Barış süreci olmadı size dünya savaşı verelim

~ 03.12.2015, Kemal OKUYAN ~

Uzun süredir ilk kez oluyor. Bir devlet, resmen ve dosyaların kapağını açarak, bir başka devletin cumhurbaşkanına çok ağır suçlamalarda bulunuyor.

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı’nın dün yapmış olduğu görüntü destekli basın açıklaması, devletler arası ağız dalaşının çok ötesine geçiyor. Söz gelimi Erdoğan’ın İsraillilere “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” çıkışı geçerken söylenmiş bir şeydi. Nitekim İsrail tarafından “biz önemsemiyoruz bunları, Türkler böyledir” türünden yanıtlar gelmişti.

Bu sefer başka bir şey var. Herhangi bir ülke değil, Rusya Federasyonu gibi dünya siyasetinde ağırlığı olan ve diplomasinin inceliklerini iyi bilen bir ülkenin üst düzey yetkilileri Erdoğan başta olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler için son derece ağır bir ithamda bulunuyor.

Üst düzey yetkililer diyorum, Savunma Bakan Yardımcılığı, dış kapının mandalı değil elbette. Öte yandan, bu açıklamayla birlikte Putin Erdoğan’a “benim muhatabım olmaktan çıktın” mesajını da geçmiş oldu: “Artık bakanlarımla, onların yardımcılarıyla uğraşırsın” anlamında…

Bayağı ağır, sert, aşağılayıcı bir tavır bu.

Görülüyor ki, Rusya’nın IŞİD tarafından gasp edilen petrolle ilgili olarak Türkiye’ye yapmış olduğu suçlama NATO ülkelerinde ciddi bir tereddüte yol açmış durumda. Bu suçlamalara yer veren, benzer iddiaları dile getirenler arasında batıdaki tekelci düzenin önemli medya kuruluşları da var.

Bunlar kuşkusuz devlet içi unsurlardan istihbarat alıyor, onu kullanıyorlar.

Ancak görülüyor ki, ABD yönetimi en azından bu konuda Erdoğan’ın arkasında duracak. Dün Rusların sergilediği ciddiyetin yanından dahi geçmeyen bir biçimde suçlamalar için “saçma, delilik, gülünç” gibi ifadeler kullanan Amerikalı yetkililer, kendilerinden bekleneni, yani kir, yalan ve kanın yanında duracaklarını göstermiş oldular.

Nedenini söyleyeyim: ABD yönetimi hiçbir zaman AKP yönetiminin “aşırılarla” ilişkisinden rahatsız olmadı. Beyaz Saray’ın AKP’den rahatsızlığı beceriksizliği, bazı başlıklarda kafasına göre takılması ve Türkiye’de toplumu fazlasıyla kutuplaştırmasından kaynaklanıyordu.

Defalarca söyledik, IŞİD bir ABD projesidir. Bu projenin finans kaynakları arasında başından beri petrol hırsızlığı vardı. IŞİD’in ABD’ye dönük tepkilerin ürünü olduğunu ileri sürenler ya da örgütün kontrolden çıktığını sananlar hep yanıldı.

ABD’nin Suriye ve Irak’ta Erdoğan’ın kimlerle iş çevirdiğini bilmemesi mümkün mü?

Tamam daha önce de kendi projelerine ortak olup üstüne kan ve kir sıçratanları bir biçimde sattı Amerikan yönetimi.

Şu anda o noktada değiller. Değiller çünkü mesele Erdoğan değil, Rusya ile giriştikleri mücadele.

Bu toz duman içinde güme gitmesin, her şeyin altında kapitalist dünya içinde keskinleşen rekabet ve bu rekabet sırasında başat emperyalist ülke ABD’nin konumunu korumak için yürüttüğü militarist politikalar var. Bu anlamıyla IŞİD çağdışı değil, modern bir projedir ve bu örgüt aynı zamanda bir piyasa oyuncusudur.

Evet, ABD uçak kriziyle birlikte, kendisini açık bir biçimde haksızlığı, yalanı, hırsızlığı savunan bir konuma yerleştiriyor. Dün Cumhurbaşkanı danışmanı Burhan Kuzu’nun “salarız mültecileri üzerinize dedik, hemen parayı verdiler” sözleri ile düşürülen uçaktan paraşütle atlayan pilotun havadayken öldürülmesini, “kendilerini savunuyorlar”la açıklayan Obama’nın kalitesi arasında hiçbir ayrım kalmadı.

Ve daha ciddi meseleler var. İngiliz parlamentosundan çıkan yetkiyle Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin Irak’tan sonra Suriye’de de bombardımana başlaması, Almanya’nın Suriye’ye asker yollama kararı, bütün bunlar, bir yanıyla sembolik bir yan taşıyor, öte yandan da gerilim hızla tırmanıyor, kapsamlı bir savaş için koşullar olgunlaşıyor. Suriye’nin üzerinde bu kadar fazla ülkenin savaş uçağının dolanması tehlikeli hem de çok tehlikeli.

Meselenin IŞİD olmadığını herkes biliyor.

Bütün bunları Erdoğan yapmadı. Ancak herhalde “kaderci” değiliz. Savaş olasılığını güçlendiren faktörler var. Bunların başında bizzat Erdoğan geliyor. Çünkü Erdoğan üzerinden bir kavgaya sürüklenmek istemeyen NATO ülkeleri (burada ciddi görüş ayrılıkları olduğu açık) şimdiye kadarki angajmanları ve Rusya karşısında pozisyon kaybetmekten korktukları için Erdoğan’a sahip çıkmak dışında bir çare bulamıyorlar.

NATO, Türkiye’yi güya savunmak için Suriye sınırına yakın bölgelere füze sistemleri yerleştirmişti. Şimdi buna Erdoğan’ı IŞİD’le petrol ticareti gibi batı kamuoyunu daha şimdiden etkilemeye başlayan bir suçlamaya karşı savunmak gibi tuhaf bir görevi var örgütün!

Yakışır!

İnsanlık buradan çıkarsa, ki illa çıkacaktır, tam ders konusu olacak gelişmeler bunlar.

Emperyalistlerde ahlak yoktur. Gericilerde de.

Emperyalistlerden özgürlük ve barış beklemek ihanettir. Gericilerden de.

Erdoğan gidiciydi. Savaşla, darbeyle filan değil. Düpedüz halk iradesiyle. O zaman kimse bu iradeyle açıktan kapışmayı göze alıp Erdoğan’ın imdadına yetişemezdi. Bunu Türkiye içinde yaptılar, onu korudular.

Şimdi Erdoğan’ı Rusya götürmeye çalışıyor. Göreceğiz, NATO ülkeleri ne kadar arkasında duracak. Bunu gerçekten kestirmek zor. Ancak bir gerçek var; Rusya’ya Erdoğan’ı verirler vermesine ama bu “yenilgi”yi göze alamazlar. Savaşı göze alırlar, Rusya’nın iktidar değişikliğine yol açabilme yeteneğini eski Sovyet Cumhuriyetleri dışında sergilemesine asla!

Yani, gerilimin daha da tırmanma olasılığı var.

Erdoğan’la “barış” süreci örenler, onu kritik dönemeçlerde kurtaranlar, bölgeyi ve belki de dünyayı kapsamlı bir savaşın eşiğine getirdiklerinin farkındalar mı acaba?

 

 

solhaber

Kemal OKUYAN | Tüm Yazıları
Hits: 957