2012'nin Sınıfsal Bilançosu (1) Finans Sermayesinin İşleri Tıkırında

~ 24.12.2012, Mustafa SÖNMEZ ~

Başındaki küresel kriz belasını henüz def edemeyen dünya kapitalizmi, sorunlu bir yılı geride bırakırken hiç de umut vaat etmeyen yeni bir yıla girme hazırlığında. Ya Türkiye? Merkez Bankası, Kasım 2012 tarihli son Finansal İstikrar Raporunda durumu şöyle değerlendiriyor: Ülkemizde sağlanan mali disiplinin kararlılıkla sürdürülmesi ve esnek para politikası uygulaması olumsuz dış gelişmelerin iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerini sınırlamıştır. Etkilememiştir, (teğet geçti), demiyor şükür!.. Sınırlamıştır, diyor. Bu sınırlı etki de kesimden kesime, sınıftan sınıfa değişiyor. Büyüğü başka, küçüğü başka etkileniyor fırtınadan. Aşağıdaki başka, yukarıdaki başka etkileniyor elbette. Bugünden başlayarak 6 yazı boyunca 2012yi sınıfsal perspektiften değerlendireceğim. Hangi kesim, 2012yi nasıl geçirdi ve 2013e nasıl giriyor?.. Önce tuzu en kuru olandan, finans sermayesinden başlayacağım

***

Büyümesini ancak dış kaynak girişi ile gerçekleştirebilen Türkiye kapitalizmi, krizden en çok etkilendiği 2009da yüzde 5e yakın daraldıktan sonra 2010 ve 2011de çektiği dış kaynak sayesinde, yıllık yüzde 9 büyümüştü. Ancak, ithalata dayalı üretim ve tüketim yapısı nedeniyle 2011i 74 milyar dolar gibi rekor bir cari açıkla kapatınca, 2012 için yüzde 4 büyüme hedefi ile yumuşak inişe ikna olmuştu. 2012de umduğunun tersine, yüzde 4 değil, resmi olarak yüzde 2.5 gibi büyüme ihtimali ağır basıyor. İrana altınla doğalgaz borcu ödemeyi ihracat gösterme uyanıklığıayıklanırsa, büyüme yüzde 1e kadar iniyor. Yani bir yılda yüzde 9dan yüzde 1e çakılma gerçeği var 2012de Bu çakılmaya rağmen, dışarıda, özellikle ABde, büyümenin dibe vurması, dış finansın gözünü Türkiyeye çevirmesine neden oldu.

2011’in ilk 10 ayında 67 milyar dolara yaklaşan dış kaynak girişi, 2012’nin aynı döneminde sadece 5 milyar dolar azaldı ve 62 milyar doları buldu. Büyümenin düşmesi ile ithalat, dolayısıyla cari açık da geriledi ve-altın makyajı saklı kalmak kaydıyla- cari açık yüzde 36 azalışla, ekim sonunda 41 milyar dolara geriledi. Dolayısıyla gelen dış kaynak, cari açığı finanse ettikten sonra Merkez Bankası döviz rezervlerini de besledi.

Dış kaynağın yarısına yakını, borsaya ve devlet kâğıtlarına geldi. 18 milyar dolara yakın da dış kredi girişi oldu ve böylece, Türkiyenin dış borç stoku 340 milyar dolara yaklaştı. Dış kaynak akışı aksamasın diye, her zaman yapıldığı gibi, faiz yüksek, kur düşük tutuldu. Nitekim yıllık bazda bakıldığında yatırımcıya reel getiri oranlarına göre en fazla, İMKB 100 Endeksi ve mevduat faizi kazandırdı. TÜFE ile indirgendiğinde borsa yüzde 24.5 ve mevduat faizi yüzde 0.7 oranında yatırımcısına reel getiri sağladı. Buna karşılık külçe altın yüzde 7.5, dolar yüzde 7.2, ve Avro yüzde 12 oranında yatırımcısına kaybettirdi. Bunu TLdeki aşırı değerlenme oranları olarak da okuyabilirsiniz.

***

Merkez Bankasının Türk Lirası yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların belli bir kısmının döviz ve altın olarak, yabancı para yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların belli bir kısmının ise altın olarak tesis edilebilmesi imkânı”, bankacılık sektörüne ayrı bir destek oldu . Bankalar için Merkez Bankası şu değerlendirmede bulunmaktadır: Sektörün kârlılığının 2012 yılı ilk çeyreğinde yeniden yükselişe geçmiş olduğu görülmektedir.İlk 10 ay sonunda ise bankaların net kârları 19.5 milyar TLye yaklaştı. Bu geçen yıla göre yüzde 18 artış anlamına gelmektedir.

Ekim 2012 itibarıyla bankaların kullandırdığı kredi tutarı 835.5 milyar TLyi buldu. İlk sırayı tüketiciler aldı. Bankalar konut, otomobil, ihtiyaç kredisi adı altında 172 milyar TL kredi verdiler. Kredi kartı üstünden de 35 milyar TL borçlandı tüketiciler Toplamda yüzde 25e yakın bir pay demek bu

Buna karşılık imalat sanayisinin bankalardan kullandığı krediler ancak ikinci sırada ve payı yüzde 24 dolayında. AKP rejiminin yükselen yıldızı inşaat ve emlak banka kredilerinden yüzde 11e yakın pay aldı. Yine devrin yükseleni ticaret, yani toptan, perakende sektörü yüzde 13.5 pay aldı.

Bankaların batık kredileri ise 18.6 milyar TLden yüzde 25 artış ile 23.3 milyar TLye çıktı. Batıkların dörtte biri kredi kartı borçlularına ait. Ticaret, tekstil ve inşaat, kredi batıran diğer önemli sektörler. Bakalım 2013te batıklar artacak mı?

(26 Aralık yazısı: İnşaatçı Yorgun, Sanayici Pusulasız…)

24 Aralık 2012 - Cumhuriyet

Mustafa SÖNMEZ | Tüm Yazıları
Hits: 1447