'Anlayan Beri Gelsin!'

~ 04.08.2011, Ali SİRMEN ~
Maltepe Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Sosyoloji Bölümü’nün gerçekleştirdiği Türkiyede Sosyokültürel Değişimler Hakkında Liseli Gençlik Ne Düşünüyoradlı çalışmayı bilmem gördünüz mü?
İstanbul’un Anadolu yakasındaki, değişik yapıda, (meslek lisesi, imam hatip lisesi, düz lise, Anadolu lisesi ve özel lise) 45 liseden 2 bin 356 öğrencinin katılımıyla yapılan araştırmanın belki de yalnızca İstanbul’un bir bölgesiyle sınırlı olması bazı tereddütler doğuracaktır.
Ama buna karşılık İstanbul’un artık Türkiye’nin bir sentezi olduğu da ileri sürülebilir.
Araştırma sonuçlarına geçmeden önce, uzmanların süresinden ve kalitesinden yakındıkları eğitim sistemimizi öğrencilerin de pek tutmadıklarının anlaşıldığını söylemeliyim. Hele bunlardan birinin yanıtı var ki, çok enteresan bulduğumdan aynen alıyorum:
- Çok saçma bir sistem, kesinlikle değişmeli. Üstün zekâlı giren geri zekâlı çıkıyor.
Bu arada lise öğrencilerinin çoğunluğunun (lisenin statüsüne göre, yüzde 58 – 63) kendi başlarına bir odalarının olduğu anlaşılıyor.
Öğrencilerin bilgisayarla ilgileri de ileri derecede. Bilgisayarı olanlar, lisenin statüsüne göre, yüzde 80 – 83 arasında. İnternet ağı bağlantısı ortalaması ise yüzde 75.
***
Kimileri, öğrencilerin internet tutkularını gençler okumuyordiye yorumlamış.
Ne kadar doğru bir saptama bilemem. Gerçi evet, gazete okuma alışkanlığı en yüksek olan özel liselilerde bile bu oran ancak yüzde 27’ye varıyor, ama gençlerimiz facebook ve diğer kanallardan haber alıyorlar veya aldıklarını sanıyorlar.
Öte yandan liselilerin yüzde 90’ı televizyon izliyor.
Yani gençlerimiz dünya ve memleket ahvaliyle yakından ilişkili değil, bir ilişki varsa da gevşek ve daha önemlisi, kendilerine sunulanları sorgulamadan, olduğu gibi kabul etme eğilimindeler.
Bu da şaşırtıcı olmasa gerek. Çünkü Türk eğitim sistemi de toplumun genel yapısına uygun olarak sorgulamacı değil, ezberci, dogmacı. Burada şu soruyla karşılaşıyoruz:
- Toplumun durumu mu eğitimi böyle yapıyor, eğitimin böyle olması mı toplumun durumunu bu hale sokuyor?
Ortalama olarak öğrencilerin 3’te 2’sinin kendi odası var (özel liselilerde bu oran 5’te 4).
Her dört öğrencinin üçününse cep telefonu var (özel liselerde bu oran yüzde 87.8).
Yani ülke bazında da, bölge bazında da baksak, araştırmaya konu olanların durumu hiç de fena değil.
Buna karşın, öğrencilerin mutlu olup olmadıklarını gösteren doğrudan bilgi yok.
***
Ama bu konuda dolaylı da olsa, ipucu olacak bir veri var. O da öğrencilerin yüzde 66’sının yurtdışında yaşamak istemeleri.
Çıkan sonuç pek sevindirici değil.
Çünkü hangi lisede okursa okusun, öğrencilerimizin yarıdan çoğu, genelde ise 3’te 2’si Türkiye’de değil, yurtdışında yaşamak istiyor.
Demek ki, toplum fırsat bulduğunda kendisini bırakıp gidecek gençler yetiştiriyor.
Demek ki, bu toplumun gençleri içinde yaşadığı koşullardan memnun değil, mutlu değil. Gelecekte burada mutlu olacağından da umudu yok.
Öyle ya! Mutlu olsa neden alıştığı ülkeyi bırakıp da gitmek istesin!
Demek ki, ülkenin geleceği, toplumun demokratiklik düzeyi, özgürlüklerin durumu gençleri pek fazla ilgilendirmiyor. Çünkü zaten fırsat bulsa hemen basıp gidecek.
Tabii bu araştırmayı okurken insan başka araştırmaları da anımsıyor ve işin içinden çıkamıyor.
Gerçekten de kimi araştırmalar, Türklerin çoğunluğunun mutlu olduklarını ortaya koyuyordu.
Gerçekten içinden çıkılmaz durum. Öyle ya! Madem çoğunluk mutlu, öyleyse gençlerin çoğu neden gitmek istiyor?
Bir başka soru da şu:
- Kötü yetişmiş olduklarını kendileri de teslim eden, elinden iş gelmeyen, yarı cahil bu gençleri kim alır ki?

(Cumhuriyet 04.08.2011)

Ali SİRMEN | Tüm Yazıları
Hits: 1798