İslam Dünyasının Kapitalizmle Bütünleşmesi

~ 24.09.2012, Erol MANİSALI ~

ABDnin ya da Batının Ilımlı İslamla dansıyanına, İslamın kapitalizmle bütünleşmesinide beraberinde koymak gerekir diye düşünüyorum.

- ABD ve ABnin büyükleri İslamla hep oynamışlardır. Ancak şeyhler, krallar, cemaat önderleri, sivil ve askeri diktatörler ile işbirliği yapmışlardır ve politikalarını onlar üzerinden yürütmüşlerdir.

- Yeni küresel düzende 1990lı yıllardan itibaren durum değişmeye başladı. Şahlar, şeyhler kaybediyorlardı. İçerde halk desteği olmadığı için boşlukta kalıyorlardı.

Yeni küresel düzene uydurulabilmeleri için İslami toplumsal düzende işlevsel olarak egemen konumda bulunan İslami örgütlerinküresel sisteme doğrudan doğruya katılmaları sağlanmalıydı.

- İslami boyutuyla halk desteği gerekiyordu. İstenen yeni demokrasinin adı buydu.

- Ancak bu katılım, kapitalizmin İslam ülkelerindeki tek yanlı kurduğu düzeni bozmamalıydı.”

- Demokrasi bu konuda çok tehlikeliydi. Kurulu ve kurulmak istenen düzeni tersyüz ederdi. İslam ülkelerinde de Batıda olduğu gibi, ulusal çıkarları koruyan siyasi ve iktisadi bir düzen kurulursa kapitalizm küresel egemenliğini İslam dünyasında kaybederdi.

- Bu nedenle demokrasi dışı halk desteği gerekiyordu. Bulunan yol da ılımlı İslami yapıda, Batının istediği düzene (işbirliğine) açık yönetimler oldu.

- 2000’li yıllarda fiilen başlatılan BOP, İslami unsurları (ve mezhepleri) bu coğrafyada keskin bir biçimde öne çıkardı.

Bölgede din ve mezhep ayrımcılığı ırkçı milliyetçilikle desteklenerekdaha da keskinleştirildi; Sudan ve Irak bölündü, Suriye bölünmenin eşiğine getirildi.

Arap Baharında İslami öğeleri demokrasinin yerine ikame etmeye çalışan en önemli örgütün Müslüman Kardeşler olduğunu görüyoruz.

Ortadoğunun en Batılıülkesi olan Suriyenin Batı tarafından nasıl hırpalandığını halen yaşıyoruz.

Batı adeta Suriyeye sakın bana benzemeye çalışma, senin Müslüman Kardeşlerin yönetiminde bir İslam Cumhuriyeti olmanı istiyorumdiyor.

Ilımlı İslam üzerinden entegrasyon

Arap Baharı Arap ülkelerinin İslami yapısını derinleştirerek Batı kapitalizmine entegrasyonu için uygulamaya kondu. Graham Fullerin Yeni Türkiye Cumhuriyetikitabı bunu açık bir biçimde anlatır.

Arap Baharı Arap ülkelerinin, kapitalizme din odaklı entegrasyonlarının bir laboratuvar

çalışmasıdır.

Batı İslam ülkeleri için,Batı demokrasisi yerine İslami odaklı yapılanmayıtercih etti. İhaleyi şimdilik alan Müslüman Kardeşler örgütüdür.

Ve bir tarihi not

İki dini lider, Makaryos ve Erbakan; Makaryos Ortodoks dünyasının dini lideriydi. En büyük hatasıüçüncü dünyacı olmasıydı! 1960’lı ve 70li yıllarda Hıristiyan kimliğine rağmen Batıya kafa tutan siyasi bir liderdi.

- 1974 Barış Harekâtı ile TSKye tasfiye ettirildi; yalnız Kıbrıs Türkleri’ne değil Amerikaya da bir rahatlama getirdi.

- Ve Erbakan da bir bakıma İslam liderliği ile üçüncü dünyacı olduğu için Makaryosun akıbetine uğradı ve 28 Şubat 1997de tasfiye edildi.

Ne gariptir ki her iki operasyonu da fiilen TSK yaptı.

İki dini figür; biri Müslüman, diğeri Hıristiyan. Her ikisi de Batı kapitalizmine (ve sisteme) karşı çıktıkları için tasfiye edildiler.

Bugün Üçüncü Dünyanın yerini Asya büyükleri aldı. Ancak bir farkla; Asya büyükleri de bir anlamda yeni küresel düzenle bütünleşme yolundalar Bu da işin ironik yanı.

Bugün geldiğimiz noktada İslam ülkeleri kapitalizme, Ilımlı İslamüzerinden entegre ettiriliyorlar.

Yeni küresel sistemin (düzenin) içinde daha örgütlü bir biçimde yer alacaklar.

Ya demokrasi? Gelecek bahara mı kaldı? Yani Arap Baharından sonraya mı? Attilâ İlhan olsaydı, Hangi demokrasidiye sorgulardı

(Cumhuriyet)

Erol MANİSALI | Tüm Yazıları
Hits: 1494