İlhan Cihaner Davası'nın Gerekçeli Kararı: Savcı Kasıtlı, GizliTanıklar Yalancı

~ 05.02.2016, Yeni Yaklaşımlar ~

İlhan Cihaner Davası'nın Gerekçeli Kararı: Savcı Kasıtlı, GizliTanıklar Yalancı

 

 

RADİKAL - Eski Başsavcı İlhan Cihaner ve 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'in de sanıkları arasında olduğu, beraatla sonuçlanan Erzincan Davası'nın gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, soruşturmayı yürüten eski Özel Yetkili Savcı Osman Şanal'ın lehe delilleri toplamadığı belirtilerek, "Heyetimizde savcının kasıtlı hareket etmiş olabileceği izlenimi uyandırmıştır" denildi. Şanal'ın herhangi bir gerekçe göstermeden bütün tanıklara ‘saklı şahit' statüsü verdiği vurgulanarak, "Gizli tanıklar adeta polisiye film anlatır gibi kendi içinde pek çok çelişki içeren beyanlarda bulunmuşlardır" denildi. Gizli şahit olan eski savcı Bayram Bozkurt hakkında ise "Görev yaptığı ilçedeki altın madeni yetkililerinden nakit istediği yönünde soruşturma yapılmış, görevinden ayrılmış, saklı tanıklık korumasını aldıktan sonra nasıl olduğu anlaşılamayan bir şekilde Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK tarafından yeni kimliğiyle yeniden mesleğe kabul edilmiştir" denildi. 

Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin gerekçeli kararında, Albay Dursun Çiçek'in Erzincan'a geldiği iddiasını destekleyen, saklı şahit anlatımlarının dışında bir delilin olmadığı ifade edildi. 3. Ordu'da 13-14 Ocak 2009'da dahil emniyet semineri yapıldığı, "Seminerde vuruş konuşuldu" iddiasınını asılsız olduğu belirtildi. 

Çatalarmut Barajı'nda mühimmat bulunmasına ilişkin olarak, Süleyman Polat adlı kişinin jandarma yerine tandığı polisi aramasının "yaşamın olağan akışına aykırı" olduğu, hadise yerine gelen Emniyeti'n doğrudan hususi yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nı aramasının "dikkat çekici bulunduğu" anlatıldı. Barajda bulunan mühimmatların jandarma envanterinde olmadığı, iki kutunun üzerine "Emniyet Genel Müdürlüğü" ibaresinin yazılı olduğu  vurgulanarak, "Buna karşın araştırma yapılmamış ve mühimmatların sanıklar veya organize ettiği kişiler tarafından gölete bırakıldığı hiçbir delile dayanmadan kabul edilmiştir. Sanıkların jandarma envanterinde bile bulunmayan bu mühimmatı nereden, nasıl ele geçirdikleri, barajlara nasıl bıraktıkları, kim tarafından bırakıldığı konusunda somut kanıt olmadan soyut yorum ve ithamlar temel alınarak, sanıkların suçu işledikleri kabul edilmiştir" denildi. Erzurum'dan yola çıkan Şanal'ın Çatalarmut Barajı'na yaklaşık bir saatte geldiği, halbuki 208 kilometrelik bu mesafenin ancak iki buçuk saatte katedilebileceği vurgulanarak, bu kadar kısa sürede varmasının imkansız olduğu belirtildi. Kararda, "Sanıklar lehine kanıt toplamadan, aksine, anlaşılmayan bir sebeple aleyhe kanıt oluşturma çabası içinde olunduğu" vurgulandı.

ESKİ SAVCININ İŞE DÖNÜŞÜNÜ YARGITAY DA ANLAMADI

MİT'te haber elemanı olan bir saklı tanığın, "hiçbir delille ispatlanmayacak şekilde" Başsavcı İlhan Cihaner ve MİT'çileri suçladığı kaydedilerek, "Bir başsavcı ve ülkenin en mühim istihbarat servisinin bölgedeki temsilcileri olan sanıkların hiçbir delille desteklenmeyen ve güvenirliliği hususunda kuşkular bulunan beyanıyla suçlandıkları" anlatıldı. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın üç saklı tanığa yaptırdığı resim teşhisi dışında kanıt ortaya koyamadığı vurgulanarak, "Gizli tanıklar adeta polisiye film anlatır gibi kendi içinde pek çok çelişki içeren beyanlarda bulunmuşlardır" denildi. Erzurum Başsavcılığı'nın ne cin bir tehlike içinde bulundukları, saklı tanıklığın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı husunda araştırma yapmadan, herhangi bir gerekçe ortaya koymadan, bütün tanıklara saklı şahit özellik verdiği belirtildi. Bunlardan Gizli Tanık Efe'nin eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt olduğu anlatılarak, şöyle denildi: 

"Bu tanıkla ilgili vazife yaptığı ilçedeki altın madeni yetkililerinden muhtelif isimler altında paralar istediği yönünde soruşturma yapılmış, pek çok farklı konuda soruşturmalar icra edilmiştir. Soruşturmalar sonucunda görevinden ayrılmış, bilahare saklı tanıklık korumasını aldıktan sonra nasıl olduğu anlaşılamayan bir şekilde Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK tarafından yeni kimliğiyle yeniden mesleğe kabul edilmiş, durumun basına yansıması üzerine Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK tarafından yine ihraç kararı verildiği anlaşılmıştır. Tanığın kişisel durumu dikkate alındığında güvenirliliği konusunda çok ağırbaşlı tereddütler oluşmuştur."

Savcı Şanal'ın lehte delilleri topmadığı ve hukuka aykırı talimat verdiği vurgulanarak, "İzlediği metot ve takındığı bazı tutumlar, heyetimizde bu savcının kasıtlı olarak hareket etmiş olabileceği izlenimi uyandırmıştır. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK tarafından görevden alınması üzerine yazılı tebligat gelmeden adeta dosyayı kaçırırcasına İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermiştir." Şanal'ın yerine atanan Savcı Taner Aksakal'ın da kanıt toplamadan, alelacele dava açtığı, dönemin Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki reis ve bir âza hakimin usulsüz uygulama yaptığı kayda geçirildi. Karara şerh koyan âza Hakim Hanefi Keskin ise yalan beyanda bulundukları anlaşılan saklı tanıklar hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini savundu. 

 

 

Kaynak: radikal

  


Hits: 2006