Avukatlık Kanun Tasarısı Tartışmaları Gündemde Tutulmalıdır.

~ 07.06.2012, Av. M. Haşim MISIR ~

Türkiye Barolar Birliği tarafından yayınlanan avukatlık kanun tasarısı önerilen hususların tartışılmasına rehber olmak gibi önemli bir görev yapmıştır. Ancak tartışmalar nerede ise bitti. Tasarı gündemde tutulmalı, baroların da katkıları ile olgunlaştırılmalı ideale varılmalıdır.

Tasarının 55/A maddesi ile uzman avukatlık düzenlenmektedir. Bu düzenleme yerindedir. Ancak tasarıda önerilen şekilde yapılırsa doğacak çocuk mutlak sakat olacak, uzmanlıktan beklenen yarar da elde edilmeyecektir.
Öncelikle uzman avukatlık unvanı verilmesi ve eğitiminde merkeziyetçi bir sistem tercihi yapılmıştır. Yani uzman sıfatını vermeye Türkiye Barolar Birliği yetkili ve eğitim de sadece Avukatlık Akademisi’nde yapılacak.
Uzman avukatlık kurumunun en detaylı düzenlendiği kanun Alman Avukatlık Kanunu’dur. Alman Avukatlık Kanunu 43/c maddesi ile düzenlenen uzman avukatlıkla ilgili ayrıntılı bilgi Alman Uzman Avukatlık Tüzüğü’nde bulunmaktadır. Buna göre “uzman avukat” sıfatını taşıma yetkisi avukatın bağlı olduğu baro tarafından verilmekte, tek başına yeterli olanakları olmayan baroların bir araya gelerek ortak heyet kurarak çalışmalar yapabilecekleri bildirilmekte ve bu heyetlerin yapılanmaları da düzenlenmektedir.
Bu yapılanmanın en büyük faydası formasyon eğitiminin bütün Barolara yansıması ve en az 120 saat olarak kabul gören eğitimin bir merkezden yönetiminin getireceği güçlüklerin peşinen önlenmesidir. Eğer tasarıda öngörülen merkezi yapı kabul görürse Anadolu avukatlarının uzman avukat sıfatını almaları nerede ise imkânsız hale gelir.
Tasarının 2. fıkrasında uzmanlık konusunda hukuk fakülteleri ana bilim dallarının esas alınacağı bildirilmekte, 3. fıkrada Türkiye Barolar Birliği yönetiminin gerekli görmediği bilim dallarında uzman avukatlık verilmemesi yetkisi önerilmektedir. Bu yanlıştır. Gerek Alman Avukatlık Kanunu 43 ve gerekse Alman Uzman Avukatlık Tüzüğü madde 1 de bu dallar bildirilmiş, İdare Hukuku, Vergi Hukuku, İş Hukuku, Sosyal Hukuk Aile Hukuku, Ceza Hukuku, İflas Hukuku ve Sigorta Hukuku gibi dallarda yapılacağı belirtilmiştir. Bunun da yasada bildirilmesinde fayda vardır. Belirsizlikle hiçbir yere varılamaz. Belirsizlik yeni sorunlar yaratır.
Tasarıda uzmanlıkta PRATİK DENEYİMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ gibi bir kavram yok. Oysa Alman Uzmanlık Tüzüğünü bakarsanız her uzmanlık alanında örneğin İdare Hukuku (30 tanesi yargılamalı 80 olayla ilgili dosya), Vergi Hukuku (50 dosya) İş Hukuku (yarısı yargılamalı yada hukuksal kalıp biçiminde olmak üzere 100 dosya) Sosyal Hukuk (1/3 ü yargılamalı olmak üzere 60 dosya) Aile Hukuku (1/2 yargılamalı olmak üzere en az 120 dosya) Ceza Hukuku (60 dosya, bunun en az 40’ı yüksek bir mahkeme veya jüri mahkemesi önünde olmalı), İflas Hukuku (En az 80 dosya) Sigorta Hukuku (en az 10 tanesi yargılamalı 80 dosya) sunmak zorunda olduğunu görürsünüz.
Bu dosyaların kapsamı ve ağırlık itibariyle birbirinden farklı değerlendirilmeleri de zarurettir. Bunları detayları ile yazmamın nedeni eğer yepyeni bir kurum öngörüyorsanız ayaklarının yere basması içindir. AVUKATLIK UYGULAMADAKİ BAŞARI İLE DOĞRU ORANTILI OLARAK KİŞİYİ DALINDA UZMANLAŞTIRIR. BUNUNDA KANITI DOSYANIZDIR. 120 saatlik eğitimle uzman olunmaz.
Tasarının 4. fıkrasında “yapılacak sınavlarda başarı göstermek” gibi bir ölçü var. Kaç yazılı sınav yapılacak belli değil. En az üç yazılı sınav şarttır, sayısal olarak da bildirilmelidir.
Avukatlık sınavında mülakatı öngörüyor. UZMANLIKTA MÜLAKAT KAVRAMI DAHİ YOK. Yine testle bilgi ve birikim tartılmaya çalışılacak. Sözlü sınav 1968 öğrenci hareketleri sonrasında kaldırıldı. Hukuk eğitiminde belki de en büyük hatayı o zaman yapmışız. Muhakemesi var mı yok mu bire bir test etmeden diploma veriyor, ondan sonra da her şeyin en iyisini bekliyorsunuz. Alman uygulamasında var. Ancak kurul DOSYALARINIZI YETERLİ SINAV DERECELERİNİZİ OLUMLU görüyorsa mülakat yapmayabiliyor. Mutlak tartışılmalıdır. Kanımca mülakat konulmalıdır
