TBB 'nin Avukatlık Sınavıyla İlgili Kanun Teklifi Hakkındaki Düşüncelerimiz.

~ 10.12.2012, Av. M. Haşim MISIR ~

01.12.2012 tarihinde yapılan 26. Baro Başkanları toplantısı sonucu gündemde yer alan avukatlık sınavı ile ilgili olarak Türkiye Barolar Birliğince hazırlanan kanun tasarısı tartışılmalı, kanun çıksın da nasıl çakarsa çıksın anlayışından vazgeçilmelidir.
Tasarının 15. maddesinde staja kabul düzenlenmektedir. Süre 18 ay olarak kabul edilmiştir. Önceki tasarıda kurulması düşünülen Avukatlık Akademisi’ndeki eğitim de göz önünde bulundurularak 2 yıl önerilmişti. Doğrusu da o idi. Tasarının son fıkrasında “Türkiye Barolar Birliği’nin fırsat eşitliği sağlanması ve stajın amacına uygunluk için barolarla koordinasyon içinde olacağı ve destek vereceği” bildirilmektedir. O halde bu eğitimin yine de verilmesi mümkündür. Geri adım atılmamalı, geleceğe yönelik düzenleme yapılmalıdır. Ancak her iki hal de de burs sorununa mutlak çözüm getirilmelidir.
Önceki tasarıda da olan ve ne yazık ki bir türlü önlenemeyen stajyer avukatların ayak işlerinde işçi gibi istihdam edildikleri, kişiliklerinin bitirildiği gerçeği karşısında stajyer sayısında önerilen kısıtlama doğrudur, yerindedir. Stajyerleri en çok avukatlık ortaklıklarının suiistimal ettiği gerçeği göz önünde bulundurulmalı, avukatlık ortaklığındaki 4 dahi tartışılmalıdır.
Önceki tasarının 22. maddesinde “Yanında staj yapılacak avukat ve stajyerlere ödenecek burs” başlığı altında stajyer avukata ustası tarafından burs verilmesi ve stajyer avukatın sosyal güvencesi düzenlenmekte, “verilir” hükmü ile zorunlu hale getirilmekte idi.
Öneri belki iyi niyetli ama ayakları yere basmayan bir öneri idi. Önerinin özünde stajyeri geleceğin avukatı olarak değil, günün işçisi gibi gören zihniyetin yansıması vardı. Bu öneri sonuçta usta primini öde, bursunu da ver tepe tepe kullan, hiçbir şey öğretmesen de olur düşüncesinin yansımasıdır. Olacağı da, sigorta primini gene baba öder, alınmayan burs alınmış gibi sahte belge düzenlenir, daha mesleğinin ilk adımında sahteciliği öğrettiğimiz avukattan sonrada etik değerlere saygı bekleme olurdu. “Verilebilir” hükmü ile zorunluluk kaldırılmış önemli bir yanlıştan dönülmüştür. Ancak sorun çözülmemiştir, eğer samimi isek kaynak yaratıp staj kredisini bursa çevirmek en onurlu çözümdür. Staj süresinin uzaması gerçeği karşısında zorunluluktur da.
Tasarıda 23. maddesinde yürürlükteki metne “avukatın bilgilendirmesi ve yönlendirmesi kapsamında” sözcüklerinin ilave edildiği görülmektedir. Doğrudur. Ancak, mademki değişiklik öneriliyor, öneri önceki tasarıdaki gibi daha kapsamlı ve olası tartışmalara son verecek nitelikte olmalı, o tasarıya da “avukatın bilgilendirmesi ve yönlendirmesi kapsamındadır.” Sözcükleri eklenmelidir.
Önceki tasarıda doktora ve yüksek lisans eğitimine katılanların durumu da önerilmişti. Eksik ama doğru idi. Tasarıdaki “staja başlamadan önce” ve “burs alan” sözcükleri kaldırılarak, stajın hangi aşamasında olursa olsun burs veren kurumlara müracaatla doktora veya yüksek lisans eğitimi burs hakkını kazananlar veya kendi parası ile doktora ve yüksek lisans eğitimi yapmak için kayıt yaptıranlar izinli sayılmalı, stajyer doktora veya yüksek lisans mı? staj mı ikileminden kurtarılmalıdır.
Tasarının 24/1. fıkrada “genel olarak baro özel olarak adalet komisyonu ve yanında staj yapılan avukat” sözleri görülmektedir. Gerek yoktur. Yürürlükte olan metinde “denetim” kavramı yok. Eklenmesinde fayda var o kadar.
Tasarının 24/2. fıkrasında rapor düzenlemesi önerilmektedir. 24/3 fıkrada aynı niteliktedir. Gerek yoktur.
Şimdiki uygulamada klasik ve çoğunlukla baroda standart olarak yazılan, beş on satırı geçmeyen usta tarafından imzalanan raporlar düzenlenmekte, yasak savılmaktadır. Rapor ekinde staj sırasında yapılan mesleki çalışmalarla ilgili yazılı bilgi ve belge istenmesi doğrudur, belki rapora ciddiyet kazandırır, ayakları yere basan çözüm önerisidir. Ayrıntıların amaca uygun olarak yönetmelikle düzenlenmesi yerindedir.
