Polis, 'Açın kapıyı' dediği zaman ne yapacaksınız?

~ 09.07.2012, Mustafa MUTLU ~

“Hepimizin sadece insan olmaktan, vatandaş olmaktan ya da bir ülkenin sınırları içinde bulunuyor olmaktan doğan haklarımız vardır.

Bunlara ‘temel haklar’ denir.

Temel haklar çok sayıda hukuk metni aracılığıyla tarif edilip düzenlenmiştir. Bu metinlerde çok güçlü olan devletle vatandaşın münasebetleri düzenlenmiştir.

Devlet çok güçlüdür... Ağır mekanizmalara ve büyük paraya sahip bir teşekküldür. Her yerdedir. Her andadır. Her şeydedir. Daima karşımızdadır. Devlet; yasaları tabii ki vatandaşı için ve vatandaşa karşı düzenler.

Vatandaşlar bir nedenden dolayı muhaliftir.

Çok güçlü devletin silahlı kolluğu vardır. (Jandarma, polis, zabıta, özel güvenlikler, sahil güvenlik birimleri vs.)

Kolluk birimlerinden birisi, günün birinde sizi herhangi bir şeyle suçladığında ne yapacaksınız?

Nihayet bir sabah erken saatte kapınızı polisler çalar...

Hiçbir suç işlememiş ve haksız yere suçlanıyor olabilirsiniz ya da gerçekten suç teşkil edebilecek bir şey yapmış olabilirsiniz...

Her iki halde de haklarınızın ne olduğunu ve size ne gibi işlemler uygulanacağını bilmeniz gerekiyor.

Dolayısıyla suçla, suçlanmayla ilgili tavsiyelerde ya da hatırlatmalarda bulunmak için hazırlandı bu kitap.

Bilgi sahibi olmanız için değil, bir tutum oluşturmanız yahut tutumunuzu değiştirmeniz için...”
 

 

***



Kitaptan aldığım yukarıdaki bölüm; kitabın yazılma gerekçesine son derece net bir şekilde ortaya koyuyor...

“Aman canım, benim böyle bir derdim olmaz” demeyin; kimlerin olmuyor ki?

Dünün Genelkurmay Başkanı bile, bugün terör örgütü kurmaktan 1 numaralı sanık olarak cezaevinde...

Zaten “devletle başınızın belaya girmesi” için ille de bir şeyler yapmış olmanız gerekmiyor... Arabanızla giderken bir polis ekibinin rutin kontrol için sizi durdurmasıyla bile başlayabilir her şey...

Haksız suçlamalar, gerilen sinirler, itirazlar ve gözaltı!

***



Çağdaş Hukukçular Derneği’nin hazırladığı bu “hak arama kılavuzu”, ortada hiçbir şey yokken bile “çok önemli davaların” sanığı hâline gelebileceğiniz böyle bir dönemde, başucunuzdan ayırmamanız gereken bir kitap olmuş...

Üst ve ev aramaları sırasındaki haklarınızdan, haksız gözaltı ve tutuklamaya itiraza kadar yüzlerce hakkınız anlatılıyor.

Keşke böyle kılavuzlara gerek duyulmayan bir dönemde ve ülkede yaşasaydık...

Ama ne yaparsınız ki ülke gerçekleri ortada...

İyisi mi, haklarınızı öğrenin ve böyle durumlarda gereksiz eziyet çekmemek için bilgilerinizi artırın.

Olağan şüpheliler

(YAKALANMA SIRASI SİZE GELDİĞİNDE...)

Türü: Araştırma-İnceleme

Yazarı: Çağdaş Hukukçular

Derneği

Yayınevi: Epos Yayınları

Baskı tarihi: Haziran 2012

Sayfa sayısı: 122

Fiyatı: 11 lira

İnternet (İdefix) fiyatı: 9.35 lira.

Kişisel not: Bu kitap Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi Toplumsal Davaları İzleme Komisyonu üyeleri arasından, özellikle ceza hukuku alanında çalışan avukatların yer aldığı bir ekip tarafından hazırlanmış...

*****



Bir Kemalist’in notları!

Coşkun Ürünlü, 1935 yılında Eskişehir’de doğan bir Kemalist...

Ankara Siyasal mezunu... Lisansüstü eğitimini yurt dışında yapmış, uzun yıllar DPT’de üst düzey görevlerde bulunmuş.

1980 yılında, çok erken denilebilecek bir yaşta da emekli olmuş.

Ürünlü’nün bu kitabı dört ana bölümden oluşuyor:

Kuruluş ve CHP...

İktisadi Yapı ve Sistemler...

AKP ve İcratları...

Ve... Devlet Yönetimi Üzerine Makaleler...

Bu kitap hakkında çok fazla detaya girmeyeceğim:

Sadece Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kendisine emanet ettiğini düşünen bir cumhuriyet çocuğunun; düne, bugüne ve yarına dair düşüncelerinden oluştuğunu belirtmekle yetineceğim...

Kitabı bitirdiğinizde eminim ki sizin de dudaklarınızdan dökülen söz, benim söylediklerime benzeyecek: “Bu kitapta her şey var, olmayan tek şey umutsuzluk!”

Nereden nereye

Türü: Araştırma

Yazarı: Coşkun Ürünlü

Yayınevi: Cinius Yayınları

Baskı tarihi: Haziran, 2012

Sayfa sayısı: 346

Fiyatı: 24 lira

İnternet (İdefix) fiyatı: 20.40 lira

Kişisel not: Yazarla bugüne kadar tanışmadım.

*****



TAMAM MI, DEVAM MI?

Bir yıl önce bugüne kadar, pazartesi günleri izin yapıyordum. Ancak geçen yıl, okuduğum kitaplar hakkında düşündüklerimi sizinle paylaşma hevesine kapıldım ve deyim yerindeyse başıma iş (!) çıkardım...

O tarihten bu yana; haftada yedi gün yazıyorum. Bir yılda 100’den fazla kitabı satır satır okuyup, haklarında düşündüklerimi sizinle paylaşmışım. Emin olun bu, sandığınız kadar kolay bir şey değil... Hatta bazen günlük yazılardan çok daha fazla emek istiyor.

Eleştirilerimde yıkıcı olmaktan ya da “reklam” yapmaktan uzak durmaya çalıştım. Ne hissettiysem onu yazdım.

Bu bir yılın sonunda kararı sizin vermenizi istiyorum:

Pazartesi günleri yayınlanan “Okuduklarım” köşesi sürsün mü, bitsin mi?

“Bitsin” derseniz elbette yine onlarca yıldır yaptığım gibi okumaya devam edeceğim ama sadece “kendim” için...

 

(GazeteVatan)

Mustafa MUTLU | Tüm Yazıları
Hits: 1343