Mısır'da Şimdi Ne Oldu?

~ 26.12.2012, Ergin YILDIZOĞLU ~

Bu uygun bir başlık değil ama şimdilik idare eder. Yazı ilerledikçe daha uygun bir başlık üretebilmeyi umuyorum.

Mısırda Müslüman Kardeşlerin, Selefi akımların temsilcilerinden oluşan bir komisyonun alelacele hazırladığı, aynı hızla referanduma sunduğu anayasa taslağı, yüzde 30un biraz üstünde bir katılımla yüzde 60ın biraz üstünde bir evet oyuyla onaylandı. Şimdi karşımızda, seçmenin yüzde 20sinden azının onayını alabilmiş bir anayasa var. Olağan koşullarda, bu anayasa için meşruiyeti yok, uzun süre yürürlükte kalamaz denebilirdi. Ancak koşullar olağanüstü. Ne kadar yürürlükte kalabilir yerine, MK ve Selefi akımlar, Mısırda bir teokratik devlet (diktatörlük) kurma projesi bağlamında bu anayasadan ne kadar yararlanacaklar diye sormak gerekiyor. Anayasanın içeriğine, MK-ordu işbirliğine, ABDnin onayına bakarak Çok yararlanacaklar diyebiliriz.

Karşımızda, bir Anayasa Darbesi var. Hiçbir uzlaşma aramadan, yalnızca siyasal İslamın projesine göre hazırlanan, hızla 250 bin güvenlik gücünün korumasında referanduma sunulan, seçmenin yüzde 20sinden daha azının onayını alan bir anayasayı topluma dayatmayı başka türlü yorumlamak olanaksız. Bu darbeyi gerçekleştiren güçler, mümkün olan en yüksek hızla hareket etmeye, direnenleri büyük bir önyargı ve şiddetle sindirmeye çalışacaklar.

Kabaca özetlediğim bu siyasi görüntü, Mübarekin devrilmesine yol açan Tahrir Meydanı gösterilerinin başlattığı sürecin hâlâ tamamlanmadığını, Mısırda yapının yerinden oynayan taşlarının henüz yerli yerine oturmadığını da gösteriyor.

İki cevap...

Şu anda Mısırda yaşanmakta olanları açıklama çabalarına liberal duyarlılıkların ürünü yaklaşımlar egemen görünüyor. Bunlardan biri, son yıllarda Avrupa entelijensiyasına Merak etmeyin siyasal İslam bitti malını satan Ortadoğu uzmanı Olivier Roy. Bu adam Mısır, Tunus, Libya, Suriye hatta Ürdünde yaşanan gelişmeler savlarını iflas ettirmemiş gibi Merak edecek bir şey yok demeye devam ediyor. Mısır ve diğerleri demokrasiyi öğreniyorlarmış (World Affaires, 13/12/2012). İkincisi, çok daha yaygın bir görüşe göreyse Arap baharı, Arap kışına dönüştü. İkisi de özellikle Mısır bağlamında, liberalizmin yüzeysel önyargılarının ürünü, yaşanmakta olan süreci anlamaktan çok uzak cevaplar.

Yaşanmakta olanları anlayabilmek için devrim”, “ayaklanma, siyasal iktidar gibi konularla teorik düzeyde ilgileniyor, hatta devrimci bir duyarlılık taşıyor olmak gerekiyor. Bu yaklaşımla, ilk anda iki saptama yapılabilir.

Birincisi, her devrimci süreç bir kendiliğinden hareketle başlar. Halk sınıfları, ezilenler, birdenbire sokaklarda, meydanlarda birleşmeye, kendilerini görmeye, büyük bir heyecanla umutla seslerini, güçlerini kazanmaya başlarlar. Bundan sonra devrim ideolojilerin maddileşme, örgütlerin bu kendiliğindenliğe şekil verme çabalarının savaşı olarak devam eder.

İkincisi, modern kapitalist toplumların içinde birden fazla siyasi iktidar odağı bulunur. Devlet bu odakların arasındaki uzlaşmaları, rekabeti, pazarlıkları yansıtan noktalardan belki en önemlisidir, ama yalnızca birisidir. Bu iktidar odaklarından bazıları muhalefette bile olabilirler. Bunlar kendiliğinden hareketin yarattığı enerjiyi, odaklar arasında yeni bir pazarlığın, yeni dengeleri kurmanın aracı olarak görür ve yararlanmaya çalışırlar.

Mısırda, devrim kendiliğinden hareketle başladı. Tüm güç odaklarını ve yapıyı sarstı. Ne yazık ki devrimci güçler, sınıflar ve enerji, bir güç merkezi, iktidara karşı bir tarihsel blok oluşturmayı başaramadı. Ancak, iktidarı almaya çalışanların beceriksizlikleri, gittikçe bozulan ekonomik koşullar, MKnin uluslararası sermayeyle bütünleşme telaşı, bu blok kurma sürecinin tümüyle sona ermediğini, devrimci olanakların, olasılıkların henüz tükenmediğini düşündürüyor.

Egemen güçlerin bloku da henüz istikrarlı bir yapılanmaya kavuşamadı. İlk genel seçimlerden bu yana seçimlere katılımın, blokun aldığı oyların sürekli düşüyor olması da bu istikrarsızlığın göstergesi. Ancak, Anayasa Darbesi, siyasal İslama bu bloku kurma sürecinde çok işlevsel araçlar sunuyor.

Bu yüzden Mısırda ne oldu değil, ne olmaya devam ediyor diye sormak gerekiyor.

26 Aralık 2012 - Cumhuriyet

Ergin YILDIZOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1648