KÜÇÜK BİR DENİZ OTOBÜSÜ MACERASI

~ 16.05.2011, Av. Sami AKDAĞ ~

Adam gişeye yaklaşır,

-Bir jeton alayım, bu arada merak ettiğim bir şeyi sorabilir miyim?
Gişe görevlisi biraz sinirli ve biraz da meraktan sorar.
-Buyrun ne soracaktınız?
Yolcu: Ben Bostancı’ya geçeceğim de merak ettiğim husus şu. Acaba deniz otobüsünde tam da yolcuların karşısına yerleştirilmiş olan TV’den bağıra bağıra hükümet yanlısı yayın yapılıyordu ya, aynı yayın hizmeti halen devam ediyor mu?
Görevli:Evet neden sordunuz?
Yolcu:Sadece merak etmiştim. Teşekkürler.
Yolcu Deniz otobüsüne doğru ilerler ve tam binerken halatları toplayan görevliye  “Sendenbir ricada bulunabilir miyim.” Diye sorar.
Görevli:Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim?
Yolcu:Deniz otobüsü hareket ettiğinde ve  TV yayını yapılırken aynı zamanda cep telefonlarının kapatılması anonsu yapılıyor ya.
Görevli: Evet cep telefonları hareket halindeyken kapatılmak sorunda.
Yolcu: Ben de onu diyorum işte, siz gemi harekete geçtiğinde cep telefonlarını kapattırıyor ardından da tek kanaldan yayın yapıyorsunuz ya. Şimdi bende de cep telefonu var
Görevli:Hemen kapatın onu.
Yolcu: Tam da söylemek istediğim şey oydu. Ben telefonumu kapatmayacağım ve senden ricam da şu. Gemi harekete geçtiğinde cep telefonumu açık tutacağım ve Bostancı iskelesine kadar da kapatmayacağım. Lütfen bu bilgiyi kaptana iletebilir misin?
Görevli (çattık bir deliye diye içinden geçirirken) başını iki yana sallar.
Deniz otobüsü hareket ederken, mutat olduğu üzere tek kanaldan yayın yapan TV açılır ve propaganda başlar. Biraz sonra, az önce halatları toplayan görevli, bizim yolcunun yanına gelerek. “Bayım kaptan sizinle görüşmek istiyor, kaptan köşküne kadar gelebilir misiniz?” der.
Yolcu: Hay hay, hemen geliyorum.
Kaptan köşküne çıkan yolcuyu deniz otobüsünün kaptanı karşılar ve ararında şöyle bir muhabbet geçer.
Kaptan: Gönderdiğiniz mesajı aldık. Ancak bizim yapabileceğimiz bir şey yok. İDO ile bu yayın kuruluşu arasındaki anlaşmadan dolayı, TV’yi sürekli açık tutmak zorundayız. Hatta zaman zaman Kanal24 firmasının yetkilileri denetim için deniz otobüslerine biniyor ve gemide sürekli olarak yayın yapılıyor mu diye rapor tutuyor.
Yolcu: Anlıyorum. Size ve İDO’nun uygulamasına hak veriyorum. Tabiî ki taraflar arasında yapılmış olan sözleşmeye bir diyeceğim yok. Saygıyla karşılıyorum. Bu tamamen özel hukuk ilişkisi. Kim ne diyebilir ki?
Kaptan: Ama siz tepki koymuşsunuz. Eğer bu kanal üzerinden TV yayını yapılırsa cep telefonumu kapatmayacağım demişsiniz. Kendinizle çelişmiyor musunuz?
Yolcu: Doğrudur. Aynen öyle dedim. Şu anda da telefonlarım açık zaten.
Kaptan: Peki neden kapatmıyorsunuz bu yasak bizim sürekli olarak uyguladığımız bir kural. Bu güne kadar da ihlal eden olmadı.
Yolcu: Olabilir, ancak ben bu kuralınızı bu gün ve deniz otobüsüne her bindiğimde ihlal etmek zorundayım.
Kaptan: Peki gerekçeniz nedir? Ne gibi haklı bir sebebiniz olabilir ki?
Yolcu: Şöyle söyleyeyim. Ben telefonumla birlikte hattımı hizmet sağlayıcı firmadan çok özel koşullarla satın aldım. Firmaya her gün ve 24 saat açık tutacağıma dair yazılı taahhütte bulundum. Anlayacağınız gibi, bu şirket ile özel bir sözleşmem var. Eğer telefon kapalıyken ararlar ve kapalı olduğunu tespit ederlerse, anlaşmamıza göre kendilerine yüklüce tazminat ödemem söz konusu. Malum bu tamamen bir özel hukuk ilişkisi. Umarım siz de beni anlayışla karşılarsınız.
Kaptan: Ama bizim yasağımızın haklı bir gerekçesi var. Sizin cep telefonunuz dolayısı ile geminin beyni zarar görebilir. Cep telefonunuzla geminin frekanslarımızı bozarsanız zararın büyüklüğünü tahmin edebiliyor musunuz?
Yolcu: Bunun da farkındayım. Sorun işte tam da burada. Unutmayın ki siz de benim izin ve talebim olmadan 1 saat boyunca istemediğim bir yayını bana zorla izleterek benim beyin frekanslarımı bozuyorsunuz. Sizin gemi için beyin nakli mümkün ama benim için buna da olanak yok. Ayrıca ben deniz otobüsüne propaganda dinleme amacı ile değil, bir yerden diğer bir yere seyahat etme amacı ile bindim. Siz yolcu tarafından talep edilmeyen hususlar içerdiğinden açıkça hizmet kusuru içeriyor. Hizmette kusur olunca yolcuda da biraz kusur olması normaldir. Farkındaysanız şu an şahsi çıkarlarımızı karşılıklı olarak biribirimize dayatıyoruz ve olay hangi boyutlara varıyor.
Kaptan: Öneriniz nedir?
Yolcu: Aramızda ortak bir uzlaşma temin etmek istiyorsak bizim dışımızdaki kişi ya da kurumlarla yapmış olduğumuz sözleşme yükümlülüklerini bir yana bırakalım ve  gizli niyet içeren dayatmalarımızdan  da vazgeçelim...
Kaptan: Tam olarak ne demek istiyorsunuz?
Yolcu: Bostancı’ya kadar siz tek kanallı TV’yi kapatırsanız ben de buna karşılık Bostancı’ya kadar telefonumu kapatabilirim.
Kaptan: Kaptan içinden (valla çattık birine ama neyse inşallah bu sivri akıllının fikri başkalarının kulağına gitmez.) dedikten sonra, yolcuya hitaben Tamam içiniz rahat olsun TV’yi kapattırıyoruz.
-Her iki taraf ta birbirlerini anlamış olmanın huzuru içerisinde gülümseyerek tokalaşır ve vedalaşırlar..
Yolcu: Anlayışınızdan dolayı sizi kutlarım, Teşekkürler.
Kaptan: Bu konuda beni nazikçe aydınlattığınız için asıl ben teşekkür ederim.
 
Not: Yakın geçmişte gerçekten yaşanmış olan bu küçük vaka, her nedense seçim öncesi, birden bire aklıma geliverdi.
                                                                                   Avukat Sami AKDAĞ
Av. Sami AKDAĞ | Tüm Yazıları
Hits: 4130