Avukat E-Devlet projesinin Neresinde?

~ 20.07.2011, Av. Sami AKDAĞ ~
E-devlet anlayışının temelleri, Dünya genelinde ve 1970 yılında büyük şirketler ve yerel yönetimler tarafından işletme giderlerini azaltmak, vatandaş memnuniyetini arttırmak amacı ile atılmış, 1991 yılında Portekiz’de devlet düzeyinde e-devlet uygulamaları başlatılmış ve 2000 yılında AB tarafından Lizbon stratejisi çerçevesinde dönüşüm planları hazırlanmıştır.
 
E-devlet, kamu hizmetlerinin elektronik ortamda sunulması ile bireylerin tek noktadan daha hızlı daha ucuz yolla hizmete erişimini sağlayan, arka planda ise kurumlar arası veri paylaşımı ile iletişim altyapısının kurulmasını hedefleyen çağdaş bir projedir. 
 
E-dönüşümün omurgasını oluşturan E-devlet projesinin diğer bir hedefi ise, kamu kurumlarının uluslar arası platformlarda veri paylaşımı ve güvenlik standartlarının aynı çatı altında üretildiği, “2010 yılı Lizbon stratejisi, entegrasyon standarları” diye adlandırılan kavramsal bütünlüğü sağlamaktır.
 
Avrupa Birliği, Lizbon stratejisi ile 2010 yılında dünyadaki en rekabetçi ve dinamik bilgi tabanlı ekonomi haline gelmeyi amaç edinmiştir. Bu stratejinin konu başlıkları “bilgi”, ”yenilikçilik” ve “sosyal kucaklayıcılık”tır. Bu stratejide dile getirilen görüşe göre, güçlü bir ekonomik ve siyasi yapının kurulması arzusu, bilgi ve iletişim teknolojilerinden en üst düzeyde yararlanmayı kaçınılmaz kılmaktadır.
 
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki sınır tanımaz gelişmeler, doğal olarak bu projenin yerel değil, küresel temeller üzerine geliştirilmesini de zorunlu kılmaktadır. Türkiye 2000’li yıllarda AB görüşmeleri çerçevesinde bu sisteme dahil olmuştur.
 
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin baskısı ile harekete geçen küresel dinamikler, küreselleşmeyi bazı çevrelerin emperyalizmin yeni bir yayılma dalgası gibi algılaması sebebiyle, gelişimlerini ağırlıklı olarak “ekonomi”,”siyasal” ve “sosyo-kültürel” alanlarda göstermiştir.
 
Görüleceği üzere E-devlet projesi içerisinde genel anlamda hukuka ve özelde ise hukukçuya baskın bir rol biçildiğini görememekteyiz.
 
Kanaatimizce, hukukun küresel gelişmelerden dışlanması, hukukçuların ise bu süreçte yer almak konusunda çokta istekli olmaması sebebiyle, bu sağlıksız dönüşümler dünyanın çeşitli kesimlerinde ve ülkemizde bu günkü sancılı süreçlerinin yaşanmasına neden olmaktadır. Yaşanan ulusal sancılar, küresel gelişmelerin genel anlamda hukuku göz ardı etmesinin sonucudur. Hâlbuki hukuk, insan ilişkilerinin bulunduğu her yerde kaçınılmaz olarak varlığını ortaya koymak zorundadır.
 
E-devlet ile kamu hizmetlerinin vatandaşlara, işletmelere, diğer kamu kurumlarına ve hatta diğer ülkelere bilgi ve iletişim teknolojileri yardımı ile etkin ve verimli şekilde sunulması hedeflenmiştir. O halde kamu (hukuk)hizmeti veren Barolar ve Barolar Birliği’ne sistemin arka planında kurumlar arası veri paylaşımı ve iletişim altyapısında neden yer verilmemiştir?
 
Bilgi ve iletişim teknolojilerinden makro ölçekte Barolar Birliği ve Baroların yararlanması sağlanmadıkça, mikro ölçekte avukatların güncel bilgi ve iletişim teknolojilerinden  e-devlet projesi kapsamında yararlanabilmesi zaten söz konusu olamayacaktır.
 
Daha somuta inersek, bir Avukat dava açmadan önce, o müvekkile münhasıran, nüfus kayıtlarını mernis’ten, tapu kayıtlarını Takbisten, sınırlı ölçüde de olsa vergi kaydını vedop’tan, araç bilgilerini Asbis’ten vs. inceleyebilmeli ve konuyu tüm yönleri ile yargı sürecine hazır halde getirebilmelidir. Bu olanak, yargının etkinleşmesini, hatta adalete erişimi de hızlandıracaktır. Adalet ise vatandaşın devletten karşılanmasını ümidettiği ilk talebidir.
 
Sonuç olarak, Baroların bu konuda gereken bilinci geliştirmesi ve bunu meslektaşları başta olmak üzere e-devlet uygulamasını yürüten kurumlarla paylaşması ve kurumsal olarak sistem içerisinde layık olduğumuz yeri almamız bir an önce sağlanmalıdır. Aksi taktirde kurulan sisteme dair resmin bütünü içerisinde yerimizi alamadığımız taktirde, yaşam dediğimiz ve her gün değişip dönüşen bu dünyada proaktif olmak yerine, şu an içerisinde bulunduğumuz gibi reaktif bir yaşam içerisinde, baş etmekte de güçlük çektiğimiz sorunlarla boğuşup dururuz.
 

Son söz: Sizin bir planınız yoksa telaşlanmayın, başkalarının sizin için uygulanacak bir planı mutlaka vardır.        

Av. Sami AKDAĞ | Tüm Yazıları
Hits: 2983