Balyoz'da ucu açık bir sürece doğru

~ 03.08.2011, Sedat ERGİN ~

BU yılki YAŞ toplantısında özellikle Hava Kuvvetleri Komutanlığı ekseninde yaşanan sıkıntılarla ilgili durum aslında daha geçen aralık ayında belli olmuştu.

Aralık ayında öngörülebilir olan bu durumun kuvveden fiile çıkması yaklaşık 6 ay gibi bir gecikmeyle oldu? Bugün bu süreci büyüteç altına yatıralım.
BALANLI’NIN DURUMU TEHLİKEYE GİRİYOR
Balyoz davasının önemli bir dönüm noktası, 6 Aralık 2010 tarihinde Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nın İstihbarat Şubesi’nde yapılan aramada döşeme altına saklanmış olan bir dizi belgenin ele geçirilmesidir. Savcılık, böylelikle Balyoz’un Hava Kuvvetleri ayağını oluşturan Oraj planını destekler nitelikte gördüğü çok sayıda delile ulaştığına kanaat getirdi.
Daha önce bu yılki YAŞ’ta Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesine kesin gözle bakılan Orgeneral Bilgin Balanlı’nın bu şansının ciddi bir şekilde tehlikeye girdiği aslında Gölcük’teki aramada belli olmuştu.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Müdürlüğü tarafından Gölcük’te bulunan Oraj belgeleriyle ilgili olarak hazırlanan 27 Aralık 2010 tarihli 41 sayfalık tespit tutanağında, Orgeneral Balanlı’nın ismi hemen göze çarpıyordu. Bu imzasız word belgeleri, Balanlı’nın 2003 yılında düzenlendiği öne sürülen darbe teşebbüsü içinde yer aldığına işaret ediyordu. (Balanlı, savcılık ifadesi ve mahkemede bu iddiayı reddetti, word belgelerinin sahte olduğunu söyledi.)
Sonraki süreçte de ana Balyoz davasında benzer word dosyalarında adı geçen 160 dolayında muvazzaf ya da emekli subay 11 Şubat tarihindeki mahkeme kararıyla tutuklandığı için, Balanlı’nın da aynı akıbete uğraması kaçınılmaz gözüküyordu. Yanıtı bilinmeyen kritik soru, bu adımın ne zaman atılacağıydı.
Gelgelelim Özel Yetkili Savcılık, durumu aslında aralık ayı sonunda belli olan Balanlı’yı ifade almaya mayıs ayının son haftasında çağırdı. Balanlı, 30 Mayıs tarihinde tutuklanarak Hasdal’daki askeri cezaevine gönderildi. Zamanlama genel seçimin tam 12 gün öncesine tesadüf etti.
SAVCI ÖNCELİĞİ ESKİŞEHİR’E VERİNCE
Şimdi konunun bir başka boyutuna geçelim. Gölcük belgeleri üzerindeki polis incelemesinin tamamlanmasından yaklaşık 2 ay sonra 21 Şubat tarihinde Eskişehir’de emekli Hava İstihbarat Albay Hakan Büyük’ün evinde düzenlenen baskında el konulan bir flash diskte daha önce çıkmamış yeni Balyoz belgeleri bulundu.
İlginçtir ki, Bilgin Balanlı’nın ismi hem Gölcük hem de Eskişehir’de çıkan Balyoz bölgelerinde de gözüküyordu. Onun dışında isimlere bakıldığında, Gölcük’teki belgelerden çıkan Hava Kuvvetleri personeliyle Eskişehir’de çıkan hava personeli büyük ölçüde farklıydı.
Savcı Hüseyin Ayar, 7 Nisan tarihinde bu dosyada görevlendirildikten sonra önceliği Gölcük değil Eskişehir belgelerine verdi. Savcı, 16 Haziran tarihinde son noktayı koyduğu ikinci Balyoz iddianamesinde Balanlı’yı 8 numaralı sanık yaparken, kendisi hakkında hem Balyoz hem Eskişehir’de çıkan delillerden yararlandı.
Ancak bunu yaparken, Savcı, iddianamenin sanık listesini Balanlı dışında isimleri ilk kez Eskişehir’de bulunan belgelerde çıkan havacı subaylarla sınırlı tuttu. Örneğin, temmuz ayının ilk haftasında tutuklanan Korgeneral Turgut Atman, Tümgeneral İsmail Taş, Tümgeneral Beyazıt Karataş ve Tümgeneral Bülent Karababuç bunlar arasında sayılabilir.
Burada altı çizilmesi gereken bir nokta, Savcı’nın iddianameyi hazırlarken, aralık ayında Gölcük’te isimleri çıkan ve haziran ayında tutuklattığı havacı subayların bir bölümünü (Korgeneral Ziya Güler, Korgeneral Korcan Polatsü gibi) sanık yapmaması, bu grubu sonraki bir üçüncü iddianameye bırakmasıdır.
YENİ DALGALAR KAPIDA MI?

Yaptığım bir tarama, Gölcük belgelerinde toplam 72 havacı subayın isminin geçtiğini gösteriyor. Bunlar arasında emekliler olduğu gibi bugün görev başında olan ve tümgeneralliğe kadar yükselmiş muvazzaf subaylar da var. Tespitlerime göre, bu listedeki isimlerin yalnızca 5’i tutuklandı; önemli bir bölümü henüz ifade vermeye davet edilmedi.
Buradan nereye gelmek istiyorum. Önümdeki dosyalar ve olayın akışı, özellikle Hava Kuvvetleri’ni hedef alan tutuklama dalgalarının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini ve her halükârda yeni üçüncü bir iddianamenin daha geleceğini gösteriyor.
Buradan yola çıkarak, aynen Ergenekon’da yaşandığı gibi Balyoz’da da yeni halkalarla genişleyen ucu açık bir soruşturma sürecinin içine girdiğimiz sonucuna varıyorum.

 

(Hürriyet 03.08.2011)

Sedat ERGİN | Tüm Yazıları
Hits: 1864