Bedel ödemek!

~ 09.06.2014, Hüsnü MAHALLİ ~

İran Cumhurbaşkanı Ruhani bugün Ankara'da görüşmelerde bulunurken İranlı diplomatlar uzun bir aradan sonra ilk kez Amerikalı mevkidaşları ile Cenevre'de oturup konuşuyor olacak.
Aynı İranlı diplomatlar çarşamba günü Ruslar ile Viyana'da buluşacak. Cenevre ve Viyana görüşmelerinde öncelikli olarak yakında anlaşma ile sonlanması beklenen İran'ın nükleer sorunu konuşulacak ama hiç kuşkusuz Suriye de gündemin en önemli maddesi olacaktır.
Tıpkı Ruhani'nin Gül-Erdoğan ile görüşmesinde olacağı gibi.
Nasıl da olmasın?
Esad 3 Haziran'da yapılan ve herkesi şaşırtan yoğun bir katılımın sağlandığı seçimde  yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
Esad'ın en önemli iki müttefiki var : Rusya ve İran.
ABD ve Türkiye ise son üç yılda Esad'dan kurtulmak için her yola başvurdu.
Tıpkı Suudi Arabistan gibi.
O da Esad'dan ve ona destek veren İranlılardan kurtulmak için milyarlarca dolar harcadı.
Hatta bir ara Rusya'yı satın alabileceğini düşündü. 21 Ağustos'ta Moskova'ya uçan İstihbarat Şefi Bender hiç utanmadan Esad'dan vazgeçmesi için Putin'e milyarlarca dolar rüşvet teklif etti.
Adam bazılarını satın aldığı gibi Putin'i da alabileceğini düşünecek kadar aptal ve rezil .
Nitekim de sonunda görevinden alınarak emekliye sevk edildi.
Tıpkı üç yıl süre ile Suriye dosyasından sorumlu Amerikalı Robert Ford gibi.
Şimdi de sıra Suudi Dışişleri Bakanı Elfaysal'da
O da Suriye'de seçim yapıldığı gün Soçi'de Putin ile Suriye ve İran'ı konuşuyordu.
Biraz da Mısır'ı.
Çünkü aynı gün Mısır Yüksek Seçim Kurulu General Sisi'yi cumhurbaşkanı ilan etmişti.
Aynı gün Beyaz Saray Başkan Obama'nın en yakın zamanda Sisi'yi telefonla arayacağını açıklıyordu.
Putin ise daha hızlı davranarak Esad'ı kutladı.
Bunlar olurken AB 4 Haziran'da Nusra'yı terör listesine aldı.
Birkaç saat sonra AKP Hükümeti benzer karar aldı.
AB ülkelerinin dünyanın dört bir yanından gelip Suriye'de savaşan ve büyük deneyim kazanan ruh hastası Cihatçılardan ödü kopuyor.
Adamların hiç şakası yok kafa kesip top oynuyorlar...
Hangi örgüt oldukları önemli değil.
Kaide, IŞİD, Nusra, ÖSO ya da bunların biri ile ittifak içinde olan ve sayıları yüzleri bulan çeteler
Yakında Türkiye'ye bulaşırlarsa hiç kimse şaşırmasın.
Üç yıldır AKP Hükümeti hepsine sınırsız destek veriyordu.
Şimdi ise bölgede gelişen yeni dengelerden dolayı bazılarına karşı tavır almaya başladı.
Samimi mi değil mi bilmiyoruz ama Ankara'nın işi zor.
Bölgenin en önemli iki başkentinde Erdoğan'ın nefret ettiği iki lider var.
Şam'da Esad ve Kahire'de Erdoğan'ın en stratejik müttefiki Mursi'yi deviren ve Erdoğan'ın sahiplendiği Müslüman Kardeşlerin kökünü kazımaya kararlı görünen General Sisi.
Üstelik Suriye savaşında Erdoğan'ın stratejik müttefiki olan Suudi Arabistan Sisi'yi destekliyor .
Oysa aynı Suudi Arabistan üç yıl süre ile Suriye'de savaşan tüm silahlı gruplara sınırsız destek vermiş ama ABD'nin emri ile mart ayında Kaide, IŞİD, Nusra ve Müslüman Kardeşleri terörist ilan etmişti.
Samimi mi değil mi onu da bilmiyoruz. Adamlar genetik olarak sahtekâr.
Başından beri söylüyorum 'Arap Baharı' denilen tezgah kanlı bir oyundur.
'Arap Baharı' ile uygulanmak istenen Siyasal İslam Projesi çökmüştür.
AKP Hükümeti büyük ve boş hayaller peşinde koşarak Türkiye için bedeli çok ağır olabilecek tehlikeli oyunların içine girmiştir.
Tüm bunlar işin siyasal ve güvenlik boyutu.
Ama işin ideolojik kapsamı çok daha anlamlı ve önemli.
Çünkü 'Arap Baharı' ve sonrasındaki süreç ile İslam dinine inanılmaz zarar verildi.
Bugün Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Mısır, Cezayir, Tunus ve Somali ve Nijerya'da ruh hastaları din adına insanlık dışı cinayetler işliyor.
Örneğin IŞİD militanlarının son dört günde tüm Irak'ta yaptığı gibi.
Genel olarak Şiileri hedef alan bu ruh hastaları şimdi de Sünnileri intihar eylemleri ve bomba yüklü araçlarla havaya uçuruyor.
Iraklılara göre Türkiye, Katar, Suudi Arabistan IŞİD'e destek veriyor.
Çünkü bu ülkeler Esad'a destek veren ve Tahran'ın dostu Maliki'den hiç hoşlanmıyor.
Bir de cinayetlerin işlenmediği diğer Müslüman ülkeler var.
Bu ülkelerde Müslümanım diyenler İslamın asla onaylamayacağı her türlü pisliğin içinde.
Yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, gaddarlık ve her türlü pislik.
İhanet ve hıyanet temel özellik.
Utanmadan buna İslami gerekçe bulanlar da var.
İnsanlık adına tüm yüce değerler yok edildi ediliyor.
Adamlar neredeyse Kuran'ı bile yeniden yazıp yandaşlarına yutturacaklar.
Nasıl olsa Kuran'ı okuyan yok. Bilen ve anlayan da !
Beyrut'ta otel odasından denizi seyrederken bunları düşündüm sonra da oturup yazdım.

Hüsnü MAHALLİ | Tüm Yazıları
Hits: 1313