Yazarlar: Fatih Adıgüzel GÜLER*
                Serdal ARSLAN**

Yaklaşım / Şubat 2015 / Sayı: 266


I- GİRİŞ

Avukatlar serbest olarak çalışabildiği gibi, bir işverene bağlı yani ücretli olarak da çalışabilmektedirler.  Serbest olarak çalışan ve vekâlet sözleşmesi kapsamımda iş sahibinden vekâlet ücreti alan bir avukat, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 ve 66. maddeleri(1) gereği serbest meslek erbabı, elde ettiği kazanç da serbest meslek kazancı kabul edilmektedir. Diğer taraftan avukatın hizmet akdi çerçevesinde bir işverene bağımlı olarak faaliyetini yürütmesi durumunda ise işveren tarafından avukata ödenen bedeller ücret olarak değerlendirilmektedir.

Serbest meslek kazancı kapsamında avukatların elde ettikleri vekâlet ücretlerini kaynağı bakımından ikiye ayırmak mümkündür. İlki sözleşmeye bağlı olarak avukatlık hizmetini vermiş olduğu temsil edilen kişi veya kurumdan alınan vekâlet ücretidir. İkincisi ise mahkeme ilamına göre karşı taraf avukatına ödenen veya icra dairelerince alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen vekâlet ücretidir. Makalemizde sözleşmeye bağlı olarak temsil edilen kişi veya kurumdan alınan vekâlet ücretlerinin vergilendirilmesi konusundan ziyade mahkemelerce hükmolunan ve karşı tarafa yüklenen vekâlet ücretlerinin gelir vergisi stopajı/tevkifatı, katma değer vergisi ve belge düzeni açısından değerlendirilmesine yer verilecektir.

II- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 ve 166. maddelerinde(2), avukatlık ücreti tanımlanmakta ve kaynakları itibariyle, sözleşmeye bağlı olarak iş sahibinden sağlanan vekâlet ücreti ile dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenen vekâlet ücreti olmak üzere iki ayrı vekâlet ücretinden söz edilmektedir.

Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı/alacaklı taraf avukatına ödenen vekâlet ücreti;

a) Mahkeme veya icra veznesinin düzenlediği makbuz imzalanarak nakden,

b) Bizzat karşı/borçlu tarafın, mahkeme veya icra dairesinin tespit ettiği vekâlet ücretini elden (nakden) veya banka havalesi ile ödemesi,

c) Mahkeme veya icra dairesinin, yargılama giderleri ile birlikte davayı kazanan müvekkile herhangi bir şekilde ödeme yapması ve müvekkilin de karşı/borçlu taraftan alınan vekâlet ücretini avukata ödemesi

şekillerinde tahsil edilebilmektedir(3).

Bunu örneklendirecek olursak; (A) kurumu ile (B) Kurumu arasında görülen davada (A) kurumunun davayı kazanmış olması durumunda, (B) Kurumunun (A) kurumunun avukatına mahkeme kararınca vekâlet ücreti ödemesi yapılması gerekmektedir. Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı/alacaklı taraf avukatına ödenen vekâlet ücreti;

1. Durum: B Kurumu ödemeyi  icra müdürlüklerine yapması ve  icra müdürlüklerince Mahkeme veya icra veznesinin düzenlediği makbuz imzalanarak vekâlet ücretinin nakden A kurumunun avukatına yapılması,

2. Durum: Bizzat karşı/borçlu tarafın(B Kurumu), mahkeme veya icra dairesinin tespit ettiği vekâlet ücretini elden (nakden) veya banka havalesi ile A kurumunun avukatına ödemesi,

3. Durum: Mahkeme veya icra dairesinin, yargılama giderleri ile birlikte davayı kazanan müvekkile (A Kurumu) herhangi bir şekilde ödeme yapması ve müvekkilin (A Kurumu) de karşı/borçlu taraftan alınan vekâlet ücretini avukata (A kurumunun avukatına) ödemesi

şeklinde gerçekleşebilmektedir.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65. maddesinde(4); “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almaktadır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasında(5) ise, kamu idare  ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları… hükme bağlanmıştır. Aynı kanun maddesinin 2. bendinde, yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemlerden tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.

Buna göre, dava sonunda mahkeme ilamına göre veya icra takibi sonucu verilen kararla avukatlık tarifesine dayanılarak karşı tarafa yüklenilecek vekâlet ücretinin Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 ve 66. maddelerine göre serbest meslek erbabı olan avukatlara borçlu tarafında direk ödenmesi (yukarıdaki örneğimizde 2. Durum) halinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi ve 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca sorumlularca  % 20 nispetinde gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, karşı taraf aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti ödemelerinin doğrudan avukatlara değil de icra müdürlüklerine yapıldığı durumda (yukarıdaki örneğimizde 1. Durum), icra müdürlüklerine ödeme yapıldığı sırada ödemeyi yapan borçlu tarafından vekâlet ücreti ödemesinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir(6).

