Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine!
“Özgürlük” bahanesiyle Türkiye’de öğrencilere -yasak listesiyle birlikte sunulan- kıyafet özgürlükleri getirilirken İtalya gibi moda merkezi bir ülkede dahi üniforma okullara dönüş yaptı…
Üniformaya geri dönüş öncülüğünü, “liberallik” ve “liberalizm” bayrağını taşıyan Berlusconi hükümetleri üstlendi.
Tarihi dönüşün altyapısını ekonomik kriz hazırladı.
Üniforma uygulaması dört yıl önce Çizme’de yeniden dolaşıma sokulurken tartışmaları yerinde izledim…
Kabinedeki en genç bakanlardan olan, ’73 doğumlu Eğitim Bakanı Maria Stella Gelmini, “Marka yarışına bir ‘dur’ demek zamanı geldiğini” öne sürerek isyanı ateşledi ve “üniformaya geri dönüş” için düğmeye bastı.
“Ceketlerinde okul rozeti taşıyan çocukların bir örnek forma giymesi yaşamı pratikleştirir. Anaların hayatını kolaylaştırır. Marka baskısıyla ezilen ailelerin bütçesine katkıda bulunur” diyen bakan, “Ayrıca” diyerek ilave etti:
“Aynı üniformayı giymek, ‘ortak aidiyet’ duygusunu pekiştirecek, okul sıralarına tekrar bir adap ve insicam getirecektir…”
Forma, kişiliği güçlendirir
2008 yazına damga vuran “üniforma” konusu, İtalya’da epeyce tartışıldı…
“Giyim özgürlüğü kişilik geliştirir, çocuğun birey olma aşamasını destekler!” tezine karşı; “Hayır bilakis asıl üniforma kişiliği güçlendirir” diyenler ön plana çıktı...
Üniformanın dönüşüne destek verenler, körpe yaşlarda çocukları teslim alan “tüketim çılgınlığının” yanında tek tip giyimin “sınıfsal ırkçılığa” karşı da etkin bir zırh sağladığını söylüyordu.
Öğretmenler bile bazen gelir düzeyi düşük öğrencilere, giyimlerinden ötürü ayrımcılık yapıyordu.
Şımarık, züppe veletler, ezik görünümlü sınıf arkadaşlarını itip kakıyor; acımasızca tiye alıyordu…
Üniforma bu sorunları asgariye indirgiyor; öğrencilerin bilgi ve donanımlarıyla öne çıkmalarına yardımcı oluyordu.
Yarış; ana babaların alım gücü ve markalar üzerine değil, entelektüel çaba ve yetenek üzerine yoğunlaşıyordu. Üniforma, işadamı çocuğu ile işçi çocuğunu “psikolojik” düzlemde eşitliyordu.
’68 döneminde “geri fikirli bir otoriterlik simgesi” olarak görülerek devreden çıkarılan formanın erdemleri böylece yeniden keşfedilir olmuştu.
Psikologlar (tüketim baskısı ve ekonomik kriz beraberinde) değişen bu konjonktür içinde konuyu sil baştan masaya yatırıyordu…
Kriz, Çizme’nin eğitim sektörünü de ağır biçimde vurmuştu…
Devlet okullarında maddi olanaksızlıklar ve sözleşmeli öğretmenlerin artması eğitimin kalitesini düşürmüş, gençlerde yüzde 35’lere varan işsizlik hadleri öğrenci motivasyonunu olumsuz etkilemişti.
Eğitimde kimlik arayışı
Başta internet olmak üzere okul dışında yeni ve modern teknolojilerin sağladığı sürekli bilgi akışı ve çeşitlenen bilgi mecraları, okulun rakipsiz bir bilgi mabeti olma tekelini/konumunu sarsmıştı.
Üst üste katlanan tüm bu etkenler, bir eğitim kurumu olarak okulun “etkinliğini”, “saygınlığını” azaltmıştı.
Eğitim sistemi, hiç hesapta olmayan bir kimlik arayışına girmişti…
“Üniformaya geri dönüş” seçeneği, işte bu “saygınlık” ve “etkinliği” tesis etmenin bir aracı olarak gündeme geldi.
Çoğu kez “koyvermişlik” ve bir “başıboşluk” duygusu yaratan giyim kuşam serbestisine karşın okul üniformalarının, öğrenciler arasında “birlik, beraberlik” ve “takım olma” duygularını güçlendirdiği söyleniyordu.
Halk, anketlerde üniformaya dönüşü destekliyordu. Bu talebin okul müdürleri tarafından kendisine ısrarla iletildiğini belirten Berlusconi kabinesinin Eğitim Bakanı Gelmini, böylece tercih eden okullarda özerk olarak üniformaya geçileceğini açıkladı.
Kıyafet yönetmeliğinde geçmişte de özerk karar uygulayan özel okulların yanında, devlet okulları da uygun gördükleri takdirde “üniformaya” dönebilecekti!
Çizme’de şimdi böyle “karma” bir durum var. Karar, tepeden inmecilikle uygulanmıyor. Tercih, okul yönetimlerine bırakılıyor. Formanın artıları yeniden keşfediliyor ve eğilim formaya geri dönüş yönünde beliriyor.
“Üniforma, Avrupa’da unutuldu. Tarihe gömüldü” filan diyorlar ya...
Ya dünyadan hiç haberleri yok!
Ya “giyim serbestisi” adı altında türban takıyyesi için her palavrayı mubah sayıyorlar.
1 Aralık 2012 - Cumhuriyet