"Simit sat onurunla yaşa!"

~ 29.07.2013, Nihat BEHRAM ~

Gerçeği görmeye, yüzleşmeye tahammülleri yok, tamam, ama bunların eleştiriye de tahammülleri yok! Polis hakkında bir eleştiri yapmaya görün, “Bir iki çürüğün yaptığını bütün teşkilata saldırı fırsatı olarak kullanmayın” diye başlıyorlar homurdanmaya! Önce şu “bir iki çürük” meselesi: Acaba gerçekten öyle mi? Son on yılında polisin saldırı, gasp, dayak, işkence, cinayet, küfür, tehdit türü hangi suçlara ne oranda katıldığı, hangi alanlarda kaç kez insan hakları ve yasaları çiğnediği, polis tarafından değil, bağımsız hukukçular, baro, insan hakları kuruluşları tarafından araştırılıp halka açıklansın, görelim! Belki “biri ki çürük” bile yok, sütten çıkmış AK kaşıktır!

Yan koridorda mahkemelere sahte belge hazırlandığını bilen biri, bu koridorda içi rahat nasıl çalışır? Odanın birinde suçsuz insanların telefonlarına, bilgisayarlarına düzmece suç kanıtları yerleştirilirken, öbüründe içi rahat nasıl oturur? Arka bahçede TOMA’ların depolarına zehirli ilaç doldurulurken, bodrum katta işkence yapılırken, üst katta gizli tanık ifadeleri hazırlanırken, kapıdan numaraları silinmiş kasklarına, coplarına, dipçiklerine, botlarına saldırdıkları gençlerin kanı bulaşmış Çevik Kuvvet elemanları girip çıkarken, bu ‘insan trafiği’nde çalışan kişi trafik polisi bile olsa, içi sızlamaz mı?

Polis kendini ne sanıyor? Sonuçta devlet memuru değil mi? Devletin diğer kurumlarındaki memurlar gibi bütün kurallara ve yasalara harfiyen uymak zorunda değil mi? Memur yönetmeliği, memurun uymak zorunda olduğu kurallar, halka, kamuya hizmetin ölçüleri polisi kapsamıyor mu? Bu yönetmeliklerde, kadın avukatın kolunu kırmayı, yerlerde sürüklemeyi, sokakta insanlara çivili sopalarla girişmeyi, kafaya kurşun sıkmayı, işkenceyi hak sayan maddeler mi var? Diğer devlet kurumlarındaki memurlar, hastanede doktorlar, okulda öğretmenler palaskayla, copla, dipçikle mi insanlara hizmet veriyor? 40 kişiyi kesip kanını içmiş bir caniye bile devlet güvenlik güçlerinin fiske vurmaya hakkı yoktur. Suçtur. Sadece son iki ayda, kitle halinde polisin saldırılarında binlerce öğrenci, aydın, sanatçı, kadın erkek halktan suçsuz insan yaralandı, sakat kaldı. Linç edilenler oldu! Polis kendini ne sanıyor? Ağır ceza reisi mi? Diyelim ki öyle sanıyor, var mı ağır ceza reisinin kör etme, işkence, dayak hakkı? Hangi devlet kurumunda suç oranı bu denli yüksek? Tüm devlet kurumlarındaki suç oranını polis kurumundaki suç oranıyla kantara vurun, bakalım hangisi ağır basacak!

“Bir iki çürük”müş, “Her kurumda çıkar”mış, “Bir iki çürüğün yaptığını tüm teşkilata mal etmek yanlış”mış! Tamam, ayıkla o zaman çürüğü. Tepkini koy! Sessiz durma, üstlenme! Evindeki elma sepeti daha mı önemli ki, çürüğü hemen ayıklıyorsun? Eğer ayıklamazsan diğerini de çürüteceği bilgisi sadece elma sepeti için mi geçerli? “Bir iki çürük”müş! Nasıl çürükse, “üstün hizmet madalyalı”!

İstatistik yapsalar, halkın kaçta kaçı polise güvendiğini söyler. Hatta tüm halka değil, sadece “Diktatörün % 50 si”ne sorsunlar! Eğer bir ülkede büyük çoğunluk polise güvenmiyorsa, o ülke bitmiş demektir. Binlerce üniversite genci, aydın, sanatçı, milyonla halk insanı haftalardır sokaklarda, “Copunu bırak, kaskını çıkar, TOMAN’dan çık, yan yana duralım, bakalım hangimiz delikanlı!” diye şarkı söylüyor. Hayat dolu şarkı, ordulardan kuvvetlidir! “Simit sat onurunla yaşa!” diye bağırıyorlar. Polisinin böyle bir tepkiye maruz kaldığı ülkede durum çok hazin demektir. Gençler böyle bağırıyor, polis ise, kaskındaki numarayı da silip, silah, gaz, cop, dipçik, çivili sopa ne bulduysa onunla saldırıyor! Dünyaca ünlü binlerce aydın, sanatçı, bilimci, siyasetçi tepki verdi. Merak ediyorum, günlük yaşamda halkın içinde “Ben Çevik Kuvvet’im” diyerek göğsü kabarık gezebiliyorlar mı? Bu kurum yarın tasfiye olsa, iş ararken “Çevik Kuvvet’te polistim” referansı işe yarayacak mı? Hele ki madalyalısı! Yazık!

Polisin, insan haklarına, yasalara uymaktan, kim verirse versin, yasal olmayan emirleri reddetmekten, içindeki yasa ve insanlık dışı işlere bulaşanları ayıklamaktan başka çaresi yok! Devlet memurunun görevi iktidar kulluğu değil, halka hizmettir. Kalıcı olan halktır. Kendini iktidar gören, iktidarla düşer!

------------------------------------------------------------------------

Shakespeare:

“Hiçbir miras dürüstlük kadar değerli değildir.”

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1881