'Üç Büyükler' düzenine operasyon

~ 07.07.2011, Kadri GÜRSEL ~

Bu yazıyı okuyacaklar arasında, Fenerbahçe’nin odağında yer aldığı son operasyonları taraftar gözüyle izleyenler varsa, değerlendirirken bilmek haklarıdır diye bir kimlik bilgimi onlarla paylaşmak istiyorum: Galatasaray’ın 20 yıla yakındır tribünde olan taraftarı ve mektepli kongre üyesiyim. Galatasaraylılık, yaşadıkları kâbusun Fenerlileri gark ettiği trajik duygu halini anlamamda yardımcı oluyor. Kendimi onların yerine koyabiliyorum. Ama hepsi bu kadar... Duygudaşlıkla sınırlı.
Başkan Aziz Yıldırım’ın gözaltına alındığı 3 Temmuz Pazar gününe kadar, Türkiye’de sanki hiçbir şey değişmezmiş gibi hareket etmeyi sürdüre gelmiş olan “Fenerbahçe Cumhuriyeti” adlı yapı da nihayet Türkiye’de nelerin değiştiğini anlamıştır ama artık onlar için çok geç...
Bu operasyonun değişmeyecek olan tek sonucu şudur: “Fenerbahçe Cumhuriyeti” AKP iktidarı tarafından yıkılmıştır.
Kulüp ve taraftarları, bundan böyle yollarına “Fenerbahçe” olarak devam edeceklerdir.
Sanılmasın ki bu sadece bir şike ve teşvik primi operasyonudur. Anlamı bunun çok ötesinde ve derinlerdedir. Bu bir siyasi ve ideolojik operasyondur.
Bir karine olarak Gülen Hareketi’nin ön planındaki isimlerden Hüseyin Gülerce’nin vaziyeti takdim ediş açısını göstermek istiyorum. Aktardığım satırlar dünkü Zaman’daki yazısından:
“Pekiyi şimdi ne oldu da, futbolda da ‘dokunulmaz’ denilenlere dokunuluyor, girilmez denilen alanlara giriliyor? Çünkü Ergenekon ve Balyoz davaları gösterdi ki, bu ülkede artık dokunulmazlar kalmadı. Görevdeki orgeneral rütbeli komutanların tutuklandığı bir Türkiye’de, futbol ağalarına da dokunmanın yolu açıldı. Çünkü hükümet yeni Türkiye için büyük onay aldı. (...) Meselenin özü şu: Türkiye, artık eski Türkiye değil. Eski çamlar bardak oldu.”
Doğrudur, AKP’ye gelene değin hiçbir hükümet, halis taraftarın parası ve duygularıyla dalga geçen alavere dalavereci futbol düzenine dokunmadı. Çünkü bu düzene dokunulmazlık bahşeden zaten o siyasetin kendisiydi. Elbette ki bazı askerler ve yüksek bürokratlarla birlikte...
Kulüp yönetimleri, futbol medyası, federasyoncular, mafya, menajerler ve tüm bunların tazyikine açık bazı hakemlerin kirli işbirliği işte bu dokunulmazlık sayesinde on yıllar boyu gözümüzün önünde tertip üretebildi.
Ve bu iktidar işte bu düzene dokundu.
Ne var ki AKP ve Cemaat koalisyonu bu sonuncusuna kadar, siyaseti, askeri, medyayı ve yargıyı kendi meşrebince “hallederek” gelmişti. Bunlar vuku bulurken, futbol babaları sanki hâlâ “eski Türkiye”de yaşarmış gibi o berbat kibirleriyle belledikleri tertibe devam etmeselerdi bugün içine düşürüldükleri durumda belki de olmazlardı.
Dokunulmazlıkları çoktandır kaldırılmıştı.
Hem şunu da görmeleri lazımdı: Bu iktidar “başka”dır. Size karşı içlerinde ufak da olsa bir muhabbet beslemiyorlar. Yaşam tarzınızı sevmiyorlar; kültürünüze, dünyanıza yabancılar. Yanlış yaparsanız gözünüzün yaşına bakmazlar. Varoluşunuza eyvallahları yok. Ontolojik bir sorun bu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Fenerbahçe taraftarı olarak bilinmesi bu gerçeği değiştirmez.
Ne de Fenerbahçe’nin 20 milyon küsur taraftarının esamisi okunur.
O AKP de yüzde 50’ye tekabül eden 21 milyon oy almıştır ve Fenerbahçe taraftarı AKP seçmeninin bu partiye oy vermek bakımından Fenerli olmaktan çok daha büyük nedenleri vardır.
AKP ve Cemaat koalisyonu bu futbol operasyonuyla, şikeci, teşvikçi futbol düzenine haddini bildirince kimsenin yapamadığını yapmış ve meşruiyet mevziini güçlendirmiş oluyor.
Bunu üstelik onların Fener’ini silkelerken, kendi “Fener”ine de dokunmuş bir iktidar olarak, katmerli biçimde yapıyor. Deniz Feneri’nde Zahit Akman başta olmak üzere dört gözaltı vardı dün.
İktidar, eski Türkiye’nin bayrak dikmediği son kalesi olan “Üç Büyükler”i, en güçlüsüne taarruz ederek psikolojik bakımdan yıkıyor. İtibar kaybı ve muhtemel cezalar, beraberinde statü, taraftar ve para kaybını da getirecektir.
Futboldaki şike ve teşvik primi düzeni tabii ki geri gelmemek üzere yıkılmalıdır.
Sonuna kadar gidilmelidir; tamam da, iktidara göre o “son” nerededir?
Futbol endüstrisinin İstanbul egemenliğindeki ideolojisi ve kültürü yıkıma uğratılırken, yerine ne konulmak istenmektedir?
Bugünkü iktidar konfigürasyonuna eklemlenmiş bir futbol endüstrisi ve onun kültürünü yaratmak mümkün müdür?
Göreceğiz...

(Milliyet 07.07.2011)

Kadri GÜRSEL | Tüm Yazıları
Hits: 2016