AKP'nin imkanları!

~ 28.05.2014, İlhan CİHANER ~

TBMM’de, Soma Katliamı için yapılan görüşmelerde, AKP adına konuşan Çorum milletvekili, sanki özelleştirmelerin, yağma ve talan düzeninin derinleşmesinde pay sahibi değilmiş gibi, hamasi bir konuşma yaptı:

“Madencilik nedir bilir misiniz arkadaşlar? Temiz havaya, mavi gök yüzüne hasret yitip giden bir ömür, patlayan grizular, yanmış bedenler, yetimler ve dullar sönmüş ocaklar, gözpınarları kuruyan analar, suskun babalar, boşluğa dalıp giden gözler. Babalarına doymamış ...Kömür, kısacası, kısacık bir ömürdür. Kömür nedir bilir misiniz arkadaşlar? Kömür kazanç hırsının ocakları esir almasıdır. Kömür, yukarıdakilerin paralanması, aşağıdakilerin parelenmesidir. Kömür yüz akı insanların kara talihidir. Kömür şerefiyle çalışılıp hakkıyla kazanılan helal bir kazançtır.”

Bir şeyi unutmuş “kömür siyasi rant için kullanılan değerli bir imkandır”!

Soma Madenlerine ilişkin araştırma önergesine hayır dediği, en iyi ihtimalle hayır diyen siyasi zihniyete mensup olduğu tartışmasızken, böyle bir konuşma yapmasına, AKP’li politikacılarda sık rastladığımız şizofrenik hamaset diyelim, ama konuşmanın sonlarındaki üç kağıda şapka çıkarmak gerek:

“Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; dileğim, ülkemizde yer altı kömür madenciliğinden, hızla yer üstü açık madenciliğine ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmesidir... Ancak, dünyada 442 nükleer reaktör olmasına rağmen, ne yazık ki ülkemizde bazı marjinaller, çevreciler, STK’lar, siyasetçiler ve aktivistler nükleer reaktör ve HES yapımına karşı çıkmakta, toplumsal karşıtlık üretmektedirler. Nükleer ve HES’e karşı çıkıp engellediğimiz ve geciktirdiğimiz sürece, enerji için alternatifimizin daha çok petrol ve doğal gaz ithalatı, Soma ve diğer madenlerden işçinin emeği ve alın teriyle çıkarılan kömür olduğu unutulmamalıdır. Bu bakımdan, Türkiye hızla yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, 1-2 değil, en az 20 nükleer reaktöre sahip olmak zorundadır.”

Ancak AKP zihniyetinin ulaşabileceği bir üçkağıt! Kendi sorumluluklarını unutturup faturayı, nükleer ve HES karşıtı “bazı marjinaller, çevreciler, STK’lar, siyasetçiler ve aktivistler”e kesiyorlar. Bunu yaparken bir kuş daha vurup, nükleeri, ölümlerin tek alternatifi olarak sunuyorlar. Yakındır, çevre eylemcilerinin üzerine halkı sürüp “bunlar nükleere karşı oldukları için Soma Katliamı oldu” demeleri. Hatta daha ileri gideceğim. Hatırlayın, Suriye’ye yapılacak bir saldırıyı haklılaştırmak için sınırın öte yanından üç beş roket fırlatmanın tartışıldığı konuşmada,”derin fiyaskonun” mimarı ne diyordu:

“laf aramızda Başbakan da telefonda bu (Süleyman Şah Türbesine saldırı) gerektiğinde bir imkan gibi değerlendirilmeli bu konjonktürde dedi yani”

İşte değerlendirecek bir imkan daha bulmuşlar. Bunlar önce madeni patlatıp sonra “bakın nükleersiz olmuyor” diyecek zihniyetteler.

Önce yargıyı felç edip, sonra çalışmıyor yeniden düzenleyeceğiz dediler. Önce devleti Fethullah Gülen’e teslim edip sonra paraleller devleti ele geçirmiş cadı avı yapacağız dediler. Şimdi de kendi siyasi ve kriminal sorumluluklarını gizleyip kömürle olmuyor, o nedenle nükleere geçiyoruz diyorlar.

Şimdi bu konuşmaya Başbakan’ın yaptığı konuşmayı ekleyelim:

“...Bunlar Soma’nın haritada yerini bilmez. Bunlar Boğaz’da oturur demlenir, ellerinde akıllı telefonlarıyla tweet atarak dünyayı kurtardıklarını zannederler... Bunlar Soma’yla, madenciyle 14 Mayıs’ta tanıştılar. Biz oralardanız. Kömür ocaklarına inen bir Başbakanınız var. Bakanlarımız da orda yemek yiyenlerdir... Bunlar varsın demlensinler. Birkaç milletvekili gidip oturma eylemi yapmış. Oturun siz ancak oturursunuz... Neymiş Berkin Elvan’ı anmak için tören düzenlenecekmiş. Biz her ölümde tören mi düzenleyeceğiz. Kılıçdaroğlu’na göre ekmek almaya giderken ölmüş.”

Zannedersiniz kendisinin çocukları Nokia 3310 kullanıp, Tuzluçayır’da oturuyor!

Kim bu boğazda demlenenler? Şu boğazdaki villaların sahiplerini açıklayın da bilelim. Berkin’in ailesi mi? Yoksa Abdocan’ın ailesinin gizli villası mı çıktı? Ali İsmail’i Urla’daki villasında mı linç etti kahramanlarınız? Yoksa Uğur Kurt Boğaz’a bakan villasının bahçesinde demlenirken vuruldu da bizim haberimiz mi yok?

Boğaz’a ve Ege Denizi’ne nazır villalarda oturup, VİP camilerde namaz kılıp, Okmeydanı ve Armutlu’nun gecekondularında öldürttüğü çocukları yuhalatmak kişisel bir patoloji ya da siyasi taktik olabilir. Ama örneğini yukarıda verdiğim konuşma gibi artık bir siyasi partinin zihniyetine dönüşmemeli. AKP’ye destek verenler bu ahlaksızlığı görmeliler.

Geçiniz Boğaz’da demlenme safsatasını. Somalı işçilerin yüzlerine, kredi borçlarına, alacaklı bankalara, sorumlulara bakın.

solhaber

İlhan CİHANER | Tüm Yazıları
Hits: 1377