Kırmızı başlıklı kızın hikayesini bilmeyen yoktur. Annesinin kendisine yaptığı kırmızı başlıklı pelerini üzerinden hiç indirmeyen küçük kahramanımız, bir gün hasta ve yaşlı büyükannesini ziyaret için düşer yollara. Ormanın derinliklerindeki eve ulaşmak için uzunca bir yol kat etmesi geriyordur. Şarkılar söyleyerek, kırlardan çiçekler toplayarak yoluna devam eden kızcağımızın yolu bir kurt tarafından kesilir. Küçük kızı gözüne kestiren uyanık kurdumuz kibarca sorar; “Güzel kız nereye gidiyorsun?” “Büyükanneme gidiyorum’’ diye cevap verir kahramanımız ve yoluna devam eder. Gerçek niyetini gizleyen uyanık kurdumuz kıza “güle güle” dedikten sonra koşarak büyükannenin evine gider. Bir çırpıda büyükanneyi yutuverir, geceliğini giyer, başlığını ve gözlüğünü takar ve kırmızı başlıklı kızın gelmesini O'nun yatağına uzanarak bekler. Çok geçmeden küçük kız gelir, kapıyı vurur ve odaya girer. Küçük kıza “Bugün çok güzel görünüyorsun’’ diyen büyükanne kılığındaki kurtla kızımız arasında şöyle bir diyalog gerçekleşir;
-Büyükanne, neden kulakların çok büyük?
“Seni daha iyi duyabilmek için.”
-Gözlerin neden çok büyük?
“Seni daha iyi görebilmek için.”
-Kolların neden büyük?
“Seni daha iyi kucaklayabilmek için!”
-Ama dişlerin neden çok sivri?
“Seni daha iyi yiyebilmek için” der kurdumuz ve küçük kıza saldırır. Kırmızı başlıklı kızımız kaçar. Ormanda dolaşan bir oduncu, kızın sesini duyar ve yardımına koşar. Baltasıyla kurdu öldürür. Büyükanneyi kurdun karnından çıkarır. Büyükanne, kendisine getirilen çöreği afiyetle yer. Kırmızı başlıklı kızımız ise büyükannesine bir daha hiçbir kurdun sözüne kanmayacağına dair söz verir.
***
Irak ve Libya modellerinden yola çıkılarak oluşturulan “Suriye Dostları” oluşumu nedense Kırmızı Başlıklı Kız’ın hikayesini hatırlattı. İstanbul’daki zirvenin ardından yayınlanan 27 maddelik sonuç bildirgesi hikayemizdeki kurdun uyanıklığını aratmayacak cinsten.
Ağzından salyarak akıtarak kırmızı başlıklı kızın gelmesini bekleyen kurt misali ABD, İngiltere ve Fransa troykasının öncülüğündeki emperyalist güçlerin ön ayak olduğu zirvenin sonuç bildirgesi Suriye’yi yeni bir Libya senaryosunun beklediğini açıkça gözler önüne seriyor.
Annan Planı için bir "zaman çizelgesi oluşturma" çağrısı yapılması, "Suriye Ulusal Konseyi"nin meşru temsilci ilan edilmesi, askeri müdahale çağrısı anlamına gelen ifadelere açıkça yer verilmesi adım adım köşeye sıkıştırma stratejisinin uygulamaya konduğunu gösteriyor. Silahlı muhalif güçlerin Katar ve Suudi Arabistan öncülüğünde kurulacak bir fon tarafından maaşa bağlanacak olması ise muhtemel gelişmelerin habercisi.
***
Emperyalist heyula bölge halklarının kanını emmek için uyanık kurt gibi pusuya yatmış bekliyor. Kimi zaman "özgürlük" havarisi kimi zaman ise "dostlar" kılığında karşımıza çıkıyor. Son bir yıl içerisinde ikinci kez “dostlar” adı altında kendisini kamufle ederek çıktı karşımıza. Her seferinde de kırmızı başlıklı kız misali kendisine sunulana kananlarımız oldu!
Dostlar kılığındaki emperyalist şarlatanlar yeni işgal ve müdahale senaryoları için kolları sıvarken, yaşananlardan “büyük devrimler” çıkarma arayışındaki kimi aklı evvel çevrelerin kırmızı başlıklı kızın saflığını gölgede bırakacak tavırları ibretlik derslerle dolu.
Irak’tan Afganistan ve Libya’ya kadar son on yıl içerisinde “demokrasi ve özgürlük” vaadiyle haklara bomba yağdıran, milyonlarca kişiyi öldüren, ülkeleri yerle bir eden emperyalist heyulanın cilalanmış vaatlerine hala daha kanmak saflığın ötesinde bir art niyetin göstergesi olsa gerek!
***
Endonezya örneği!
Demokrasi ve özgürlük vaadiyle emperyalist güç odaklarının ardına takılarak Ortadoğu’daki gelişmelere müdahil olan haşmetlu devletlumuz, ortaya çıkmaya yüz tutan bakiyeyi halklara zam furyası şeklinde fatura etmeyi sürdürüyor. Son bir hafta içerisinde benzin ve elektriğe yapılan zamlar dudak uçuklatacak cinsten. Devletlumuz sokağa çıkan kitlelere ise copuyla bombasıyla göz yaşartıcı gazıyla saldırıyor. Endonezya’da ise parlamento, hükümetin yüzde 30’luk benzin zammını halkın yoğun protestoları karşısında iptal etti. Bölgeye demokrasi ihraç etmeye heveslenen "şanlı" erkanımıza arz olunur!
(Birgün)
