Kimin dini, kimin Papa'sı?

~ 01.03.2013, Burhan SÖNMEZ ~

Don Camillo adlı eser, derin politik bölünmelerin yaşandığı ülkelerde özellikle büyük başarı kazanmıştı. Bu konuda edebiyat sosyoloğu Robert Escarpit, “çünkü oyunda, bir komünist ile bir papaz arasında ihanet bilmeyen sağlam bir dostluk kurulmuştu” diyordu.

Gerçek hayatta bunun karşılığı 1960’lardan itibaren Latin Amerika’da gelişmiş, din adamları devrimci hareketlere katılarak, Brezilya’dan Nikaragua’ya kadar mücadelenin önünde yer almışlardı.

Yargısız infazların ve toplu katliamların yaşandığı El Salvador’da Başpiskopos Romero bir vaazında, devletin silahlı güçlerine hitaben, “Eğer üstleriniz size ‘öldür’ emri verirse, siz İsa’nın ‘öldürme’ emrini hatırlayın” demiş, ertesi gün kendisi öldürülmüştü. Bu cinayetin arkasında derin devletin ve ABD’nin olduğu, yıllar sonra BM kayıtlarına geçmişti.

Büyük dinler genelde sağcılığın yatağı ve egemenlerin arka bahçesi haline getirilmiş durumda. Modern çağda bunun değişimi en köklü biçimde Latin Amerika’da yaşanmış, kurtuluş ilahiyatını (teolojisini) yaratan devrimci din adamları, geleneksel zihniyetleri zorlamıştı. Dindarların kapitalizme ve baskıya karşı mücadele etmesi gerektiğini söylemiş ve bunun gereği olarak sosyalist hareketlere katılmışlardı. (Sanılanın aksine, kurtuluş ilahiyatını savunanlar, politik açıdan ayrı örgütlenmeyi temel almak yerine, sosyalist hareketlere katılmayı seçmişlerdi.)

ABD’de Santa Fe Belgesi olarak bilinen 1980 tarihli raporda, bu gelişmelerden kaygıyla söz ediliyordu:

“Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikası, (sadece olaylardan sonra tepki göstererek değil) önleyici bir biçimde ‘kurtuluş teolojisine’ karşı koymaya başlamalıdır. Latin Amerika’da kilisenin rolü, politik özgürlük kavramı açısından hayati öneme sahiptir. Marksist-Leninist güçler, maalesef topluma Hıristiyanlıktan ziyade komünist fikirler empoze ederek kiliseyi, özel mülkiyete ve kapitalist üretim sistemine karşı politik bir silah olarak kullandılar.”

Amaç açık: Dini kesimler, özel mülkiyeti ve kapitalist üretim sistemini benimsemeli, solculardan uzak durmalıydı.

Vatikan da elbet bunun gereğini yerine getirmekten, kendi içindeki ilerici eğilimlere müdahale etmekten geri durmayacaktı. Vatikan bu konuda, Kardinal Ratzinger’i (daha sonra Papa seçilerek Benedict adını alacaktı) görevlendirdi. Kardinal Ratzinger, devrimci din adamlarına karşı ünlü Kurtuluş Teolojisinin Bazı Yönleri Hakkında Yönerge’yi yazdı. Muhalif din adamları hakkında soruşturmalar açtı, cezalar kesti. Örneğin, Brezilyalı ilahiyatçı Leonardo Boff görevlerinden alınarak, bir yıl “susma cezası” verildi. Sri Lankalı ilahiyatçı Tissa Balasuriya, Meryem ve İnsanın Kurtuluşu adlı kitabındaki “hatalar” nedeniyle Katolik inancından saptığı gerekçesiyle aforoz edildi.

Dinsel tartışma olarak görünen şey, sonuçta sosyal bir mücadele ve sınıfsal bir tercihti. Yoksullarla kol kola yürüyen din adamları bir yanda, kapitalizmin ve küresel sermayenin koluna girenler diğer yandaydı. Kardinal Ratzinger, sonradan, din içindeki devrimci hareketleri kendisinin durdurduğunu söyleyerek, övünecekti. Papalık makamına, bir çatışmada ölen Rahip Torres’in arkadaşlarını değil, Kardinal Ratzinger’i getirmeleri elbet şaşırtıcı değildi. Kapitalizmin ruhuna, dinin soluğuyla can vereceklerdi.

“Kimin dini?” diye sormuştu Ali Şeriati. “Yoksulların mı, mollaların mı, mülk sahiplerinin mi, kimin?”

Papa Ratzinger şimdi görevden ayrılıyor. Yerine, aynı ilahiyatın sözcülerinin geçeceğine kuşku yok. Yoksulluk için üzüntü duymakla yetinecek, ama mülkiyeti ve serveti ilahi nur gibi kutsayacaklar. Yoksullara, daha çok dua etmelerini söyleyecekler. Tam da Santa Fe Belgesi’nde istendiği gibi, her yerde aynı sağcı zihniyet hüküm sürecek. Bizde de İslam’ı özel mülkiyete sağlamca bağlayarak ibadet edenler, aynı yoldan giderek, bir yandan fakirler için gözyaşı dökecek, diğer yandan uluslararası şirketlerin ve borsanın ilahî nefesiyle soluk alıp verecekler. Ali Şeriati’nin dediği gibi, Kerbela’daki Hüseyin için ağlayacak, ama Yezid ile işbirliği yapacaklar. Ve kimse de sormayacak: Kimin dini bu?

(Birgün)

Burhan SÖNMEZ | Tüm Yazıları
Hits: 1383