Balyoz davası şimdi başlıyor!

~ 21.09.2012, Mustafa MUTLU ~

Ergenekon davasından sonra kamuoyunu en çok meşgul eden ikinci dava olan ve 250’si tutuklu 362 muvazzaf ve emekli subayın yargılandığı Balyoz’da “ilk perde”nin sonuna gelindi.

Bu yazıyı yazdığım şu saatlerde henüz karar açıklanmadı ama sizin okuyacağınız saate kadar büyük bir olasılıkla her şey belli olacak...

Bu 362 askere yöneltilen suçlamayı biliyorsunuz:

Hükümeti yıkmak için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde bir terör örgütü oluşturmak...
 

 

***



Çıkan karar ne olursa olsun; bu dava, aynı zamanda “yargılama usul ve esaslarına aykırılık” iddiasıyla da tarihe geçecek...

Sanıklardan Oramiral Özden Örnek mahkemenin usul hatalarını ve hukuka aykırı olduğunu düşündüğü uygulamaları saymış ve tam bin 927 çelişkiye, usul hatasına ve hukuka aykırılığa ulaşmış...

Ben sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “adil yargılanma hakkı”nı düzenleyen altıncı maddesine uymayan on usulsüzlüğün altını çizmek istiyorum:

***



1) Tutuklama kararları, hiçbir objektif hukuki gerekçeye dayanılmaksızın verildi. Tutuklu sanıklarla tutuksuz sanıklar hakkındaki tüm iddialar ve deliller neredeyse aynıyken, haklarında farklı karar verilmiş olması“keyfilik” kuşkusunu güçlendirdi.

2) Nöbetçi hâkimler tarafından serbest bırakılan bazı subaylar, itiraz üzerine tutuklandı... Sonra yeniden serbest bırakıldı. Ardından aleyhlerinde hiçbir yeni delil elde edilmediği halde haklarında yeniden tutuklama kararı çıktı. Tutuklular hakkında tahliye kararı veren hâkimler görevlerinden alındı. Mahkeme Başkanı tahliye yönünde oy kullandığı için baskı altına alındığını, ara kararlara yazdı. Sonuçta da emekli edildi.

3) Yargılama tüm evrensel yargılama ilkelerinin aksine, bir cezaevi kampüsünün içine kurulan duruşma salonunda yapıldı. Bu, sanıklar ile avukatları ve sanık yakınları üzerinde ciddi bir psikolojik direnç bozukluğu yarattı.

4) Yargılamanın yapıldığı Silivri Cezaevi’nin İstanbul’a 100 kilometre mesafede olması, başta tutuksuz sanıklar, sanık avukatları ve aileleri olmak üzere duruşmaları izlemek isteyenlerin bu isteklerini yerine getirmelerini zorlaştırdı. Her duruşma günü Silivri’ye giden tutuksuz sanıklar, sanık yakınları ve avukatlar, büyük bir maddi külfeti üstlenmek zorunda bırakıldı.

5) Mahkeme, avukatlar tarafından sunulan ve sanıkların masumiyetini ortaya koyan birçok yerli ve yabancı bilirkişi raporunu dikkate almadığı gibi araştırılması için karar da almadı.

6) Bütün sanıkların ısrarla talep etmelerine rağmen, iddianamede sözde darbeyi önleyen kişiler olarak gösterilen Aytaç Yalman’ın ve Hilmi Özkök’ün ifadelerine başvurulmadı.

7) Mahkeme yaklaşık 150 sanık avukatı hakkında farklı gerekçelerle suç duyurusunda bulundu; savunmanın baskı altına alındığı gibi bir tablonun ortaya çıkmasına yol açıldı.

8) Yargılamalar sırasında, duruşma salonunun tavanından sarkıtılan mikrofonlar aracılığıyla, sanıkların avukatları ile yaptıkları konuşmalar kayıt altına alındı. Mahremiyet ilkesi ihlal edildi.

9) Savcının esasa ilişkin mütalaasının; henüz sanıklardan Ergin Saygun’un sorgusu tamamlanmadan hazırlandığı ortaya çıktı.

10) Savcılık makamı tarafından isnat edilen suçlamalara dayanak teşkil eden dokümanların manipülatif bir niteliğe sahip olduğunu gösteren ‘müzekkere cevapları’, altı klasör halinde adli emanete kaldırıldı ve savunmadan gizlendi.

***



Sizin büyük bir olasılıkla şu anda öğrenmiş olduğunuz kararların sanıkların lehinde ya da aleyhinde olması hiç önemli değil...

Balyoz davası; yapılan yeni düzenlemeyle “hukuksuzluğu” zaten kabul edilen “özel yetkili bir mahkeme”de yapıldı ve yukarıda sadece bir bölümünü anlattığım usulsüzlüklere imza atıldı.

Şimdi önümüzde en az 3-4 yıllık bir Yargıtay süreci var...

Oradan çıkacak karara göre belki bu yargılama sil baştan yeniden yapılacak... En az 2-3 yıl da böyle geçecek...

Sonra tekrar Yargıtay süreci; o da 2-3 yıl daha demek!

Yani bugün verilen kararların kesinleşmesi için 7 ile 10 yıl arasında bir süre geçecek...

***



Sonuçta yukarıda anlattığım usulsüz yargılamayla dün hüküm giyen sanıklar, en az bu kadar süre daha “zan” altında kalacak...

Ve gerçek adalet, en erken 7 yıl sonra yerini bulacak!

Belki bu sanıkların birçoğu o zaman hayatta bile olmayacak, belki de aklandıklarını bile göremeyecek...

***



Yazık... Gerçekten yazık!

*****



BUGÜN-YARIN!

Yukarıda da belirtim, bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde henüz mahkeme kararı netleşmemişti. Ama çıkacak kararlar üç aşağı beş yukarı belli...

Çoğu muvazzaf subay olan sanıkların önemli bir bölümü birkaç yıllık hapis cezasına çarptırılacak ama cezaevinde yattıkları süre, cezalarını karşılamaya yeteceği için tahliye edilecek...

Sonra ne olacak biliyor musunuz?

Düne kadar “terör örgütü üyesi” olmakla yargılanan ve belki de “terörist” olduklarına karar verilen bu sanıkların önemli bir bölümü pazartesi günü kışlalarına gidip “terörle mücadeleye” devam edecek!

Tam bir “kara mizah” örneği...

Su işlerinden sorumlu Bakan Bey’e sormak lazım:

Acaba böylesi, Hindistan’da, Pakistan’da görülüyor mu?

*****



GÜNÜN SORUSU

Sorum Balyoz Davası’nda karar veren mahkeme heyetindeki sayın hâkimlere:

Çağdaş hukuk kurallarına uygun, dört dörtlük bir yargılama yaptığınızı söyleyebilir misiniz?

 

(GazeteVatan)

Mustafa MUTLU | Tüm Yazıları
Hits: 1258