Deniz Feneri ve Silivri...

~ 14.04.2012, Mustafa BALBAY ~

Deniz Feneri davası ile Silivri

davalarını yan yana koyunca ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:

 

Sanki birbirine hiç benzemeyen iki farklı ülkedeki iki farklı dava gibi.

İleride, bu dönem hukukun nasıl işlediği bir araştırma konusu yapılacak olursa, çok çaba harcamaya gerek yok; bu iki dava karşılaştırılsın yeter.

Eğer bu davalardan biri hukukiise ötekine ne ad verilir bilmiyorum.

Artık Türkiyede hukuk çoktan seçmelihale geldi; her davaya göre ayrı bir çeşidi!

***

Deniz Feneri davasının üç ana ayağı var:

Almanyadaki yargılama, Türkiyede iddianameyi hazırlayan savcıların başına gelenler, Ankaradaki yargılamama!

Almanyadaki soruşturma 2006 yılında başlatıldı. Deniz Feneri e.V.adıyla açılan dava, bu ülkede yüzyılın bağış yolsuzluğuolarak anıldı. Nisan 2007de başlayan dava 1 yıl içinde sonuçlandı. Sanıklardan Mehmet Gürhan 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan 2 yıl 9 ay, Firdevsi Ermiş 1 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Davanın savcısı Lötzün son sözü şu oldu:

Asıl failler Türkiyede.

Böylece davanın Almanyadaki ayağının başlatılan soruşturma kapsamındaki bölümütamamlandı.

Deniz Fenerinin Türkiyedeki ayağı için soruşturma başlatan savcılar Nadi Türkaslan, Abdülvahap Yaren ve Mehmet Tamöz 8 Eylül 2008den itibaren 3.5 yıl süreyle görev yaptı. Bu zaman diliminde Deniz Feneriyle bağlantılı olduğu iddia edilen çeşitli yerlere operasyonlar düzenlendi. Temmuz 2011de Zekeriya Karaman, Zahid Akman, İsmail Karahan, İzzet Kurum, Ali Solak, Harun Kapuyoldaş, Muzaffer Şafak tutuklandı.

Sen misin tutuklatan!

Soruşturmayı yürüten üç savcı hakkında evrakta tahrifatsuçlamasıyla soruşturma açıldı, görevden alındılar. Haklarında 11 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. 4 Mayısta yargılama başlayacak.

Üç savcıdan görevi devralan iki savcı Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş soruşturmanın seyrini, suç vasfını değiştirdi, örgüt yok, dolandırıcılık yok, sadece evrakta sahtecilik ve güveni kötüye kullanma vardedi. Bunlara karşılık gelen suç da yıllar değil, aylarla sınırlı.

Zaten tutuklular, çok yattıklarıgerekçesiyle 3-4 ay sonra serbest bırakılmıştı.

Üç ayağın seyri bu...

Yargılama sürdüğü, daha doğrusu başlatılmadığı için soruşturma kapsamındaki herkesin şu aşamada masum kabul edilmesi gerekir. Tutuksuz yargılama bizim de her dava için benimsediğimiz bir ilkedir.

Ancak yukarıdaki seyri Silivri ile karşılaştırınca, başta söylediğimiz gibi, Bu işte bir terslik vardemeden edemiyoruz.

***

Deniz Fenerinde sanıklara ağır suçlamalar yönelten savcılar hakkında dava açılıyor, Silivride sanıkları savunmaya çalışan avukatlar hakkında dava açılıyor.

Deniz Fenerinde 3-4 ay tutukluluk çok sayılıyor, Silivride 3-4 yıl tutukluluk normal sayılıyor.

Deniz Fenerinde başlangıçta var olduğu iddia edilen örgütdördüncü yılda yok oluyor, Silivride varlığı kanıtlanamayan örgüt yıllardır ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.

Deniz Fenerinde soruşturma ilerledikçe dosyalar küçülüyor, Silivride her dosyadan 4-5 yeni dosya çıkarılıyor.

Deniz Fenerinde masumiyet karinesi var, Silivride mahkûmiyet karinesi.

Deniz Fenerinde özgür yargılama esas, Silivride tutuklu yargılama.

Ne diyelim?

Türkiyede yasalar önünde herkes eşittir ama, yasalar herkese eşit uygulanmaz!

(Cumhuriyet)

Mustafa BALBAY | Tüm Yazıları
Hits: 1605