Araplar İçin Örnek Türkiye mi? Yoksa.

~ 31.01.2011, Erol MANİSALI ~

- Tunus, Mısır, Lübnan, Yemen ve Ürdün’derejime ve iktidara karşıgösteriler ve ayaklanmalar,

- Arap (ve Müslüman) dünyasında büyük toplumsal hareketlenmeler,

- Kökeninde baskı rejimleri, diktatörlerve onların sürdürdüğü azgelişmişlik var.

- Gelir bölümü bozuk; insanların çoğunluğu sağlık, eğitim, konut, besin konusunda ilkel bir yaşam sürdürüyor. Buna karşı varlıklı bir iktidar azınlığıher şeye sahip. İşsizler ordusu ile zenginler azınlığı toplumsal dokuyu oluşturuyor. Ama yan yana yaşamaları imkânsız.

- Bu iletişim çağında, sürdürülmesi olanaksız bir düzen”; baskı, fakirlik ve gerilik patlamalara yol açmak zorunda, aynen bir volkanın patlaması gibi. Ancak doğada volkan patladıktan sonra kendi koşullarını da beraberinde hazırlıyor”; fiziki, kimyasal ve biyolojik yeniden yapılanmayı sağlıyor.

- Ama toplumsal olaylar farklı; doğa mühendisliği gibi bir toplum mühendisliği yok.Çünkü insanın aklı var; kendi toplumsal koşullarını yeniden yaratıyor. Doğadaki girdi çıktı ilişkisinden (ve determinizmden) çok farklı.

Arap dünyasında başlayan ve Müslüman dünyası başta olmak üzere diğer azgelişmiş ülkelere de sıçraması olası bir süreç ile karşı karşıyayız.

Ortadoğu’nun özelliği

Arap dünyası hep sömürge olarak kalmış ve bağımlılıktan hiçbir zaman kurtulamamış. Fas’tan Mısır’a, Ürdün’den Körfez ülkelerine kadar sahip olduğu özellikler şunlar:

- İngiltere’nin, Fransa’nın, Osmanlı’nın ve diğerlerinin himayesi altında yaşamışlar”. Sonra bunlara Amerika eklenmiş.

- Demokrasi hiçbir zaman gerçek anlamda gelişmemiş. Çünkü bunu sağlayacak iç dinamikler ve kurumlaşmalar oluşamamış.

- Çoğunda feodal yapı değişmeden sürmüş; din ve feodal yapı bütünleştirilmiş. Şeyhlikler, sultanlıklar, krallıklar ve benzerleri, günün şartlarına uydurularak devam etmiş”.

- Bölgede Türkiye ve İran dışında demokrasi girişimleri ciddi şekilde uygulanamamış; Türkiye’de Atatürk devrimleri ile birlikte elde edilen bağımsızlık sonucu Avrupa benzeri demokratik girişimler başlatılabilmiş. İran’da ise çok kısa Musaddık döneminin adeta bir kerelik denemesi görülmüş; petrol yüzünden, petrol şirketleri bunun gelişmesine izin vermemiş. Önce şahlık düzenigetirilmiş; buna tepki olarak da mollalar iktidara gelerek bir İslam Cumhuriyeti oluşturmuşlar.

Koskoca Müslüman dünyasında Batı tipi demokrasiye ve çağdaş değerlere tek yakın ülkeolarak Türkiye’nin gösterilmesi zaten her şeyi anlatıyor.

İş nereye gider?

- Arap dünyasında galibacin şişeden çıktı”, artık yığımlı olarak süreceğe benzer.

- Diktatörlere ve baskı rejimine karşı;

- Fakirliğe, sefalete, işsizliğe,kısacası azgelişmişliğe karşı çağdaş değerlere ve demokrasiye ulaşma talepleri ile yüz yüzeyiz”. Ancak ortada ilginç bir çelişki var;

- Meydanlarda başkaldıranlar kimlerdir; sendikalar mı, çiftçiler mi, asker mi? Hiçbirisi! Askerleri bir kenara bırakırsak; zaten diğer kesimlerde böyle bir kurumsallaşma yok. Olsaydı, Arap dünyasında gerçek demokrasi yeşermeye çoktan başlardı.

- İslami örgütlerin Mısır olaylarında boy gösterdiği anlaşılıyor. Müslüman Kardeşlertaraf olduğunu ifade etti.

- Onun dışında, ortada anonim halkıgörüyoruz. Hatta yağmacılar da halkın bir parçası olmuşlar. Bu gerçekler şişeden çıkan ciningideceği yön konusunda soru işaretlerini arttırmaktadır.

1) Acaba sonunda, 1991’de Cezayir’de olduğu gibi radikal İslamcıların yolu mu açılacak? Örneğin Mısır, bir Mısır İslam Cumhuriyetihaline mi dönüşecek?

2) Yoksa gerçekten, diktatörlere ve soygun rejimlerine karşı bir başkaldırı niteliğinde başlayan bu hareketlerArap ülkelerinde demokrasinin yeşermeye başlamasına mı neden olacak?

3) Bir de üçüncü olasılık var. Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerininaçık hale getirilip Batı piyasalarına şimdikinden daha esaslı bir biçimde entegre edilmelerisöz konusu.

Kısacası, sivil toplum örgütlerinin geliştirilmesi yolu ile bu ülkelerin denetim altına alınmaları olasılığı bulunuyor.

ABD ve Avrupa’nın tercih edeceği yol budur. Çünkü diğer iki olasılık büyük sorunlar yaratacaktır;

- İslami Cumhuriyet olursa, doğası gereği ister istemez radikalleşecek ve yavaş yavaş Batı’ya kapanacaktır.

- Arap dünyasında, olmaz ama, Avrupa benzeri bir demokrasi gelişmeye başlarsaulusal çıkarlar ön planda tutulacağı için bölgenin yeniden yapılandırılmasını, Batı açısından imkânsız hale getirecektir.

Bu nedenle Batı için ideal olan, Arap ülkelerininaçık ülkeler haline getirilip kontrol edilebilmeleridir.Mısır başta olmak üzere, reform taleplerinibu yönde yapacaklardır.

Başkan Obamanın 28 Ocak 2011’de Hüsnü Mübarek ile yaptığı telefon görüşmesi, bu yöndeki ilk sinyali vermiştir.

Kuşkusuz Mısır, Tunus ve Lübnan’daki hareketlenme ve başkaldırılar Türkiye’yi de etkileyecektir. Ankara’nın Ortadoğu öncelikli iktisadi, siyasi ve kültürel politikalarıyeni gelişmelerden olumsuz olarak etkilenecektir. Batı’dan bu konuda ilk işaretler gelmeye başladı bile.

(Cumhuriyet 31.01.2011)

Erol MANİSALI | Tüm Yazıları
Hits: 1710