 
                            “Komünizm geliyor” yaygarasıyla Türkiye’yi ürkütüp yarattığı Yeşil Kuşak İslam'ı ile bizi Demir Perde’ye karşı bedava şövalye olarak kullanan haçlı Batı, şimdi aynı şeyi ‘Ilımlı İslam’ slogan ve projesiyle yapıyor.
Tek fark, Türkiye’nin bu kez, gayri Müslimlere karşı değil, doğrudan doğruya İslam âlemine karşı kullanılmasıdır. ‘Arap Baharı’ denen melanet mevsimi, bu kullanımın başlangıç mevsimidir.
Yeşil Kuşak oyunundan çok daha zor bir iştir bu seferki. Çünkü Müslümanı Müslümana karşı kullanmak söz konusudur. Artık “Allahsız komünistler geliyor, Allahsız komünizme karşı dine inananlar birleşmeli...” edebiyatı yeterli olmaz. Kaldı ki o edebiyatın ne kadar namussuz bir emperyalist edebiyat olduğu artık anlaşılmış bulunuyor.
Ucuz şövalyeyi cepheye sürmek için belli ki yine ‘İslam’ kullanılacak  ama bu sefer İslam’ı İslam’a karşı kullanmak söz konusu olduğundan haçlı  iblisliği bile çare bulmakta zorlanıyor. 
Nasıl yapacaklar bunu?
Önce, bir numaralı direnç noktası olabilecek değerleri yıkmak,  Türkiye’nin ve Türk insanının omurgasını kırmak lazım. Omurga,  Türkiye’yi farklı kılan Kemalist mirastır. Onu işe yaramaz hale getirmek  gerekiyor. Onun petrolden daha güçlü olduğu anlaşılmıştır. Petrolün  işini bitirdiler ama Kemalist mirasın işini bitiremiyorlar.
Çare şöyle bulundu: “Sizi model yapacağız” diyerek Türkiye’yi model olmaktan çıkarmak. 
İlk iş, Müdafaai Hukuk mirasının koruyucusu aydın  güçleri bloke etmektir.  Bu bloke edişin iki ayağı var: Birincisi, dinci  ekipleri güçlendirmek, ikincisi, kilit noktalara oturtulan bazı teneke  adamların morfinli salon nutuklarıyla Atatürkçü güçleri uyutmak. Ve tam  bu sırada ‘Ilımlı İslam’ denen hıyanet ve fesat projesini işletmek. 
Neden bu ülke sormuyor bu Ilımlı İslam hıyanetinin fesat kodamanlarına:
“Bizi İslam dünyasına model yapacaksanız bu modelin kaynağı olan  mirasın yaratıcısına neden savaş açmış durumdasınız? Neden Atatürk’ten  ve laiklikten vazgeçin diye avazınız çıktığı kadar bağırıyorsunuz?”
İngiliz yazar Andrew Mango oyunun belini kıran şu sözleri söylüyor:
“İslam coğrafyasındaki ülkeler tabii ki laik ve demokratik  Türkiye’den ders alabilirler. Ama bugünkü Türkiye yerine 1930’ların  Türkiye'sine bakarlarsa. Ve o Türkiye’nin bu hale nasıl geldiğini  incelerlerse. Bunu yaparlarsa kendilerini düzeltecek daha birçok şey  öğrenebilirler.”
ATATÜRK’Ü NEDEN SEVMEZLER?
Tek kelimeyle, onurlu olduğu için. Haçlı Batı, onurlu adamı asla sevmez;  onurlu adamın önünü asla açmaz. Onurlu adamın subaşına geçmesini asla  istemez. Sizi sevmeleri için onur ve kişilik yapınızın çürümüş olması  lazımdır. Bazen bu çürüme işini bizzat Batı gerçekleştirir. Bizde birçok  kuklasına yaptığı gibi. Çürük değilseniz veya çürütülemiyorsanız sizi  adam yerine koymazlar. İşlerine gelmezsiniz.
Batı’ya, onur boyları, Atatürk’ün ayak topuklarına bile yükselemeyen ciğersiz, imansız adamlar lazım.
Sen gel de bunu anlat dini kin aracı yaparak kafayı yemişlere!  Atatürk’ün içtiği rakıların çetelesini tutan ahmak ve alçak zihniyet, bu  abur cuburla uğraşırken, canına okumak isteyen haçlıların nelerimizi  alıp götürdüklerinin hesabını asla yapamıyor. Adamların beyinleri ışık  ve dirayet düşmanlığına uyarlanmış. Gerisi yok!
Hep söyledim, hep söyleyeceğim: 
Haçlılar; Atatürk’ün yıkılması için Kâbe’nin yıkılmasını şart  koşsalar, İslam dünyasında ve Türkiye’de, bu namussuz şartı rahatlıkla  ve zevkle kabul edecek alçaklar bulabilirler. Ve bunların sayısı az  değildir.
Haçlı kodamanlar, bu eşsiz alçaklığın kokusunu çoktan almışlardır. ABD’si, AB’si onun için bastırıyor.
(Yurt Gazetesi)