Ayşe Arman'ın göremediği

~ 14.08.2012, Rana ULAŞ ~

Sorunlardan söz açtığımızda herkesin söyleyeceği bir şeyi var. İster kişisel olsun, ister iş yaşamı olsun sorun bitmiyor. Ülke sorunları dersen zaten almış başını gitmiş. Sorunlara karşılık, çevremde, gazetelerde, neredeyse herkeste gördüğüm bir yılgınlık hali var ki sormayın gitsin. İster iktidara destek vermiş olsun ister muhaliflere, çoğumuzda aynı yılgınlık var.

Bir yanlış gördüğünde insanın tepkisi ne olmalıdır?

Yanıtı biraz da içinde bu sorunun. Sonuçta bir tepki beklendiği belli sorudan. Bırakın nasıl ya da ne tepki vereceğimizi, tepki vermekten bile aciz duruma geldik neredeyse. İşte en büyük sorun dediğim, “içselleştirmek” her türlü yanlışı olması gereken bir olay ya da olgu gibi kabul etmek. Tepki veremez duruma gelmek.

Bir an olur da tepki vermeye kalkarsanız “sen mi kurtaracan memleketi?” sorusuyla susturulur yerimize oturturuluz. Özellikle bir çok ailenin çocuk eğitiminde kullandıkları yöntemdir bu; “Sus sen anlamazsın” ya da “sana mı kaldı bu işle uğraşmak” gibi... Böyle böyle bu hale geldik.

***

Ayşe Arman’nın kırk yıl düşünse böylesi aklına gelmezmiş. Geçen pazar günü Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde yaptığı söyleşiye böyle başlamış Arman. Gelmez tabi, Arman’ın kafası böyle şeylere basmaz çünkü. Bir kadın olarak çok heyecanlanmış, hatta kendini tutamayıp kadınlar için “devrim” deyivermiş. Devrim olmasına devrim de ancak “karşı devrim” olur bu.

Arman'ın devrim diye nitelendirdiği olay şöyle;Ankara’da bir kadın, evli iş adamı sevgilisine şiddet gördüğü için dava açmış. Mağdur kadın koruma altına alındığı gibi 1500 TL’de nafaka kazanmış. Kadının sevgilisiyle evli olmamasına, buna karşılık sevgilisinin evli olmasına karşın lehine verilen bu karar, bir tür boşanma sayılabilir. Anlatılana göre bu karar 8 Mart 2012'de çıkan Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Kanun’a  dayanıyormuş. Ayşe Arman’nın kadınlar için “müthiş” bulduğu olay bu. Arman, ilk şoku kadını görünce yaşamış. Çünkü kadın örtülü ( kapalı) ve yedi aylık gebeymiş. Hayda, neden şaşırıyor anlamak mümkün  değil. Hemen bir alt satırda, “tabii insan ‘sevgili’ deyince başka türlü birini hayal ediyor” diyor. Arman’ın “sevgili türü”nün aynada gördüğünden başka birşey olmadığı anlaşılıyor. Göremediği ya da  görmek isyemediği asıl şeye gelince (hangisi daha kötü bilemedim); bu mahkeme kararı ile erkek için birden fazla eşin meşru duruma getirildiğidir. Başka bir anlatımla, erkek için çok eşlilik hukuk düzeni  açısından kabul edilmiş demektir. Bu durumun Cumhuriyet devrimi ve rejiminin inkarı anlamına gelmektedir. Kadınların tarihsel kazanımları bakımından da ise ağır bir yenilgidir.

Bu toplumun Ortaçağ'dan çıkış girişiminin yenilgisidir. Arman'ın asıl göremediği budur.

***

Evli bir erkeğin sevgilisi de hukuk önünde eşi gibi muamele görüyorsa o zaman ikinci eş olmanın ne zararı var değil mi? Hatta üç, dört... Adamın parasının yettiği yere kadar. İmam nikahına davetiye çıkarır  gibi. Belki de gerçek amaç budur (hem mecazi, hem de gerçek anlamda). Burada elbette söz konusu kadının ya da benzer durumdaki kadınların mağdur durumda kalması gerektiğini savunmuyorum. Ama  çözüm çok daha önce ve farklı yollarla bulunmalıydı. Bir hukukçu değilim, mesleki anlamda. Ama eğer kadın bir haksızlığa uğradığını düşünüyor ve ispatlıyorsa bir tazminat davası açmalıdır. Erkek ise birden fazla kişiyle imam nikahı kıyarak evlendiği için cezalandırılmalıdır. Kadının ekonomik özgürlüğüne kavuşamadığı, insanlığın tarihsel birikiminin hukuk tarafından içerilemediği, kadının siyasal ve sosyal eşitliğinin  sağlanamadığı toplumlarda erkeklerin bir çoğu kendi keyifleri için bu durumu kullanacaktır. Kadın kendi ayakları üzerinde durup başını kaldırmadıkça bu tablo değişmeyecektir. Bunu görmek için yaşamak  gerekmiyor, ne de olsa çevremizde ya da gazete haberlerinde fazlasıyla görüyoruz. Ayşe Arman sevgiliye (aslında imam nikahlı ikinci eş) nafaka bağlanmasını medeni hukukta "bir ilk" olarak görüyor ve  büyük bir ilerleme sanıyor. Oysa tam tersine, bu durum büyük bir gerileme olmasın? Düşünün bakalım. Biz böyle yanlışları ilerleme sayıp, Arman gibi içselleştirmeye devam edersek, korkarım bu örnek ne ilk ne de son olacak.

(Yurt Gazetesi)

Rana ULAŞ | Tüm Yazıları
Hits: 1551