Kemal Okuyan yazdı: Erdoğan nasıl biridir?

~ 09.01.2014, Kemal OKUYAN ~

Erdoğan’ı tanımlayacak olan, Amerikancılık değildir. Tayyip Erdoğan, İslamcı bir siyasetçidir. İslamcılıktan kastımız, inanmak filan değil, dünyayı bütünüyle dinsel referanslarla algılamak ve ona göre şekillendirmeye çalışmaktır.

Erdoğan nasıl biridir?

Artık açık konuşma zamanı geldi. Amerikancılara karşı İslamcılarla, İslamcılara karşı Amerikancılarla ittifak yapma peşinde koşturanlara, bu koşuşturmaya umut bağlayanlara hatırlatma zamanı…

Bir şey anlamamışsınız demek durumundayız.

Erdoğan’ı tanımlayacak olan, Amerikancılık değildir. Tayyip Erdoğan, İslamcı bir siyasetçidir. İslamcılıktan kastımız, inanmak filan değil, dünyayı bütünüyle dinsel referanslarla algılamak ve ona göre şekillendirmeye çalışmaktır.

Bu anlamda Erdoğan’ın ABD’den, Batı dünyasından nefret ettiğinden emin olabilirsiniz. Yalnız Erdoğan değil, birçok İslamcı için geçerlidir bu. Aralarındaki “kadrolu” Amerikancılar bir yana, ABD’ye samimi bir düşmanlık besledikleri açıktır.

Öte yandan, bu nefret, Türkiye gericiliğinin diğer unsurlarıyla birlikte, ABD tarafından kullanılmayı kabullenmesine engel değildir. 1960’larda, 70’lerde Türkiye solu yurtsever bir kimlikle hareket ederken, bunların Amerikan çıkarlarını din adına nasıl sahiplendiğini biliyoruz. Pragmatiktirler, kolay saf tutarlar, bunlar tamam. Ama onları tanımlayan Amerikancılıkları olamaz.

Tayyip Erdoğan İslamcıdır.

Ama Tayyip Erdoğan, Amerikancı bir rol üstlenmiştir.

ABD hakkındaki düşünceleri bu rolü üstlenmesini engellememiştir.

Bu birçok kişi için geçerlidir. İslamcıları bir kenara koyalım, Demirel için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Dışarı bakalım, Arap şeyhlerinin ABD’ye, Fransa’ya kişisel olarak düşmanlık beslediğinden emin olabilirsiniz. Hâlâ, bütün rekabet koşullarına rağmen Amerikancı bir politikacı olan Merkel’in Obama ve diğerleri hakkındaki fikrini kağıda döksek, açık-saçık bir görüntü ortaya çıkacaktır. Uzatmayalım…

Tayyip Erdoğan’ın İslamcı çizgisi ile ABD’nin ihtiyaçları örtüştü. Washington, kendisinden nefret edenleri kullanma yeteneğine sahip bir güçtür; zaten düşmanlığı kanıksamıştır, şaşırmaz, kendisine düşman olanları peşinen ittirmez. Satın alır, bağlar, test eder, kullanır.

Tayyip Erdoğan’ın Türkiye vizyonuna tereddütle ama umutla baktılar, ayar verdiler, destek çıktılar, kendilerine mahkum ettiler ve “yürü ya Tayyip” dediler.

Peki en büyük güvenceleri neydi?

Sadakat mi? ABD kimseden sadakat beklemez! Kendisi de sadık değildir uşaklarına.

ABD yönetimi için Erdoğan’ı çekici kılan, onun “piyasa”yla barışık hali ve hırslı bir kapitalist oyuncu olmasıydı. Buraya artık Avrupalı emperyalistleri de ekleyebiliriz ve diyebiliriz ki, uluslararası sermaye Erdoğan’ın temsil ettiği İslamcı ekolün “ekonomik enerjisi”ni keşfetti ve oraya yatırım yaptı.

Demek ki, Tayyip’le Beyaz Saray arasında piyasa köprüsü, piyasa bağı var.

Şimdi deniyor ki bize, Erdoğan cemaatten daha “bağımsızlıkçı”! Cemaat’tense Erdoğan tercih edilir.

İşte sınıf perspektifiyle bakmazsanız, bu duruma düşersiniz.

Geriye dönük olarak Erbakan için de aynı nakarat: O vatanseverdi!

Hiçbir şey anlamamışsınız. İnsanların ABD hakkındaki düşünceleri, hatta zaman zaman ABD karşısındaki konumlanışları veri alınamaz. Bu insanlar, belli rollere belli nedenlerle yerleşmiştir. Erdoğan, dinsellikle kapitalizm arasındaki örtülü ilişkiyi açığa çıkarıp çok büyük bir alan açmıştır uluslararası tekellere İslam coğrafyasında.

Bu hizmeti sırasında açgözlülük ve ideolojik bağnazlık nedeniyle hata yapmış, arkasındaki uluslararası güçleri kızdırmıştır. Buradan Amerikan karşıtlığı ya da karşıtlık da değil, uzaklık çıkaran saçmalıyor demektir.

Erdoğan’ın ABD ile arasına mesafe koyarak İslamcı misyonunu sürdürebilmesinin koşulu “bağımsız bir Türkiye” değildir. Çünkü Erdoğan aynı zamanda piyasacı bir aktördür ve bunu mümkün kılacak olan şey piyasacı aktörlere ABD ekseninden uzaklaşmanın bedelini karşılayacak, bu riske değecek bir ufuk sunmasıdır.

Bunun istenir bir şey olduğunu söyleyenlerle yollarımız ayrı. Sömürü ve gericilik sürecek ama “bağımsız” olacağız. Kalsın!

Ama bu zaten mümkün değil. Zırvalık!

 

solhaber

Kemal OKUYAN | Tüm Yazıları
Hits: 1469