıntılı geçeceği görülmektedir. 12 Mart darbe sürecinde oluşturulan Çağdaş Avukatlar Grubu, 12 Eylül darbe sürecindeki kısa kesinti dışında 36 yıldan beri İstanbul Barosu’nu yönetmektedir. 1998 yılında, grup içinde yaşanan bölünme sonucunda kurulan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, 2002 yılından beri İstanbul Barosu yönetiminde yer almaktadır. 2008 yılında Katılımcı Avukatlar Grubu’nun da Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan ayrı olarak seçime girmesiyle üç farklı gruba dağılan Çağdaş Avukatlar Grubu’nun, Kürt Avukatlar’ın da Özgürlükçü Hukukçular Platformu adı altında seçime ayrı liste ile katılacaklarını duyurduğu göz önüne alındığında, 2010 seçimine beş ayrı grup olarak katılması oldukça yüksek bir olasılık olarak görülmektedir.

Türkiye’nin 2000’li yıllarına damgasını vuran, tarikat, cemaat, darbe ve terör tartışmaları, İstanbul Barosu’nun da gündemini sıklıkla belirlemektedir. Bu bağlamda gerçekleşen birçok tartışma beraberinde birçok ayrışmayı da doğal olarak getirmektedir. Bu gelişmelerden biri de, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı olarak, 2008 yılında Baro Başkanlığı’na seçilen Av. Muammer Aydın’ın kendi kontenjanından Av. Tayfun Aktaş’ı Yönetim Kurulu’na ve sonra Sayman olarak Başkanlık Divanı’na alması ile başlayan süreç sonunda, grup içinde bir ayrışma ve yeniden yapılanma hareketi oldu.

Mevcut yönetimin görevdeki birinci yılı dolarken, Yönetim Kurulu’nda yaşanan tartışmalar sonucunda, çoğunluğun muhalefetine bir süre direnen Baro Başkanı Av. Muammer Aydın, Av. Tayfun Aktaş’ın istifası ile sonuçlanan süreçte, grup içindeki tartışma ve çekişmelerin odağında yer aldı. Yönetim Kurulu’nun 6 üyesi bir tarafta, Başkan ve diğer 4 üyesi ise diğer tarafta yer alarak, ikinci yılı tamamladıkları bilinen bir gerçekliktir.

Bu sürecin devamındaki Türkiye Barolar Birliği’nde yaşanan Başkan’lık seçimi de, İstanbul Barosu Birlik Delegeleri’nin bir kısmının İstanbul Barosu Başkanı Av. Muammer Aydın’ın adaylığına karşı çıkması ve Av. Vedat Ahsen Coşar’ın TBB Başkanlığı’na seçilmesi ile Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu içinde tartışmaları ve ayrışmaları dönülmez noktaya getirdi.

Ardından, Grup İç Yönergesi’nin yarı gecelere kadar süren ve Baro’da ücretli olarak çalışan birçok Avukat’ın da katıldığı bir toplantıda değiştirilerek, Başkan’a Yönetim Kurulu için 4, Disiplin Kurulu için 2 kontenjan hakkının verilmesi süreci hızlandırdı ve tartışmalar sonucunda seçime iki ayrı liste ile girilmesi olasılığı iyice kuvvetlendi.

Yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında, grubun kurucuları ve kuruluşundan beri aktif olarak çalışan grup mensubu birçok Avukat, “önseçim”in demokratik bir yol gibi görünmekle birlikte, Başkan’a tanınan 4 kişilik kontenjan nedeniyle sonuçları bakımından hiç te demokratik olmadığı ve her durumda Başkan’ın istediği sonucun doğduğu düşüncesiyle, “önseçim”e katılmayacaklarını Avukat kamuoyuna duyurdular.

