Dolar kuru yada "iki yiğit çıktı meydane ikisi de birbirinden merdane"

~ 21.11.2016, Bülent SOYLAN ~

Yazıya başlarken kurları izlediğim ekrana son bir kere daha göz attığımda Dolar 3.40 dolaylarındaydı. İlk satırımda bu seviyede iken son satıra geldiğimde kaç olacağını bilemiyorum ama, “alt tarafı bir rakam” değil mi? “son duruma göre” değiştiririm diye düşündüm.

-Değişir mi bir yazıya başlayıp bitirene kadar? -Değişir değişir…. Hatta daha “ilginç” bir şey söyleyeyim mi; Bu “kur” denen şeyin kaç olduğu, yazıyı her okuyanın okuduğu zamana göre bile değişik olacaktır. Hatta hatta, “dur şu yazıyı bir kere daha okuyayım bakayım” dediğinizde, o ilk okuduğunuzdan bile farklı görünecektir kurlar.

Kimileri soruyor: - “Daha ne kadar yükselebilir ki?” Ekonomide yapılabilecek yanlışlıkların tavanı yoksa kurun da tavanı olamaz şüphesiz. Dolayısıyla, “Yükseliş”in altındaki nedenlere bakmadan ve yapılacak tahmini” bu nedenlere bağlamadan bir şey söylemek, hele hele rakam vermek hiç doğru değil. İlle de söylemek gerekecekse “durum karışık, ucu açık” demek yeter.

* Malum, “Kur” denen “değişim oranı”; iki ayrı ülke para biriminin “birbirine karşı durumu”dur. Yani birini verince diğerinden kaç tane alınabileceği meselesi. O “durumlar” da zaman içinde aşağı-yukarı değişirler. Üstelik, bunların “durumları” birbirlerine karşı değiştiği gibi kendi başlarına da bir aşağı bir yukarı değişim gösterirler. -Ne demek o? Konuya yabancı olanlar için -çok basit kaçacak ama- kolay anlaşılır bir örnek verelim:

Bir apartmanda oturan iki adamı düşünelim: Birincisi beşinci diğeri sekizinci kattaysa aralarında üç kat farkı vardır. Birinci adam yerinde dururken ikinci adam bir üst kata çıkarsa aradaki “fark”ın dörde çıktığı gibi, İkinci adam yerinde dururken birinci adamın bir alt kata inmesi de aradaki farkı dörde çıkarmaz mı?

Döviz kurlarının değişmesinde de aynı mantık geçerlidir. Yani her iki ekonomideki birbirinden bağımsız aşağıya-yukarıya hareketler aradaki “kur”farkını yaratır. Ama bu farkın “nedeni”ni kendi ülkemizde değil de hep karşı ülkede aramayı uygun bulanlar “yükselişleri” yani “TL’nin değer kaybını” sadece Amerika’daki FED yani Amerikan Merkez Bankası’nın açıklamalarına, oralardaki işsizlik oranlarına falan bağlarlar işlerine öyle geldiği için.

Dikkat edin; bizdeki işsizlik artışının, alınan yanlış ekonomik kararların, beklenti anketlerinin, borçlanmaların ekonomimize ve dolayısıyla TL’nin itibarı üzerine bir etkisi olduğu muhakkaktır da, kur yükselmeleri hep Amerikan ekonomisindeki dalgalanmalarla açıklanmaya çalışılır.

İşsizlik Amerika’da artarsa dolar düşer ama bizde artarsa TL değeri düşmezmiş(!) mesela… Bu bakış ya da açıklama yanlışlığı kabul edilince, o zaman “kur”daki hareketlerin her iki para açısından ayrı ayrı ele alınması gerekir diyebiliriz. Dolayısıyla, para değerini değiştiren “belirsizliklerin” de…

Şimdiki duruma bakıldığında bu “belirsizlikler” hem doların sahibi Amerika’da vardır; hem de TL’nin sahibi Türkiye’de ve her ikisinde de neredeyse had safhada; “Tencere dibin kara, seninki benden kara” dedirtircesine.

Hani yağlı güreşlerde “cazgır” hem pehlivanları hem seyirciyi kızıştırmak için avazı çıktığı kadar bağırarak bir “mâni” okur ya: “İki yiğit çıktı meydaaaneeee, ikisi de bir birinden merdaaanneee…” Durum aynen bu.

* Kurdaki “Yükselişe” neden olan olaylar öyle rakamlarla ölçülebilecek cinsten değil dedik ya her iki ülkede de. Açıklayalım onu da:

Birincisi Amerika’daki gelişmeler. Yerleşik düzenlerine bir ters çıkış yapan Trump’ın seçim kampanyasında söylediklerini ne kadar gerçekleştireceği, o öz güveni yüksek "inşaatçı" tavrıyla yönetime geçince bu işlerde ne kadar “ben yaptım oldu” diyebileceğinin bir ölçüsü var mı? Yok.

Seçim meydanlarında söylediklerine bakılırsa; -Doları kendi vatanına çekeceğim, -Amerika’nın ekonomik büyüme hızını iki katına çıkaracağım, -Vergileri azaltacağım, -Göçmenleri kovalayacağım, -Nato’nun yükünü biz çekemeyiz, -Avrupa ve Asya’daki askeri birlikleri geri çağıracağız. ….. Yapar mı bunları, ya da yaptırırlar mı? Orasını bilemeyiz ama Amerikan ekonomisinde taşların yerlerinde oynamakta olduğu belli. Dolayısıyla Amerikan parası olan doların eski yerinde duramayacağı da. -Peki nerede durur? -Trump'ın nerede duracağı ya da durdurulacağı belli mi ki buna bağlı hareket eden doların ne olacağı kestirilebilsin? * Gelelim bizim tarafa: -Eyy Amerika, Eyyy Avrupa Birliği… -Irak, Suriye cephesinde savaş, güneydoğuda “Operasyonlar” -Devleti yeniden yapılandıralım, başkanlık yapalım hazırlıkları, -“Şanghay’a girsek ne olur” sesli düşünceleri, ……..

Tepemizde kopan bu gibi fırtınaların hepsini tek tek saymaya gerek yok, milletçe yakından izliyoruz... Belli ki Amerika’da FED başkanının bir sohbette ağzından kaçırdığı ufacık bir lafla dolar Dünya’da “kuyruğuna basılmışçasına” bütün para piyasalarını, hatta sermayeyi hareketlendiriyorsa, yani siyaset paranın değerini bu kadar etkiliyorsa, Allahın emri; bizdeki bunca fırtına da her halde bizim paranın değerini bir ölçüde etkileyecek; Ama o kadar, ama bu kadar. Ölçüsü, şimdiden pek kestirilemeyen bazı olayların gelişimine bağlı.

Cazgırın patlattığı nârada olduğu gibi: “İki yiğit çıktı meydaaaneee, ikisi de birbirinden merdaaaanneeeee!”

Hadi bakalım, şimdi kimin nerede duracağını bilen varsa bir doların kaç TL edeceğini, bu işin nerelerde duracağını da o söylesin söyleyebiliyorsa.

Bülent SOYLAN | Tüm Yazıları
Hits: 4706