Kimlikleriniz batsın demiyorum, zaten batıyor!

~ 04.01.2016, Kemal OKUYAN ~

Dünyada milyonlarca yoksul, ezilen Sünni var. Bunların çıkarlarının Amerikalı petrol tekelleriyle örtüştüğü nasıl iddia edilebilir? Ama onların önemli bölümü yoksulluklarının acısını Şii, Alevi, başka mezheplerden yoksullardan çıkarmaya çalışıyor. İŞİD ve benzeri örgütlerdeki militanların (hepsi değil) önemli bölümü yoksul ailelerden geliyor. Bunların bir bölümü pek inanmadıkları, daha önce kendilerini ait hissetmedikleri bir dinsel ideolojinin fanatizmine değersiz yaşamlarına “anlam” katmak için tutunuyor.

Ve Amerikan petrol tekellerine, zengin Arap şeyhlerine, silah fabrikatörlerine, Erdoğan’ın himayesindeki Türk sermayesine, Barzani gericiliğine hizmet ediyorlar!

Sömürücünün, ezenin mezhebi olmaz; Şii ve Alevi patronların daha insaflı, daha tercih edilebilir olduğunu düşünmek aynı tuzağa düşmektir, gelinen noktada bu tuzaklara takılmak ancak ahmaklara özgü olmalı.

Ancak ahmaklaştırıcı bir atmosfer var.

Çünkü ABD emperyalizmi geniş bir coğrafyaya Sünni kimliği ile müdahale etmeye devam ediyor. Önce El-Kaide ve sonrasında IŞİD ile yarattığı “dehşet” tablosuna rağmen bu böyle. Her iki örgüt de, mezhepsel bir temizlik öngörüyor, yalnızca Şiilere ve Alevilere değil Hıristiyanlara da yöneliyor ama yine de ABD’nin baskın Sünni tercihinde herhangi bir sapma olmuyor.

Çünkü ABD, El-Kaide ve IŞİD’le savaşmıyor. Türkiye ve Suudi Arabistan ne kadar bu savaşta samimiyse Vaşington da o kadar!

Oynuyorlar…

Bu örgütler yalnızca ABD’nin bölgeye müdahalesini kolaylaştırıp ABD ve Avrupa halklarını güvenlik manyağı yapıp her tür özgürlükten vazgeçmeye hazır hale getirmiyor, aynı zamanda etkili ve meşruiyet derdi olmayan bir barbarlıkla şu anda “rakip kamp”la işbirliğine yönelen Şii kimliğini baskılamaya, geriletmeye, zayıf düşürmeye yarıyor.

Numaraya bakın, Suudi gericiliği 47 kişiyi idam ediyor, ABD basını idam edilenlerin El Kaideci olduğunu söylüyor, Şii liderle ilgili gerçeklerin üzeri bununla örtülüyor. Bir anket yapsanız, ABD’de El Kaide ve IŞİD’in Şii fanatizminin ürünü olduğunu ve İran tarafından desteklendiğine inanan çok kişi çıkacaktır.

Şimdi İran’la Suudi Arabistan arasında gerilim tırmanıyor. İki mezhebin “egemen” gücü arasındaki düşmanlık, işleri iyice zorlaştırıyor. Çünkü insanlık mezhepsel ve etnik bir bölünmede taraf olmaya zorlanıyor.

Suriye biraz da bu yüzden harap edildi ve biraz da bu yüzden direnebiliyor. Suriye’de beğenelim beğenmeyelim, Baas iktidarı seküler karakteriyle mezhep çelişkilerinin üzerini örtmeyi becermişti, bu örneğin ortadan kaldırılması gerekiyordu; ciddi bir Sünni toplamın da Suriye’de Esad’la birlikte savaşmasının arkasında bu başarı yatıyor. İnsanlar fanatik doğmuyor, sonradan o hale getiriliyorlar.

Emperyalizm, Sünni kimliğiyle saldırıyor  bu çok açık. Ancak bu saldırıya dinsel ya da etnik kimliklerle karşı koymaya kalkmak gerçekten büyük tuzak.

Tersine, bu coğrafyada olağanın ötesinde hassas olmak gerekiyor birleştirici politikalarda. Ama iyiler ve kötüler var; haklılar haksızlar. İlla ki bir karşıtlık üzerinde hareket edeceksiniz. Tek bir yolu var, sınıfsal bakış.

Sınıf düşmanlığı, geliştirir. Fanatizm üretmez, maddi temelleri vardır, hayatı sadeleştirir. “Türkler kötüdür”, “Kürtler Amerikancıdır”, “Sünniler gericidir”, “Aleviler kaypaktır” türünden kalıpların solun dünyasında yer edinmesi ortalığın ne kadar berbat edildiğinin kanıtıdır.

İyi ve kötü, haklı ve haksız etnik ya da dinsel referanslarla ayrıştırılamaz. Asla!

Örneğin Erdoğan sayesinde bir kez daha itibarsızlaştırılan Türk olgusunu temize çıkarmanın yolu ne Amerikan karşıtlığı sosuna bulanmış Kürt düşmanlığıdır ne de diktatörün yanında durmak. Saflaşmayı emek ve sermaye arasında yapacak, efsanelerden uzak duracaksınız.

“Türkler IŞİD’i destekliyor, Kürtler onunla savaşıyor” saçmalığının yoksul Kürt halkına hiçbir faydasının olmadığını bileceksiniz örneğin. Türklerin tamamının IŞİD’i desteklemediği ortada. Kürtlerin topyekun IŞİD’le savaştığı ise efsane. Ne demiştim? Türkiye ne kadar savaşıyorsa ABD de o kadar savaşıyor. ABD IŞİD’le ne kadar savaşıyorsa Barzani de (egemen bir Kürt) o kadar savaşıyor!

IŞİD’le petrol ticaretini yalnızca Bilal oğlan mı yapıyor sanıyorsunuz?

Kürt zenginlerinin bu kanlı ticaretteki rolü daha köklü, daha derin!

Türk denince akla Erdoğan, Kürt denince akla Kobane’de çatışan gerilla kadın geldiği sürece bu coğrafyaya rahat-huzur yok.

Mezhep kavgasının kazananı olmaz. Etnik çelişkilerden bir sonuç çıkmaz. Sürer gider. Sonuca bağlanabilecek olan ve aslında herkesi kurtaracak olan sadece ve sadece sınıf çelişkileridir.

 

 

solhaber

Kemal OKUYAN | Tüm Yazıları
Hits: 1020