12 Eylül darbesiyle bugünü kıyaslayınca!

~ 25.06.2012, Mustafa MUTLU ~

Yazar Bekir Öztürk eski bir “Silivri sakini...” Ergenekon soruşturması kapsamında uzun süre Silivri’de misafir edildi!

Bu son kitabının önsözünde ilginç bir olay anlatıyor:

Kamu-Sen Kayseri İl Temsilcisi Ali İhsan Öztürk, 27 Şubat 2012 tarihinde üzerindeki baskıdan şikâyet etmek için Kayseri Valisi’yle görüşmeye gidiyor. Görüşmeden önce de vilayetin önünde altı arkadaşıyla basın toplantısı düzenliyor. Basından sadece bir kamera geliyor. Polisten ise beş...

Bunun üzerine Ali İhsan Öztürk konuşmasına şöyle başlıyor:

“Çok değerli bir adet basın kamerası, (gözüyle sayarak) 1, 2, 3, 4 ve 5 adet emniyet kamerası... Hepinize saygılar sunuyorum. Emniyette başka kamera var mıydı bilemiyorum, yedi kişiye beş kamera... Arkadaşlar, aramızdan iki kişi ayrılsın; çünkü emniyetin kameraları yetmiyor! Türkiye’de demokrasi var; Türkiye’de insan hakları var, Türkiye’de özgürlükler var, bir konuşana beş kamera var!”
 

 

***



Bekir Öztürk bu kitabında 12 Eylül askeri darbesiyle bugünü kıyaslıyor ve emniyetteki hızlı kadrolaşmayı, tutuklu sayısındaki akıl almaz artışı da istatistiki bilgi olarak ekleyip, bugün yaşananın “polis darbesi” olduğunu iddia ediyor.

Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmaları, davalarda yapılan sorgulamaları, “delil” diye ortaya konulan düzmece belgeleri ve usulsüz dinleme, izleme tutanaklarını; bu darbenin kanıtı olarak sunuyor.

Elbette yüzlerce örnek vermeyi de ihmal etmiyor.

***



Kitap, bugünün Türkiye’sini belli bir bakış açısından olabildiğince eleştirel bir gözle sorguluyor.

Dili iyi, okuması kolay...

Ama ne yazık ki; Togan Yayıncılık’tan çıkan her 100 kitabın 99’unda olduğu gibi yazım kurallarına uyum konusu vahim!

Sevgili Bekir Öztürk, Togan Yayıncılık’ın sevgili yöneticileri...

Dünyanın en önemli kitaplarını yazsanız ve yayınlasanız bile eğer “Türkiye’de demokrasi var” derken, bunu, “Türkiye de demokrasi var” şeklinde yazarsanız, her şeyi berbat edersiniz...

Özellikle yayınevi yöneticilerine sesleniyorum:

Son yıllarda kimsenin yayınlayamayacağı harika kitaplar yayınlıyorsunuz, cesaretinizi yürekten kutlarım. Ama ne olur; kitapları basmadan önce deneyimli bir editörden destek alın... Çünkü bu kadar “çapak”, yayınladığınız eserlere gölge düşürüyor.

*****



POLİS DARBESİ ***

(MADE IN CIA) Türü: Araştırma-İnceleme
Yazarı: Bekir Öztürk
Yayınevi: Togan Yayıncılık
Baskı tarihi: Haziran 2012
Sayfa sayısı: 514
Fiyatı: 20 lira
İnternet (İdefix) fiyatı: 17.40 lira.
Kişisel not: Yazarla bugüne kadar tanışmadım.

*****



Ecevit’in darbeye direniş macerasının özel notları!

Bülent Ecevit’in mesleği gazetecilikti... Genel Başkanı olduğu CHP, 12 Eylül 1980’de kapatılınca ve kendisine de siyaset yasağı konulunca, “Arayış” isimli bir dergi çıkardı.

Bu haftalık dergi tüm baskılara karşın, darbenin neden olduğu trajedileri anlatmaktan vazgeçmedi.

Onlarca gazetecinin sudan sebeplerle zindanlara tıkıldığı, yüzlerce gazetenin, derginin yasaklandığı ve toplatıldığı o günlerde; sert eleştiriler getirmekten asla vazgeçmeyen böyle bir dergiyi yayınlamak cesaret işiydi ve o cesur gazetecilerden biri de Nahit Duru’ydu; çünkü Arayış’ın Yazı İşleri Müdürü’ydü.

Duru; 31 yıl sonra, darbenin üzerinden bir yıl geçmeden yayınlamaya başladıkları Arayış Dergisi macerasını okurlarla paylaşıyor...

Hem de Ecevit’in kendisine gönderdiği çok özel bazı notlarla birlikte...

Bu kitap; yakın tarihimize ışık tutuyor ve daha “içinden” görmemizi sağlıyor...

Tek eleştirim, yine yayınevine:

Şu kitaptaki yazıları bir punto daha büyük bassaydınız servetiniz mi tükenirdi?

Okudukça “birbirini izleyen karıncalar”a dönüşen o harfleri sökmeye çalışırken, gözlerim en az yarım numara daha bozuldu.

Sizi hiç unutmayacağım!

*****



ARAYIŞ ****

Türü: Yakın tarih, inceleme
Yazarı: Nahit Duru
Yayınevi: İMGE Kitabevi
Baskı tarihi: Haziran 2012
Sayfa sayısı: 280
Fiyatı: 24 lira
İnternet (D&R) fiyatı: 17.99lira
Kişisel not: Ankara’nın en deneyimli gazetecilerinden Nahit Duru’yla 1997 yılında Genel Yayın Yönetmeni olduğum Kanal E’de birlikte çalıştık. Kalemini satmayan, bildiği doğrulardan taviz vermeyen aslan yürekli bir ağabeyimdir.

*****



Bir Silivri romanı!

Tuncay 4 yılı aşkın bir süredir cezaevinde, 394 gününü de tecrit hücresinde geçirdi.

Böyle bir durumda bir gazeteci ne yapar? Yorgunluktan bayılana kadar yazar! O da öyle yapıyor...

Mücadelesini sürdürmek ve hayatta kalmak için ölümüne yazıyor!

Parmakları kopuyor; yine yazıyor. O yazacak biz okuyacağız...

Ne yazık ki; bugün bu ülke için bedel ödeyen onca aydına sahip çıkmanın başka yolu kalmadı...

Tuncay’ın, “İçerinin romanı”nı yazdığı bu kitabı okumayı, “bir direniş eylemi” olarak görün...

 

(GazeteVatan)

Mustafa MUTLU | Tüm Yazıları
Hits: 1495