Biçilen roller ve güdük terzi

~ 27.09.2012, Ali Rıza AYDIN ~

Bugün, “Balyoz” adı ile anılan güncel davadan hareketle, “emniyet-savcı-yargıç eşgüdüm üçgeni”, “yargıcın kendisine biçilen rolü oynaması”, “savunmanın devre dışı bırakılması”, “adil yargılama” ve “adalet için hukuk” gibi konular üzerine yazmayı düşündüm. Fatih Yaşlı arkadaşımızın, dünkü “Yeni Rejimin Balyozu” başlıklı yazısında, “yargılananların kimliğine odaklanan, yargılayanları ve bunu niye yaptıklarını sorgulamayan bir politik konumlanış, bilerek ya da bilmeyerek, yargılayanlara ve bu yargılamalardan murat edilen şeye hizmet etmekten öte bir anlam taşımıyor” şeklindeki değerlendirme üzerine, yazacaklarımı öteleyerek “güdük terzi” hikayesini yazmaya karar verdim.

Vaktiyle, bir padişah özel bir kumaştan giysi diktirmek istemiş. Aramışlar taramışlar, uygun kumaşı ve terziyi bulmuşlar. Terzi giysiyi özenle dikip getirmiş. Ancak, padişah giysiyi beğenmemiş, çok sinirlenmiş ve terzinin asılarak cezalandırılmasını buyurmuş. Asılmadan önce huzura getirilen terzi, “dikişe çok özen gösterdiğini, kumaşın çok kalitesiz olduğunu, suçlu olmadığını” söylemiş.

Padişahın buyruğuyla, kumaşı satan tüccarı bulup getirmişler. Tüccar, “bir satıcı olduğunu, kumaşın iyi dokunmadığını, bu nedenle kendisinin suçlu olmadığını” söylemiş. Suçlu arama sürüp gitmiş. Kumaşı dokuyan ipi eğireni, ipi eğiren yünü satanı, yünü satan koyunu kırpanı, koyunu kırpan koyunu suçlamış. Sonunda, suç yine terzi üzerinde kalmış ve terzinin asılmasına karar verilmiş.

O zamanlar asma işlemi kapı kasasında yapılırmış. Ancak, terzinin boyu kapıdan uzun olduğu için bir türlü asamamışlar. Durumu padişaha bildirmişler. Padişah: “Tez elden güdük bir terzi bulun ve asın” buyruğunu vermiş ve güdük bir terzi bularak, sorgusuz sualsiz asmışlar.

Olaylara bütünsel bakmayı bilmeyenler ya da bilmek istemeyenler, “darbe girişimcilerinin siviller tarafından yargılanıp hüküm giymeleri” sözcükleriyle yetinirken, hatta bunu “demokrasi” zaferi olarak ilan ederken, darbeleri militarizm ile özdeşleştirip, sömürü gerçeğini, asıl suçların ve suçluların görülmesini de engelliyorlar. Sınıfsal bakanların, güdük terzilerin aranmayacağı dünya için savaşımlarını görmeyenler, yapılan “garabet teşhirleri”ni bile saptıranlar bilsinler ki, egemenlerin biçtiği rol karşısında, yargılananları kimliği de yargılayan aracıların kimliği de hikaye… Onların tek amacı, egemenliklerinin sürdürülmesi için biçtikleri rollerin iyi oynanması. Alkışlara da hayır demezler.

(SolHaber)

Ali Rıza AYDIN | Tüm Yazıları
Hits: 1781