MHP: İktidarın emniyet sibobu!

~ 17.10.2012, Nihat BEHRAM ~

Bir başka deyişle: MHP ‘muhalefetteki iktidar’dır. Muhalefette olmak, ‘muhalefet gücü’ anlamını bir başına içermez. Muhalefet bir ‘sıfat yakıştırması’ değil, nitelik olayıdır. Muhalefet, ‘muhaliflik niteliği’ni  taşımayı gerektirir.

MHP bu niteliğe sahip bir parti değildir. İsim olarak ‘muhalefette’ de dursa, cisim olarak iktidarın uzantısı, hatta o gücün bir parçasıdır. Üstelik tehlikeli bir parçasıdır.

Emperyalizmin kapıkulu ve taşeronu, dinci, gerici, yobaz, barbar, ırkçı sisteme karşı mücadele eden yurtsever devrimci güçlerin, mücadele odağına sadece AKP’yi koyması yeterli değildir. Yeterli olmadığını da, hayat onlara, yedikleri çelmelerle defalar ve defalarca göstermiştir.  İktidar partisinin, kendisine karşı mücadele eden güçleri alt etme ve hedefine ulaşma hesaplarında, ‘muhalif’ kılığındaki uzantıları özel bir öneme sahiptir. MHP, tarihi boyunca bu ‘önem’ ve görevi üstlenmiş bir partidir.

Siz onun, öyle, AKP’ye mitingde urgan atmasına, mikrofonda asıp kesmesine, kürsüde yerden yere vurmasına, reddine, restine bakmayın. O “ret” kapı arkasında “evet”le; o “rest” uygulama anında “pes”le eş anlamlıdır. Bunu görmemek için ahmak olmak gerekir!

“MHP’nin eski MHP olmadığı, değiştiği; ülkenin yurtsever güçlerine karşı geçmişte sergilediği kanlı tavırlarının yanlışlığını gördüğü; ülkenin AKP’den kurtulması için, MHP de dâhil bütün anti emperyalist, yurtsever güçlerin birliğinin her zamankinden fazla önemli olduğu” türünden anlayışlar, özellikle de CHP’nin tabanında ‘ulusal birlik’ vurgularıyla yaygınlaştırıldı. Bu da bizzat kendi tabanlarında MHP gerçeğine karşı körelme nedeni oldu. Kafalarını defalar ve defalarca çarptıkları duvara, her dönemeçte bir kez daha çarptıkları halde uyanamayışları ve önlerini göremeyişlerinde bu ‘neden’ önemli bir etkendir.

“Af” dendiğinde “belli oranda siyasi tutsakları da kapsıyacağını” düşündüler. Katiller salındı. En önde alkışlayan MHP’ydi. “4+4+4 laisizmin ölüm fermanı“ dediler. AKP o dönemeci MHP ile döndü. Hakeza ‘Cumhurbaşkanlığı dönemeci’ni, hakeza ‘türban dönemeci’ni; hakeza ‘savaş tezkeresi’ dönemeci’ni....say ki say! İkide bir halka, devrimcilere saldırmaları da cabası! ‘Sivil darbe’nin kaldıracı da, dinci, ırkçı gericiliğin yapılanma harcı da ‘muhalefet’teki MHP oldu.

İktidara karşı ‘efelenme’ tavrını onlardan usta sergileyen, AKP’nin ülkeyi pazarlama tavrını onlardan ‘sert’ seslendiren yok! Fakat: sözü ağızlarında evirip çevirip, en can alıcı yerinde, yarısından sonrasını yutarak!

Geçmişin kanlı, karanlık karmaşasını solumamış olan yeni kuşaklar, özellikle de mücadelede birlik konusuna “yurtseverlik, anti emperyalizm, anti AKP” sınırıyla bakanlar, MHP tehlikesinin yeterince farkında değil. Gerçek anti emperyalist mücadele, ancak sosyalist, anti faşist devrimci güçlerle yenilmez olabilir. Sosyalistlik, yurtseverliğin teslim alınamaz zırhı; ırkçılıkla, gericilikle bulandırılamaz kaynağıdır. Bir kapısı emperyalizme, dinci gericiliğe, ırkçılığa her zaman açık olanların ‘yurtseverliği’ ve ‘sistem muhalifliği’ sahtedir. Sahtelikten öte, bu kesimler, iktidarın ‘muhalefetteki uzantısı’,  ‘dönemeçlerdeki çelmecisi’dir.
_______________________________________
Dostoyevski:
“Gerçeğin yarısını söylemek hiçbir şey söylememektir!”

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1763