Türkiye Barolar Birliği'ne "Müdafaa-i Hukuk" Çağrısı

Türkiye Barolar Birliği'ne "Müdafaa-i Hukuk" Çağrısı

?Türkiye Barolar Birliği'nin ivedi olarak bir "Müdafaa-i Hukuk Kurultayı" toplaması gerektiğini düşünüyorum. Bu kurultayda tüm konuşmacıların ülkemizde hukukun nasıl katledildiğini bilimsel bildirileriyle ortaya koymalarını öneriyorum. Kurultay bildirilerinin özet sonuçları bir kitap halinde ücretsiz olarak halka dağıtılmalıdır.  Bu Kurultay'a bildirileriyle katılacak pek çok sayıda ve çok yetkin, cesur bilimcimizin bulunduğunu söylemeye hiç gerek yoktur. Yeter ki, maddi olanakları ellerinde tutanlar buna niyet edebilsinler!

? Halkın dirliği, ülkenin bütünlüğü, yurttaşın saygınlığı için düşünceler:
 Ülke birliği için, dinsel kimlikte Allah, Kuran ve Muhammed'in hiçbirinden vazgeçmiyorsanız, siyasal kimlikte de Türkiye, Türk ve Atatürk'ün hiçbirinden vazgeçemezsiniz. Bunlarda anayasal çözülme, halkın ve ülkenin acımasızca sömürülmesine kapıların sonuna kadar açılması demektir.

Ülkemizin şansı, Cengiz Han'dan beri süregelen "Örfi hukuk" geleneğinin Osmanlı'da da hep Şeriatı sınırlayarak, günümüzde demokratik, laik hukuk Devleti'ne zemin ve imkan sağlamasıdır. Öteki Müslüman ülkelerde ne yazık ki, böyle bir damar bulunmamakta, bu yüzden demokratik ve laik bir hukuk devletini anlayıp, kuramamaktadırlar. Dinciler bizde bu kaynağı kurutmak istiyorlar.

Yukarıda sözünü ettiğim siyasal kimlik, dinci ve kökenci kimliklerin yarattıkları sakıncaların en etkili önleyicisidir. Atatürk'ün dehası, bunlar arasındaki dengeyi kurma başarısında yatmaktadır.

Böyle bir siyasal yapılanmada, tüm ayrılıkların ve aynılıkların coğrafya birliği (Türkiye) ile ulus birliği (Türk'üm demek, Türk olmak değil) temelinde tanınmasından başka bir niyet ve amaç asla söz konusu olamayacaktır. Çağdaş hukukun temel ilkeleri, değerleri ve araçları bunun güvencesi olacaktır. Ancak bu çığırdan yürüyerek anlamlı bir iç barışa ulaşabiliriz.

Bu Ülkenin; halkıyla, çok kökenli kültürüyle, tekçi devletiyle özünde ve niyetinde taşıdığı insanlık ilkelerine ve ülküsüne gerçeklik ve süreklilik kazandıracak tüm çabalara her yurttaş önyargısız açık olmalıyken, bu ufka yürümekten geri çevirecek her türlü çabaya da karşı olmak zorundadır.

Bu kavrayışla Ülke birliğini korumaya çalışırken, kendi kişisel bütünlüğümüz için istediğimiz kimliği seçmekte, oluşturup geliştirmekte de bütünüyle özgür olmalıyız. kitlesel kimliklerle çatışması durumunda bireysel özgürlüğümüzün ödünsüz ve öncelikle korunması zorunludur. Bireye bu mutlak özgürlüğü tanımaksızın tasarlanan tüm anayasal kimlik modelleri, tüm siyasal hedefler baskıcı, faşizan, totaliter devlet ve toplum oluşumlarının en uygun ve en başarılı araçlarıdır. Burada da çok duyarlı ve uyanık kalmalıyız.

Tüm bu söylenenlerden, Ülke Birliği'nin içeriksel değil, biçimsel bir birlik olduğunu; içeriğin bu çerçevede tüm yaratıcılıklara, ilerlemelere, duyarlılıklara, zenginleşmelere açık olduğunu çıkarmalıyız. Biçimin esnekliğinin içerik zenginleşmesinin gereği olacağıysa açıktır.

? Gezi ceza davaları açılıyor. Türk Yargısı "sivil itaatsizlik hakkı" konusunda en ciddi sınavını verecek. Umarım mahkemeler, yargıçlar, savcılar, savunmanlar yeterince işin farkındadırlar. Kuramsal ilgileri ve bilgileri, umarım, yeterlidir. Aksi halde ülkemiz çağdaş demokratik hukuk devleti olmak yolunda bir treni daha kaçıracaktır.

? Öğrencilerime söylediğim hep şudur: Hukukçu hakkı savunur, kimin üstünde olursa olsun!

? Oylar tartılmaz ama, en değerli oy bence, yalnız oydur.

? Faşizmde insanlar ikiye ayrılır: Susanlar ve susmayanlar...

? Çok kös dinledi bu millet, duyacak hali mi kaldı! Yine de bir yolu olmalı devrimin.

? Siyasal iktidarı cinsel iktidarla karıştırıp, çamurlaşıyorlar bu sevgisiz insan müsveddeleri!

? Özgürlüklerini vermek için içeri girenlerin devlet canlarını alamaz!

?Kapitalizmin, faşizmlerin hem atar, hem toplar damarı şu bizim sevgili miras hakkımız olsa gerek! Dinle, devletle, kapitalle uğraşıncaya kadar, bu hakkı ortadan kaldırsak, sanki bunların hepsi boşa çıkacak gibi. Bunlar ve tüm şürekası işte o zaman adam olurlar! Bir düşünelim, derim...

 

 

http://okcesizhayrettin.blogspot.com

Prof. Dr. Hayrettin ÖKÇESİZ | Tüm Yazıları
Hits: 1383