Nihayet, halen Baro Yönetim Kurulu üyesi olan Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Av. Handan Doğan, Av. Berrin Adıyaman, Av. Hüseyin Özbek, Av. Turgay Demirci ve Baro Saymanı Av. Ufuk Özkap ile üç dönem Baro Başkanlığı yapan Av. Kazım Kolcuoğlu, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nda adları Başkan Aday Adayı olarak öne çıkan Av. Mehmet Durakoğlu ve Yeni Yaklaşımlar Platformu’nun kurucu üyelerinden Av. Başar Yaltı’nın da aralarında yer aldığı birçok Avukat tarafından “ilkene sahip çık” sloganıyla bir arınma ve yeniden yapılanma hareketi başlatıldı ve ayrı liste ile Baro Genel Kurulu’na katılma çalışmalarına hız verildi.

Yapılan bir dizi toplantıda, grup mensubu birçok Avukat’ın doğrudan katılımı ve görüş beyanı sonucu 6/7 Kasım’da yapılacak İstanbul Barosu Genel Kurulu’nda grup adına seçime girecek adaylarını belirleyen Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, 30 Eylül 2010 tarihinde adaylarını Avukat kamuoyuna açıkladı.

Açıklamaya göre, Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal Başkan’lığındaki Yönetim Kurulu, Av. Hüseyin Özbek, Av. Turgay Demirci Av. Ufuk Özkap, Av. Mehmet Durakoğlu, Av. Başar Yaltı, Av. Füsun Dikmenli, Av. Aydeniz Alisbah Tuskan, Av. Özlem Aksungar, Av. İsmail Altaylı ve Av. Hasan Kılıç’tan oluşmaktadır.

Öte yandan, grup içerisinde “cemaatçi yapılanma” iddiaları ve tartışmalarıyla geçen iki yıllık süreçte, bu suçlamalara şiddetle karşı çıkan ve iddia sahiplerini “müfteri” olarak ilan eden Başkan Av. Muammer Aydın ve bir kısım grup üyesi avukat tarafından, tarikat mensubu oldukları ileri sürülen tartışmalara neden olan iki avukatın seçeneksiz  “önseçim”i kazanarak aday listesine girmesi Başkan’ın ve “önseçim”i vazgeçilmez bir demokrasi koşulu sayan grup mensupların telaşlanmasına neden oldu. Seçime bu adaylarla girmeyi göze alamayan grup, 4 Ekim 2010 günü yaptığı bir toplantıda, iki gün önce “önseçim”de 520’şar oy alarak Yönetim Kurulu adaylığına seçilen Av. Tayfun Aktaş ile Av. Yüksel Aytekin’in grup üyeliklerini, daha önce şiddetle karşı çıktıkları “cemaatçi olma” gerekçesiyle askıya alarak adaylıklarını engelledi. Ardından, “önseçim”i kaybeden dört aday adayı, aksi yöndeki ilke kararına karşın, aynı toplantıda Yönetim Kurulu adaylığına getirildiler. Adaylardan biri bu tutumu doğru bulmayarak adaylıktan çekildi, diğer adaylar ve aday olamayan bir kısım “önseçim” taraftaraları, bu gelişmeler karşısında sessiz ve tepkisiz kalmayı tercih etmektedirler.

Yaşanan süreç, göstermelik “önseçim”e katılmama kararının doğruluğunu ve haklılığını ortaya çıkardığı gibi, “önseçim”e aday olarak katılanların birkaçı da dahil, birçok grup mensubu Avukat’ın da artık “önseçime girmeme kararının haklı olduğu” görüşünü dillendirmeye başladıkları görülmektedir.

Demokrasinin sandıktan ibaret olmadığı, uzlaşmayla alınacak kararların toplum bakımından çoğu kez daha yararlı sonuçlar doğurduğu, İstanbul Barosu seçim sürecinde yaşanan bu gelişmelerle bir kez daha kanıtlandı.

Göreve talip olmanın demokratik bir hak olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu bağlamda, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, ilkelerine sahip çıkarak, tam bir mutabakat ve katılımla belirlediği adaylarıyla İstanbul Barosu Yönetimi’ne taliptir.

En doğru kararı İstanbul Barosu Avukatları, 6/7 Kasım tarihinde büyük Genel Kurul’da vereceklerdir.

Hits: 2326