'Londra isyanı' ve insanlığın çözülüşü

~ 16.08.2011, Nuray MERT ~

Londra’da siyah bir genç adamın polis tarafından öldürülmesi ardından patlayan olaylar dolayısı ile, kapitalizmin ‘kriz’i, ‘çözülüş’ü ve hatta ‘yıkılışı’ndan bile söz edilir oldu. Diyelim öyle ama, bugünkü koşullarda kapitalizm krize girse ne olur, çözülse ne olur, hatta yıkılsa ne olur? Bu, tek başına umut vaat edecek bir şey mi?
Artık kapitalizmin krizi, insanlık krizi, çözülüşü insanlığın çözülüşü. Artık isyanlar istikametsiz, umut vaat etmekten uzak ve çoğu durumda haysiyetsiz. Londra’da yaşananlar, kapitalizmin çözülüşünden ziyade insanlığın çözülüşüne işaret ediyor. Bu çözülüşün en iyi göstergesi, işin çetecilikle başlayıp, çapulculukla sonuçlanması. Tüketim çağının köleleri köleliğe isyan etmiyor, ilk buldukları fırsatta, talan ederek tüketmeye girişiyor. ‘Karşı’ oldukları bir şey yok. Bu çağın insanlıktan çıkardığı paryaları, vitrinlerde görüp satın alamadıklarını, fırsat doğduğunda vitrinleri kırıp talan etmeye girişiyorlar. Hepsi bu.

Her çağın mazlumları...
Her çağın isyanları biraz böyle değil midir? Evet ve hayır! Evet, her çağın mazlumları, paryaları bıçak kemiğe dayandığında bir yolunu bulup isyan eder, yakıp yıkar. Ama, o kadar. Ama, sadece bu isyanlara  insanlık adına, adalet adına, özgürlük adına bir şeyleri katanlar, insanlık tarihine geçer, insanlığa haysiyet mirası bırakır. Modern öncesi dönemlerde, çoğunlukla dini öğretiler içinden çıkan ve zamanında ‘sapkın’lıkla itham edilen başkaldırılar böyleydi. Şeyh Bedrettin’in sözü asırlarca bu nedenle diri kaldı.
Sonra, modern zamanların başkaldırıları sözlerini modern ideolojiler üzerinden söylemeye giriştiler. Şimdilerde modern ideolojiler arasında ayrım yapmıyor, hepsini aynı sepete koyup denize atmaya heves ediyoruz. Oysa, çağdaş ideolojilerin bir kısmı, tüm insanlık adına konuşmaya özen gösteriyor, yüksek hedefler koyuyordu. Diğer bazıları, insanlığı tasnif edip hedef şaşırtmaya girişiyordu.  Taraftarlarının tüm kusurları, hayallerini gerçekleştirmeye giriştikleri tarih sahnesindeki tüm günahları ne olursa olsun, sosyalizmi faşizmle aynı kefeye koymak mümkün mü?

Kapitalizmin son krizi
Dahası, bırakın sosyalizm idealinin makus tarihsel tecrübesini, tükenmez insanlık hazinesi olan İbrahimi dinler ve büyük ahlak sistemlerinin tarihsel tecrübeleri, onların değerini eksiltiyor mu veya eksiltebilir mi? ‘Zenginin cennete girmesi devenin iğne deliğinden geçmesinden zordur’ diyen Hıristiyanlık Sezar’ın dini, ‘bir insanı öldüren insanlığı öldürmüş olur’ diyen İslamiyet Muaviye’nin dini olmadı mı? İnsanlık için adalet, haysiyet vaat eden her şeyi paçavraya çevirmenin, üzerinde tepinmenin âlemi var mı? Var ise, o âlem işte içinde yaşadığımız bu âlem!
Haysiyetli bir hayali olmayan, istikametini kaybetmiş insanlığın varacağı yerde söz konusu olan ‘isyan’ değil, savrulma ve çapulculuk oluyor. ‘Kahraman’ı da, dükkânlarını ellerinde sopa ile savunan ‘Kürt ve Türk küçük işletmeciler’! Hayat tasavvurunuz, ‘bir Türk ile evlenip güven içinde yaşayacağım’ beyanında bulunan çaresiz İngiliz ev kadını muhayyilesi sularında seyrediyorsa, kapitalizmin son krizinden umutlu olabilirsiniz. Ne de olsa, ‘eli sopalı Türk’ hep milli kahramanımız değil mi?
Not: Bence Londra olayları üzerine yazılmış en güzel yorum, Akın Olgun’un ‘Londra İsyanı’ başlıklı yazısı idi (Birgün, 14 Ağustos), görmediyseniz mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

(Milliyet 16.08.2011)

Nuray MERT | Tüm Yazıları
Hits: 1959