24/3. fıkrada önerilen metin doğrudur. Nereye çekileceği bilinmeyen “Ahlak” kavramından vazgeçilmesi önemlidir. Ancak şimdiki düzenlemede üç ayın bitiminde de rapor veriliyor. Neden vazgeçilmiştir. Staj süresinin uzadığı göz önünde bulundurulduğunda 6. ayın bitiminde de rapor düzenlenmesi zorunlu olmalıdır.
Tasarının 29. maddesinin 1. fıkrasında, “Staja kabul için sınav Yüksek Öğretim Kurulu, Öğrenci Seçme ve Değerlendirme Merkezi tarafından çoktan seçmeli olarak yapılır. Soruların hazırlanması, yöntemi ve sonuçların açıklanmasına ilişkin düzenleme ve çalışmalar ÖSYM tarafından yapılır.” hükmü önerilmiştir.
ÖNERİ TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ VE BAROLARI DIŞLAYAN KESİNLİKLE YANLIŞ VE TESLİMİYETÇİ BİR ÖNERİDİR. Türkiye Barolar Birliği sınavın hazırlığında etkin olmalı ÖSYM ile olan kurumsal işbirliği kanunda belirlenmelidir. Sınavın içeriği ve soruların hazırlanması gerçekten önemlidir. Bunun sıkıntısını geçmiş dönemde ÖSYM kapılarında bekleyen TBB yönetimi yaşamıştır. MUĞLÂK YAPILANMADAN VAZGEÇİLMELİ ÖSYM’NİN KURUMSAL İŞBİRLİĞİ ZORUNDA OLDUĞU KANUNDA VURGULANMALI, BAROLAR DIŞLANMAMALIDIR. Şunu açık söyleyeyim, avukatlığa kabul sınavında soruların hazırlanması ve yöntemi konusu hakkında dışlanıyorsanız ikinci fıkrada önerdiğiniz “genel kültür ve hukuk bilgisi” kavramlarını da yapılacak sınavda göremezsiniz. Bilmelisiniz ki bu yöntem mülga kanunun dahi çok gerisindedir.
“Avukatlık sınavında yer alacak konular ve bunların ağırlık puanları Türkiye Barolar Birliğince benimsenen ve Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ile düzenlenecek protokolde belirlenir.” şekli ile bir ekleme yeterli ve zorunludur.
Tasarının 29. maddesinin 2. fıkrasında “Sınavda adaylara yüzde yirmisi genel kültür, yüzde sekseni hukuk bilgilerini ölçecek sorular” tanımı vardır. Genel kültür sorularının hukukla ilgili olduğu mutlak bildirilmelidir. Bu tanımlar çok geniş ve sınava girecek adaylarda yılgınlık yaratacak tanımlardır. GENEL HUKUK BİLGİLERİ TANIMINDAN VAZGEÇİLMELİ ANAYASA HUKUKU, CEZA HUKUKU, MEDENİ HUKUK, TİCARET HUKUKU, USUL HUKUKU GİBİ KONULAR BELİRLENEREK SOMUTLAŞTIRILMALIDIR. Fazla bir genellemenin ilerde stajyer avukata yararı olmayacağı gibi, somut bir değerlendirme olanağı da bulamazsınız.
Tasarının 31. maddesinde yeterlilik sınavı düzenlenmiştir. Maddede kesinlikle açıklık yok. YETERLİLİĞİN TANIMI YAPILMALI OLASI KAVRAM KARGAŞASINA NEDEN OLUNMAMALIDIR. Bir diğer önemli husus bu sınavın kim tarafından (Türkiye Barolar Birliği mi, Barolar mı, ÖSYM’mi) ve hangi yöntemle yapılacağı hususudur ve yasada açıkça bildirilmelidir. 100 üzerinden 70 doğruda avukatın omurgası olan kendi hukuku niye yok. Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği Meslek kuralları bu sınavın temeli olmalı en az % 30’lık oran kanunla sınava yansıtılmalıdır. “SINAV BAŞARI PUANININ DEĞERLENDİRİLMESİNDE AVUKATLIK HUKUKU VE MESLEK KURALLARI İLE İLGİLİ BÖLÜMÜN AĞIRLIĞI %30 UN ALTINDA OLAMAZ.” hükmü mutlak konulmalıdır.
Meslek kuralları, hukuk kuralları ve ilkeleri gibi yuvarlak tanımlardan mutlak vazgeçilmeli, konular somutlaştırılmalıdır. Avukatın omurgası kendi meslek hukuku ise kendisini yaşatacak hukuk da özelikle CMK ve HMK’ dır. Usul bilmeyen avukat mahkemeler huzurunda ezilmeye mahkûmdur. Anayasa, Ceza ve Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku diğer dallar olabilir. Varsın Tüketici, Aile, İş, Bilişim vesaire gibi hukuk dallarını sonra kendi çabası ile öğrensin.
Ustalarım kızmasınlar ama bu tasarı sınav çıksın da nasıl çıkarsa çıksın, biz görevimizi yaptık anlayışının yansımasıdır. Madde gerekçeleri dahi yoktur. Tasarının bu hali ile köklü, kalıcı, onurlu bir yapılanma mümkün değildir.

Avukat M. Haşim Mısır

Av. M. Haşim MISIR | Tüm Yazıları
Hits: 2450