Kimlerin uzman avukat olabileceği belirtilmelidir. Meslekte on yıllık kıdemden başka hiçbir şart ve açıklık yok.
Alman uygulamasında adayın SON ÜÇ YIL İÇİNDE UZMANLIK ALANINDA AVUKAT SIFATIYLA VE TALİMATA BAĞLI OLMAKSIZIN ÇALIŞMASI BAŞVURUNUN KABULÜ İÇİN ÖN ŞART.
Kendi adına bürosu olan avukatlar için sorun yok. Ücretli çalışan avukat bu haktan yararlanacak mı? Avukatlık ortaklığında ortak avukat sıfatı ile çalışan ve bir yerde ortaklık yönetiminin talimatlarına bağlı olan avukat bu haktan yararlanacak mı, yararlanmayacak mı? Kamuda grev yapan avukat yararlanacak mı? Disiplin sicilinde kınama cezası olan baro yönetimlerinde görev alamıyor, işten çıkarma cezası olan da uzman olabilecek mi? şimdiden açıklanmalı, olası karmaşa ve uzmanlıktan beklenen amaca aykırı istemlerin önüne geçilmelidir. Sadece 10 yıllık kıdem ararsanız sonra çözüm bulamaz, barolarla avukatları karşı karşıya getirirsiniz.
Tasarının 6. fıkrasında yükse lisans, doktora, doçentlik veya profesörlük unvanı alanların mesleki kıdem dışında şart aranmadan uzman unvanını alabilecekleri belertilmiştir.
Oysa Alman Uzmanlık Tüzüğü’nden aynen yazıyorum. Madde 2/2 “Uzmanlık alanıyla ilgili TEORİK BİLGİ VE PRATİK DENEYİMLERDEN, lisans eğitiminde ve MESLEKİ DENEYİMLER KAZANILAN BİLGİLERİ önemli ölçüde aşan bilgi ve DENEYİMLER anlaşılır” sözcükleri başka bir izah gerektirmiyor.
Böyle bir ayrıcalık da yok. Pratik bilgi, mesleki deneyim uygulama ile kazanılır. Hukuk bir bilim avukatlık ise bir meslek ve sanattır. Bu sanatın inceliklerini de uygulama ile kazanırsınız. İyi bir profesör olabilir, işin ilmini yapmış olabilirsiniz ama iyi bir avukat olamazsınız. Avukatlık kürsüden hitaba benzemez. AVUKAT İYİ BİR PSİKOLOG, SOSYOLOG, TOPLUM MÜHENDİSİDİR. BU YETENEKLERİ ANCAK VE ANCAK BİRE BİR BÜROSUNDAKİ İLİŞKİLERLE GELİŞTİRİR. Toplumun imrenerek baktığı unvanları yetmiyor mu ki birde karşılıksız uzman avukat sıfatı vereceksiniz. Amaç rüşvet karşılığı eğitimde bedava yararlanmaksa başka! Onda da yanılırsınız. Devir değişti, avukattan başka emeği ucuz olan yok.
Tasarıda önerilen 120 saatlik eğitim uzman sıfatını almak istediğiniz hukuk dalında önemlidir. Ancak bir başka eğitim ki hiç akla gelmiyor. Meslekte 10 yıllık deneyim sahibi de olsanız, Doçent, Profesör de olsanız sonuçta avukatlık yapacaksınız. NE KIDEMİNİZ NE SIFATINIZ AVUKATLIK HUKUKUNU BİLDİĞİNİZ ANLAMINA GELMEZ. Unvan sahiplerinin hiç yata yapmaması esastır. En az 20 saat Avukatlık Hukuku eğitimi mutlak konulmalıdır.
Tasarının 7. fıkrasında uzman avukatlık unvanını beş yıl süre ile bu haktan yararlanacakları, beş yıldan fazla kullanmak isteyenlerin de ek koşulları yerine getirmek suretiyle devam edecekleri bildirilmiş. Yerinde bir öneri. Mesleki gelişim için şart. En azında unvanımı aldım yatarım anlayışına son veriyor. Bunun en güzel örneği hâkimlerdir. Biliyorsunuz Yargıtay’da gözü olmayan 1. sınıfa ayrılmış hâkimlerin çoğunluğu tabiri caizse mitili serer. Bu düzenleme doğrudur.
            Madem uzman avukatlık düzenleniyor. O halde ek madde ile “Meslek İçi Eğitim ”de düzenlenmeli idi. GEREK ALMAN GEREK FRANSIZ UYGULAMASINDA MESLEK İÇİ EĞİTİM ZORUNLUDUR. Kanunlarında açıkça yazılıdır. Ayrı düzenleme de vardır. Katkı payına kadar ayrıntılı düzenleme var.
Hukuku bizim kadar süratle ve torbalarla değişen bir ülke yok. NE YAZIK Kİ BİZDE MESLEK İÇİ EĞİTİM KAVRAMI DAHİ YOK. Barolar yeni çıkan yasalar konusunda toplantılar yapmaya çalışıyor, çoğunda verdiğiniz otel, uçak paralarını karşılar katılım dahi yok. Bu vesile ile sorun tüm boyutları ile ele alınmalı ve katkı payları, disiplin uygulaması dahil kalıcı çözüm getirilmelidir.
            Tasarı bu haliyle çıkarsa uzmanlıktan beklenen yarar kesinlikle elde edilemez. Mutlak tartışılmalı doğru ne ise ona ulaşılmalıdır.
                                                                                                                Av. M. Haşim Mısır
 
Av. M. Haşim MISIR | Tüm Yazıları
Hits: 3234