Söz konusu vekâlet ücreti ödemesi yapan borçlunun Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde sayılan tevkifat yapmakla sorumlu kişilerden olmaması veya herhangi bir sebeple tevkifat yapılmadan icra dairesine ödemede bulunulması halinde, elde edilen serbest meslek kazancı avukat tarafından verilen yıllık beyannamede vergilendirilecektir.

Davayı kaybeden tarafından, mahkeme ilamına göre veya icra takibi sonucu karşı taraf avukatına ödenmesine karar verilen vekâlet ücretinin avukat  dışında alacaklı tarafa vekâlet eden üçüncü bir kişiye nakden ödenmesi durumunda; bu vekâlet alacağın tahsiline yönelik olduğundan, ödeme yapan tarafın Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması halinde yapılan vekâlet ücreti ödemesi üzerinden gelir vergisi tevkifatının yapılması gerekmektedir.

Davacı avukatının, ücretli olarak davacının yanında çalışıyor olması ve mahkemelerce hükmolunan vekâlet ücretinin davayı kazanan müvekkile ödenmesi durumunda, bu ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Bu durumda, davayı kazanan müvekkilin gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olması halinde, karşı taraftan tahsil ettiği ücreti, ticari faaliyeti çerçevesinde elde edilen gelir olarak kayıtlarına alması ve bu konuda Vergi Usul Kanunu’nda öngörülen belgeleri düzenlemesi gerekmektedir. Karşı taraftan alınan bu vekalet ücretinin işveren tarafından ücretlisi durumunda olan avukatına intikal ettirilmesi durumunda, ilgili olduğu ayın ücret matrahına dahil edilerek Gelir Vergisi Kanunu’nun ücret ile ilgili hükümlerine göre vergilendirileceği tabiidir(7).

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı KDV Kanunu’nun(8); 1/1. maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan aynı Kanun’un; 4/1 maddesinde; hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek,  onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği, belirtilmiştir.

KDV Kanunu’nun 20. maddesinde ise; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği belirtilmiştir.

Konuya ilişkin olarak yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliği’nin(9) (I/B-4) bölümünde; “Mahkemelerce hükmolunan avukatlık ücretlerinin davayı kazananlara ödenmesi KDV’nin konusuna girmez. Ancak bu paralardan sözleşmeleri gereği ücret karşılığı çalışanlar dışında kalan avukatlara intikal eden kısım, serbest meslek kazancı kapsamında vergiye tabi olur. Avukatlar aldıkları bu para için davayı kazanana serbest meslek makbuzu düzenler ve makbuzda alınan tutar üzerinden KDV hesaplayıp ayrıca gösterirler.

Mahkeme kararında “KDV hariç” şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan KDV, düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterilir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, mahkemelerce hükmolunan vekâlet ücretinin avukat ücretli olarak çalıştığı müvekkilinin davasından kaynaklanıyor olması halinde söz konusu vekâlet ücreti KDV’ye tabi olmayacaktır. Ancak müvekkili ile arasında bir ücret akdi olmaksızın verilen avukatlık hizmeti karşılığı alınan vekâlet ücretleri serbest meslek kazancı kapsamında değerlendirilecek ve KDV’ye tabi tutulacaktır. Diğer taraftan verilen özelgeden de anlaşılacağı üzere, mahkeme kararında “KDV hariç” şeklinde bir ifade yer almadığı sürece vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle KDV hesaplanması gerekmektedir.

IV- VEKÂLET ÜCRETİNİN BELGELENDİRİLMESİ

Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun(10) 375 Seri No.lu Vergi Usul Genel Tebliği’nde(11) gerekli açıklamalar yapılmış bulunmaktadır. Söz konusu Genel Tebliğ’in “İcra Dairelerince Alacaklı Taraf Avukatına Ödenmesine Karar Verilen Vekâlet Ücretlerinin Belgelendirilmesi” baş-lıklı 2. bölümünde yapılan açıklamalara göre; icra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekâlet) ücretlerinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek olup, bir nüshası ödemeyi yapan memura verilecek; makbuzun avukatta kalan nüshasına ise icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülmesi ve ödemeyi yapan memur tarafından imzalanması şartı aranmayacaktır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Makbuz Mecburiyeti” başlıklı 236. maddesinde, “Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.” hükmü yer almıştır.

