'Anayasa oyunu'na gelinmeye!

Görünen o ki, çift koldan sahaya inilecek ve seçim konuşmalarının merkezine “anayasa pazarlığı” yerleştirilecek: “Ver oyu - al anayasayı”, der gibi

İBRAHİM Ö. KABOĞLU
Görünen o ki, çift koldan sahaya inilecek ve seçim konuşmalarının merkezine “anayasa pazarlığı” yerleştirilecek: “Ver oyu - al anayasayı”, der gibi. Ne yapmalı? Oyuna gelmemek için, “dün-bugün ve yarın” çizgisini hiç gözden uzak tutmamalı.
 
ÜÇÜNCÜ HALKA: NASIL? 
2007’de “sivil anayasa”, seçim kazandırma kaldıracı işlevi gördü; nasıl başladığı ve yok edildiği meçhul!
2011’de anayasa, yine seçim kaldıracı olarak kullanıldı. Ama, 2007’ye göre demokratik bir adım olan Anayasa Uzlaşma Komisyonu (AUK), AKP için de bir özeleştiri sayılabilir…
2015’e gelince; eğer AKP, hükümet programında samimi ise, anayasa konusunda 2011’dekinden daha ileri bir adım atmak durumunda. Atar mı? Atması, demokrasinin gereği olsa da, seçim demokrasi ile özdeş değil…
 
DÖRT PARTİ NE YAPTI?
Seçimler ve anayasa için “erken kampanya” beklenirken, TBMM’de temsil edilen dört partinin tutumu da hatırlanmalı:
AKP: Başkanı için önerdiği Başkanlık rejimi kabul görmeyince, AUK’yi dağıttı…
CHP: Önceki dönemden farklı olarak katkı sağlamak istediyse de, “kendi kalesine gol” sorununu aşamadı…
MHP: Hükümet ortağı olarak 2001 ve 2002’de demokratikleşmeye katkısını unutarak, “kırmızı çizgileri” sıkça kullandı.
DTP/HDP: Anayasa çalışmasındaki başarımı, Erdoğan/Öcalan “çapraz baskı” ekseni dışına çıkabildiği ölçüde sürebilir.
 
FİİLİ DURUMA UYGUN ANAYASA MI? 
Şimdiye kadar, yürürlükteki anayasaya aykırı yasalara dikkat çekerdik daha çok.
Ne var ki, son bir yıldır daha çok fiilî durumlar öne çıktı: Hukuk kuralı yokmuş algısı geçerli.
Soru şu: Bütün bunlara son verip, anayasaya mı uydurulacak; yoksa, anayasa mı bunlara? Eğer anayasa fiilî durumlara uydurulacaksa, zahmet edilmesin! Yürürlükteki anayasayı savunmak, daha amaçsa!..
Tersi olacaksa, “torba mevzuatı” ve uygulama yeni anayasaya uygun hale getirilecekse, o zaman aykırılıklarda ısrar neden? Zaten, bu gidişat devam ederse, yeni anayasa bir gün yürürlüğe konsa da, onu uygulama “zemini” artık kalmamış olacak…
 
'PARALEL YAPILAR ZİNCİRİ'NE DİKKAT! 
AKP, bürokraside yarattığı “paralel yapı” ya hukuksal ve siyasal silahlarını yönlendirmeye devam ederken, “hakikî paraleller” -aslında çoktandır- görünür hale geldi… Bu, “insan yaşamı-çevresel ve doğal mekânlar düşmanı”, “siyasal kliantelizm-girişim özgürlüğü” ekseninde yaratılan “paralel yapılar zinciri”dir.
Haftanın gündemine damgasını vuran ve olasılıkla gelecek hafta “unutulacak olan” “Torunlar rezidans” cinayeti, inşaatta “paralel sektör”. Kentsel mekânlar var hızıyla betonlaştırılırken, hukuk sadece özel sektör eliyle değil, TOKİ tarafından da sürekli ihlâl ediliyor.
Paralel sektörler, “para-mal-doğa” ilişkisinde pek yaygın: Derelerin düşmanı HES’ler ve ülke  sathına yayılan maden aramaları ve ruhsatları, 3000-bin 5000 gibi sayılarla ifade ediliyor. Bunlar, sadece “flora ve fauna” için değil, beşerî yaşam için de ciddi tehdit etkenleri. (ÇED’i her ne pahasına olursa olsun devre dışı bırakma gayreti, ilgili yatırım açısından “ön faaliyetler testi”ni de engelliyor).
Bu sektörlerde de ölümcül kazalar değil, cinayetler beklenir. Değinilen etkinlikler “siyasal kliantelist” ilişki çerçevesinde örüldüğü için değil sadece, çoğu zaman hukuk ayak bağı görüldüğü için. Böyle bir ortamda, meslek odalarının sürekli uyarıları hep kulak ardı edildi; işçi gösterileri bastırıldı…
Ne “Neo-Osmanlıcı”lığı? Tarihsel, kültürel ve doğal mirası bilerek ve isteyerek yok eden bir siyasal akım, Selçuklu veya Osmanlıcı olamaz; olsa olsa, iktidarını pekiştirme uğruna her türlü işlem ve eylemi mubah gören bir sayısal çoğunluk olur.
Özetle; 21. yy. anayasacılığı, çevre ve doğa korumasını, resmî makamları ve insan davranışlarını sınırlayıcı bir alan olarak içselleştirirken, mutasavver “yeni” anayasa, hangi “ülke”ye uygulanacak?
 
HSYK SEÇİMİ- 2
12 Ekim seçimleri için Adalet Bakanlığı nezdinde yürütülen hazırlık çalışmaları, usul ve bakış açısı olarak dört yıl öncesinden farklı değil. HSYK, yine “Bakanın Kurulu” haline getirilirse, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı bir yana, liyakat yerine, “Bakanın ve Parti’nin hâkim ve savcıları” dönemi yeniden başlayacak… Mesleğe girişte, yine yandaş devşirmesi ivme kazanacak… Bir yandan sayısı yüze yaklaşan Hukuk Fakültesi, öte yandan beş yıllık hâkimleri, hukuk diploması için sınavsız hukuk fakültelerine sokma girişimi… Onurlandırma mı, hakaret mi?
Yeni anayasa, böyle bir yargı teşkilatı tarafından mı uygulanacak?

Uyanık oluna! Aksi halde, “anayasa söylemi”, “kirli karanlıklar” için örtü amacıyla kullanılabilir

Prof. Dr. İbrahim Ö. KABOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1957