Alex de Souza!

~ 19.05.2012, L. Doğan TILIÇ ~

Karşımda açık duran ve gözümle değilse de kulağımla sürekli takip ettiğim haber kanalında konuşan futbolcunun, klişe sözlerden farklı bir şey söylediğini duyunca dikkat kesildim.  

Elimizden geleni yaptık. Bütün arkadaşlarım formalarını sonuna kadar ıslattılar. Rakip takımı da tebrik ediyorum. İyi oynadılar. Bu maç geride kaldı, artık önümüzdeki maçlara bakacağız.” Dünyanın her liginde maçların ardından futbolcular üç aşağı beş yukarı bunları söyler. 

Oysa, Alex de Souza, “Bu ülkenin kanunlarını tam bilmiyorum ama … Bu soruyu es geçmek istiyorum… Bu soruya cevap verirsem kendimi Metris’te Başkanın yanında, ya da Başkan’ın komşusu olarak bulabilirim” türünden şeyler söylüyordu, şike davasının politik olup olmadığına dair soruya karşılık. 

Vay be” dedim içimden, Alex yalnızca futbol sahasının değil, memleketin siyaset sahasının  da sırrını çözmüş. Bizde her iki saha da yeşil olduğundan değil, herhalde. Maç dışında taktığı gözlüklerden de belli ki, okumuş çocuk: Nerede risk var, nerede topa girilmez çoğu memleket evladından daha iyi kavramış Brezilyalı. 

AKP fikriyatına yakın kalemler “ama poşudan değil” diye yırtınıp dursa da, Alex’i ikna edemezler. Bence o, bu memlekette, en önemli kanıtın poşu olduğu bir davada bir çocuğun hayatından 11 yıl çalınabileceğini bir kenara yazmış. 

Bu ülkenin yasalarını falan tam bilmiyorum ama …” diye girse de lafa, belli ki bu ülkede “Paşa” yazan gazetecinin sorgulandığının, bir yerlere dokunanın yandığının, sonradan özür dileyenlerin bile işinden olduğunun farkında.  

 

Eminim, “Heron’du Predatör’dü”, “ilk onlar mı gördü biz mi gördük” tartışmalarına da, gülüyordur bu Alex. “Boşa top çeviriyorsunuz, oradan sonuca gidilmez” diyordur içinden. Konuşunca Metris’e gideceğinden korkmasa, “Uludere’de bitirici vuruşu kim yaptı? Kimin emri, pardon, asistiyle yaptı, siz ona bakın” der mi, der valla.  

Şike sorusuna verdiği, daha doğrusu vermediği yanıttan sonra inancım o ki, bu Alex de Souza futbolun yeşil sahalarından, bizim medyanın epeyce yeşermiş sahalarına transfer olsa, dün güzelim Amanos dağlarında yitirilen güzelim canlardan sonra, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı bir basın toplantısında mutlaka sıkıştırır; “Daha Nisan ortasında ‘Amanoslar temizlendi’ demiştiniz. Peki, bu olan ne? Buradan, bu ‘temizleme anlayışı’yla Kürt sorununun çözülemeyeceği sonucuna varabilir miyiz?” diye de sorardı. 

Vallahi, bir yerlerde karşılaşsam, biliyorum aleni cevap vermez ama, “off the record” deyip şu başkanlık sistemini sorarım Alex’e. Hani onların memlekette de var ya! “Ya Alex” derim, “şimdi senin bile Metris korkusuyla bazı soruları es geçtiğin bizim memlekette, başkanlık isteyenlerin dediği olsa, başkan da olsalar, ne olur? 

Benim hissettiğim, Alex memleketi çözmüş ve yazılmamak duyulmamak koşuluyla buna bir cevap verir. Gelin görün ki, bizim memleketi Alex’in değil, bizim çözmemiz önemli! 

Her şeyi isteyen bir iktidarımız var. Hükümet, Çankaya, meclis, muhalefet, mahkemeler, sendikalar, ordu, meslek odaları, futbol takımları benim olsun diyor. Allah verdikçe veriyor! Onlar daha da çok istiyor, onlar daha çok aldıkça Alex bile konuşmaktan korkuyor! 

Geçen gün Başbakan’ın başkanlığında yapılan en uzun AKP MYK toplantısında yerel seçimlerin erkene, 2013’e alınması fikri ağırlık kazanmış. AKP yerel seçim startını çoktan verdi. Daha önce Güneydoğu’da Diyarbakır’ı isteyen Erdoğan, “Mardin’i kaybetmeyelim, Van’ı da alalım”ı da eklemiş istek listesine. 

Yerel seçimlerde gücünü daha da pekiştirip artırmış, yeni yasal düzenlemeden sonra Eskişehir’i, İzmir’i, Ankara’nın Çankaya’sını bile götürmüş AKP’nin Türkiye’sinde, artık Alex hangi soruya cevap verebilir, varın düşünün. 

Umarım, Alex’in gördüğünü CHP’sinden, BDP’sine ve sosyalistine kadar daha demokratik bir Türkiye isteyen herkes görür de, Brezilyalı topçunun her soruya rahatlıkla cevap verebileceği bir Türkiye için yerel seçimlerde el birliği ile neler yapılabileceğinin derdine düşerler. İş işten geçmeden!

(Birgün)

L. Doğan TILIÇ | Tüm Yazıları
Hits: 1619