Zavallı dinciler

~ 14.01.2015, Soner Yalçın ~

Charlie Hebdo saldırısı suikast mi, provokasyon mu?
Yani…
Amaç, Hz. Muhammed gibi dini önderleri karikatürler çizerek aşağılayan bir dergi çalışanlarını öldürmek mi? Yoksa…
Amaç, Fransa’yı ve dünyayı şoke ederek -tıpkı 11 Eylül 2001 ABD saldırısından sonra olduğu gibi- yapılacak “icraatlara” destek bulmak mı?
“Birincisi” diyorsanız; olayın polisiye kısmıyla ilgileneceksiniz.
“İkincisi” diyorsanız; saldırıya daha geniş açıdan bakmak zorundasınız! Bunun için de ilk yapacağımız, ikiyüzlüleri ayıklamak olacaktır.
Örneğin…
Ahmet Davutoğlu’nun özgürlük mitinginde ne işi var?
Bu yaz Gazze’de iki bin Filistinli’yi öldüren Binyamin Netanyahu’nun özgürlük mitinginde ne işi var?
Mali’de Müslümanları 2003’te Fransız Ordusu’yla birlikte katleden Başkan İbrahim Keita’nın özgürlük mitinginde ne işi var?
Nijer’deki Fransız kukla rejiminin başkanı Mahamadou Issoufou’nun özgürlük mitinginde ne işi var?
Alman Merkel, İngiliz Cameron gibi dünyayı kana bulayanların Paris’teki özgürlük, kardeşlik, eşitlik mitinginde ne işi var?
Basın özgürlü için yürüyenlere bakın siz…
WikiLeaks belgelerini sızdırarak pisliklerini ortaya çıkaran Julian Assange’a, yaptıklarını unuttuk mu?
Belge sızdıran Onbaşı Bradley Manning Chelsea’ye yapılanları unuttuk mu?
Amerikan askerlerinin Bağdat’ta öldürdükleri Reuters muhabirlerini unuttuk mu?
El Cezire’nin bürosuna düzenlenen füze saldırısını unuttuk mu?
2014’te 138 gazeteci öldürüldü. Suriye’deki savaşta 19 gazeteci hayatını kaybetti.
Basın özgürlüğü istiyormuş bu ikiyüzlüler!
Peki…
Bir illüzyon var; bunu biliyoruz.
O halde şunu düşünmemiz gerekiyor:
Bunlar Fransa’ya ve dünyaya “ne” yutturmaya çalışıyor?

Faşistlere yaradı

Charlie Hebdo, ‘68 Hareketi’nin doğurduğu mizah dergisiydi. Solcu-anarşist idi.
1982’de kapandı. Soğuk Savaş bitince 1992’de yeniden yayın hayatına döndü. Hiçbir konuda provokasyondan kaçınmama politikası izleyen dergi, neoliberalizmin “etnik kaşıma” politikasına uygun olarak, İslam’a ağır hareketlerde bulundu.
Bunlar Fransa’da sağcı ırkçı hareketlerin büyümesini kolaylaştırdı.
Ne tesadüf…
Müslümanları aşağılayan Charlie Hebdo, 1894’te patlak veren ünlü Dreyfus Davası sırasında Fransa’da anti-semitik ajitasyonu teşvik eden ucuz ırkçı yayınları hatırlatıyordu. O dönemde, Musevi subay Dreyfus, Yahudilerden nefretin aracısı yapılmış ve kamuoyunu tahrik eden karikatürlere konu edilmişti. Amaç, düşmanlık yaratarak Fransa’nın sömürge politikasına Fransız halkını ortak etmekti!
Bir ekleme yapmalıyım: Bush yönetimi 2003 yılında Irak’ı işgal ettiğinde, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ABD baskısıyla savaşa mecbur bırakıldı.
Bir hafta önce… Fransız Hükümeti, Afrika ve Ortadoğu’da artan askeri müdahalelere kamuoyundan yeteri kadar destek bulamıyordu? Ya bugün?
Fransız halkı, Charlie Hebdo şokuyla bambaşka bir ruh haline sokuldu. Hollande’ın, saldırıdan önce yüzde 15’lerde olan kamuoyu desteği, saldırıdan sonra yüzde 51’e fırladı!
Artık… Tıpkı 11 Eylül 2001’de Amerikan halkının yaşadıklarını yaşıyor Fransızlar; “terörü kaynağından vurmak lazım!” diyorlar.
Evet saldırıyla, Washington liderliğindeki “teröre karşı savaş” için Fransız katılımı sağlandı! Fransız Başbakan Manuel Valls “radikal İslam ile savaş” için deklarasyon yayınladı.
Hedef belli oldu; Asya, Afrika, Ortadoğu Müslümanları!…
Ne yazmıştı Samuel Huntington; 21’inci yüzyıl “Medeniyetler Çatışması”na sahne olacak!
Bir yanda terörü desteklerler, diğer yanda “medeniyetler çatışması” diye Müslüman halkları sömürürler!
Unutmayınız, vahşi kapitalizm itibarıyla emperyalizme hep bir düşman gerekir!
Bizim topraklarımızda 200 yıldır emperyalizmin kuklası olan dincilerin, bugün Charlie Hebdo saldırısını takdir etmesine şaşırmamak gerek. Dogmatizm kör eder!..