Bu durumda;

- İcra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekâlet) ücretlerinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlemesi gerekmektedir.

- Düzenlenen iki nüsha serbest meslek makbuzunun bir nüshası ödemeyi yapan memura verilecek; makbuzun avukatta kalan nüshasına ise icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülmesi ve ödemeyi yapan memur tarafından imzalanması şartı aranmayacaktır.

Yapılan ödemeler üzerinden, borçlu tarafın GVK’nın 94. maddesinde sayılanlardan olması halinde, katma değer vergisi hariç tutar esas alınmak suretiyle sözü edilen maddenin 2/b maddesine göre % 20 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir.

İcra dairelerince ödenen vekâlet ücretinden gelir vergisi tevkifatının, borçlu tarafından icra dairesine ödeme esnasında yapılması gerektiği ve avukat tarafından icra dairesinden vekalet ücreti tahsil edilirken serbest meslek makbuzunun da borçlu tarafından kesinti yapılıp yapılmadığı bilgisine göre düzenlenmesi gerekmektedir(12).

Öte yandan makalenin KDV başlıklı bölümünde değinildiği üzere, 26.04.2014 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliği’nin(13) (I/B-4) bölümünde; “Mahkemelerce hükmolunan avukatlık ücretlerinin davayı kazananlara ödenmesi katma değer vergisinin konusuna girmediği. Ancak bu paralardan sözleşmeleri gereği ücret karşılığı çalışanlar dışında kalan avukatlara intikal eden kısım, serbest meslek kazancı kapsamında vergiye tabi olduğu. Avukatlar aldıkları bu para için davayı kazanana serbest meslek makbuzu düzenleyecekleri ve makbuzda alınan tutar üzerinden katma değer vergisi hesaplayıp ayrıca gösterecekleri. Mahkeme Kararı’nda “KDV hariç” şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edileceği ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan katma değer vergisi düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterileceği” belirtilmiştir.

Görüleceği üzere 26.04.2014 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliği ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 375 Seri No.lu Vergi Usul Genel Tebliği’nde yer alan açıklamalar arasında uyumsuzluk görülmektedir.

- Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde Avukatlar aldıkları bu para (vekâlet ücreti) için davayı kazanana serbest meslek makbuzu düzenleyecekleri,

- Vergi Usul Kanunu’nun 375 Seri No.lu Vergi Usul Genel Tebliği’nde ise avukatlık (vekâlet) ücretlerinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenleyecekleri,

Şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.

Görüleceği üzere her iki tebliğ birbiriyle çelişmektedir. Konu hakkındaki kanaatimiz davayı kaybeden tarafın vekâlet ücretini avukatın müvekkiline ödediği ve davayı kazanan müvekkilin avukatına intikal ettirdiği durumlarda Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde yer alan hüküm uygulanabileceği yani Avukatların aldıkları bu para (vekâlet ücreti) için davayı kazanana serbest meslek makbuzu düzenlemesi gerekmektedir. Ancak davayı kaybeden tarafın vekâlet ücretini icra dairesine ödemesi veya davayı kazanan tarafın avukatına doğrudan ödemesi durumunda ise Vergi Usul Kanunu’nun 375 Seri No.lu Vergi Usul Genel Tebliği’nde yer alan hüküm uygulanabileceği avukatlık (vekâlet) ücretlerinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenlemesi gerekmektedir.



*           Vergi Müfettişi

**          Vergi Müfettişi

(1)         06.01.1961 tarih ve 10700 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(2)         07.04.1969 tarih ve 13168 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(3)         İmdat TÜRKAY, Serbest Meslek Kazançlarının Vergilendirilmesi, Seçkin Yayınevi, 2. Baskı, Mayıs 2012, Ankara, s.74

(4)         06.01.1961 tarih ve 10700  sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(5)         06.01.1961 tarih ve 10700  sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(6)         Gelir İdaresi Başkanlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 27.01.2010 tarih ve B.07.1.GİB.04.99.16.01/2-MUK-675/3014 sayılı, “İcra Dairesine yatırılan avukatlık vekalet ücretlerinde vergilendirme ve belge düzeni.” konulu Muktezası.

(7)         İmdat TÜRKAY, “Avukatlık (Vekalet) Ücretinin Vergilendirilmesi”, TBB Dergisi, 2012, Sayı: 101, s. 329

(8)         02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(9)         26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(10)       10.01.1961 tarih ve 10703 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(11)       11.09.2007 tarih ve 26640 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(12)       Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 19.08.2011 tarih ve GVK 94-1349 sayılı Muktezası.

(13)       26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Yazarlar : 'FATİH ADIGÜZEL GÜLER' 'SERDAL ARSLAN'