Türkiye fetret* dönemine girdi!

~ 01.11.2012, Cüneyt ÜLSEVER ~

İnsanların en zayıf anları, en güçlü oldukları andır!
  
Kendisini zirvede gördüğü an, insanın kendisini koruma güdülerini tamamen terk ettiği andır. O anda artık kâr-zarar hesabı yapmaz/yapamaz. Aklına gelen her şey ona göre doğrudur. Zira zirvede bir tek o vardır. Kimse onunla aşık atamaz.
  
İşte o an, aynı zamanda düşüşün başladığı andır.
  
Başbakan da, diğer benzerleri gibi, kendi kendisine “ustalığını” ilan ettiği dönemde önce duraklamaya başladı, sonra baş aşağı gitmeye!
  
Zira artık kendisini yanlış/hatadan ari görmeye başlamıştı!
  
Bilmem farkında mı, ele aldığı her meselede devamlı kaybediyor.

***

1) Türkiye “Yeni Osmanlı” dönemine girecek, hazret “modern padişah” olacaktı.Türkiye Arap Baharına örnek ülke seviyesine yükselecekti.

Bu uğurda “tek kutuplu dünya anlayışının” reddi rededildi, tekrar ABD’ye göbekten bağlanıldı.

Komşularla sıfır sorun, sıfır komşuya dönüştürüldü.

Ama yağmadı yağmur, esmedi rüzgar!

Erdoğan ve Davutoğlu’nun kibri ve inadı değil Arap ülkelerini ürkütmek, Rusya’yı beter kızdırdı, kraldan çok kralcı tavrı ise ABD’yi bile yıldırdı.

***

2) Türkiye’nin en önemli meselesi “Kürt meselesi” çözülecekti!

Kuzey Irak’ta ABD’nin “ricası” ile Barzani’ye sahip çıkılacak, buna karşılık Barzani-ABD ikilisi PKK’yi kışkışlayacaktı. Bu arada da “Kürt açılımı” ile içeride Kürtler kafa kola alınacaktı. Nitekim, “açılımı” önceleri bazı Kürtler pekâlâ yuttular. Ama hükümet hiçbir hazırlık yapmadan giriştiği açılımı Habur’da yüzüne gözüne bulaştırdı. O günden beridir ortada açılım falan kalmadı.

Erdoğan bugün garabet bir politika izliyor. BDP’yle PKK ile görüştüğü için görüşmüyor ama PKK ile görüşüyor!

Bu zırva oyunu da saftirik Kürt aydınları bile yemiyor!

Doğu ve Güneydoğu’da Türkiye Cumhuriyeti yok!

***

3) 2014’e dek Başkanlık sistemi hazırlanacak, Cumhuriyet tarihinde seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan 2023’e dek “Başkan” kalacaktı.

a) Ancak, gittikçe yükselen kibiri ve tek-benci ruh hali Batı’yı çok ürkütmeye başladı. Seçilmiş Başkan olarak Erdoğan’a söz anlatamayacağını düşünen dış mihrak sayısı son iki yılda katlanarak büyüdü. İngiliz Kraliçe’sinin Abdullah Gül’ü daveti ile başlayan dönemde İngiltere basını sürekli Erdoğan’a veryansın ediyor, ABD basını ise bıkmadan usanmadan Erdoğan’ın Suriye’de nasıl mat olduğunu anlatıyor.

b) Abdullah Gül her fırsatta önüne taş koyuyor. Başbakan artık Gül’ü “herkes görevini bilsin” sözleri ile haddini bilmeye çağırıyor (30 Ekim). Cemaat, Emniyet ve yargıyı Erdoğan’a teslim etmemek için açık gayret içinde. Cemil Çiçek bile arada bir kafa gösteriyor.

c) Erdoğan, Necdet Özel ile başlayan dönemde askeri tamamen denetimi altına aldığını, artık “Cumhuriyet’e kafa tutmak” için önünde hiçbir engel kalmadığını düşünmeye başlamıştı.

Ancak, “yeni düzen kurma gayreti” 29 Ekim 2012 günü cumhurdan ağır bir darbe yedi. Cumhuriyet’e son tokatlarından birisini vurmayı planladığı günde cumhur tüm barikatları aştı ve Anıtkabir’e yürüdü. Başbakan 2007’den beri sindirdiğini zannettiği cumhurun en azından yarısının pazartesi günü karşısında dimdik durduğunu gördü. Ayrıca, o gün Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına cumhura önderlik eden bir lider olarak dikildiğini de fark etti. Cumhurbaşkanı’nın bile her dönemin adamı Ankara Valisi’ne kendisinden gizli ayar verdiğini öğrendi.

***

Başbakan, rahmetli Menderes’in son yıllarında “her şeyi var eden benim!” algılamasının nelere mal olduğunu hatırlamadığı ustalık döneminde AKP içinde bile bazı dostlarını ürküttüğünü inşallah 30 Ekim sabahı görmüştür.

Bir ülkenin temel taşlarını yerinden oynatabilmek için bir sürü değişkenin yanında ortaya koyduğunuz projenin o ülkeyi ileri götüreceğini ülkenin kahir ekseriyetine kabul ettirmiş olmanız gerekir. Bu boyutta devrim yapmak 100 yıl içinde ancak “bir-iki kişiye” nasip olur. (Bkz: Atatürk)

Erdoğan’ın muhakkak büyük meziyetleri var ama o katiyen “bir-iki kişiden” birisi değil. Tarihte ülkesini geri götürerek değişimi beceren kimse ise hiç çıkmadı!

Recep Tayyip Erdoğan ülkeyi geri götürerek “devrim yapmak” için verdiği mücadelede her geçen gün daha da yalnızlaşacaktır!    
---------------------------------------

*Fetret:Hükûmet gücünün gevşediği bir yerde düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre.

(Yurt Gazetesi)

Cüneyt ÜLSEVER | Tüm Yazıları
Hits: 1304