Washington planı

Dünkü… Hitler’in Reichstag Yangını provokasyonunu hatırlayınız!..
Dünkü… CIA kontrolündeki El Kaide’nin; New York, Londra, Madrid, İstanbul vs. yaptığı saldırıları hatırlayınız!..
Bunlar sadece ülkelerin dış politikasını değil iç siyasetini de etkiledi.
Fransa düne kadar; 11 Eylül’ün hemen ardından ABD’de çıkarılan iç güvenlikle ilgili Patriot Yasası’na soğuk bakıyordu. Le Monde’un yazdıklarına bakarsanız Fransa’da yakında “Patriot Yasası”nı hayata geçirecek…
İki dünya savaşı ve sayısız devrimci mücadele yaşamış Fransa, tarihinin en anti-demokratik yasalarının çıkarmak için düğmeye bastı. Bunu ABD’de olduğu gibi “özgürlük” kılıfı altında yapacak.
Ah ne tesadüf! ABD tarihinin ilk siyahi başsavcısı Eric Holder, siyahi Müslümanların Paris saldırısı ardından hemen Fransa’ya gelip yeni güvenlik yasalarıyla ilgili bilgi verdi! (Keza; İtalya İçişleri Bakanı Angelino Alfano benzer yasaları çıkaracaklarını dün açıkladı! Acilen toplanan AB güvenlik zirvesi CIA eski Başkanı Michael Hayden’den akıl aldı!)
Hollande’ın, Elysee Başkanlık Sarayı’nda faşist Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’i davet etmesi, politik ortaklığa işaret ediyor.
İnsanlığı çürütüyorlar.
Tabii ki meseleleri terör değil!
Vahşi kapitalizm 2008’den beri Avrupa’da çöküyor.
Avrupa’nın son sosyal devleti vahşi kapitalizmle tamamen teslim alınacak.
Kimse çıkıp soramayacak; saldırgan Kouachi kardeşler gibi binlerce Müslüman’ın yaşadığı Fransa banliyölerindeki yoksulluğu; yüzde 40 gibi yüksek işsizlik oranını ve insanların üç kuruşa çalıştırıldığını?
Sömürdükleri ülke insanlarının mecburen kaçıp Fransa’ya gelmelerinde, asıl suçlunun kendileri olduğunu hiç konuşmayacaklar.
Konuşanları, soru soranları, karşı çıkanları “Patriot Yasası” ile hapse atacaklar.
Sonuç:
Fransa, Charlie Hebdo saldırısıyla Washington tarafından teslim alınmıştır; yeni Soğuk Savaş’taki yeri ABD’nin yanıdır!

 

 

sözcü

Soner Yalçın | Tüm Yazıları
Hits: 1055