Kadına Saygıda Üçüncü Sınıfız.

~ 07.03.2012, Mustafa SÖNMEZ ~

Kadın haklarının gelişmişliği, doğrudan doğruya demokrasi ile ilgili bir sorun. Demokrasi yoksa, kadın hakkı da yok. Erkek egemen dünyada kadın hakkı adına bugüne kadar ne mesafe alınmışsa, bu, demokrasi için verilen mücadelenin ayrılmaz bir sonucu. Bu mücadeleyi kadınlar, kadın haklarına saygılı erkeklerle birlikte gerçekleştirdiler. Yine de 21. yüzyılın kadını hâlâ birçok ülkede seçme-seçilme, ekonomik özgürlük, eğitimde fırsat eşitliği gibi temel hakların çok uzağında. Türkiye, ne yazık ki, birçok açıdan dünya ülkeleri arasında kadın haklarına saygı anlamında nal topluyor. Hele ki AKP rejiminde çok ciddi tehditlerle yüz yüze kadın hakları

Her 8 Mart Kadınlar Gününde ifade edilen kadın-erkek eşitliğinden hâlâ çok uzak dünya. Kadınlar, siyasete katılım ve temsilde hâlâ gerideler.

Kuzey Avrupa ülkeleri ile Nikaragua, Küba gibi sosyalist mücadelenin yükseldiği ülkelerde, kadının parlamentodaki payı yüzde 40ın üzerinde. Kadının siyasi temsilinin görece yüksek olduğu diğer ülkelerin çoğunun, yine Avrupa ve sosyal mücadele geleneği olan çevre ülkeler olduğu dikkat çekiyor. Türkiye ise 79 kadın milletvekili ile yüzde 14 kadın payına sahip bir dördüncü lig ülkesi. Bu sıralamada Türkiye, İsrail, Fransa, Endonezya, Birleşik Arap Emirliklerinden de geride.

Türkiyede siyasette azınlıkta kalan kadın, toplumdaki karar vericiler arasında da azınlıkta. Üst bürokraside, şirket yönetiminde kadınların payı yine BM verilerine göre yüzde 10dan ibaret. Türkiye, BAE, Umman, S.Arabistan, Mısır, Bahreyn gibi kadını ikinci sınıf sayan ülkeler ile aynı kümede. Buna karşılık kadınların yönetici seçkinler arasındaki oranı Filipinlerde yüzde 55, ABDde yüzde 43, çoğu AB ülkesinde de yüzde 38-40 dolayında.

***

Kadının yönetime katılmada geride kalmasında ekonomiye katılımı ve eğitim fırsatından uzak tutulması elbette ana etken. Kadının ekonomiye katılımı, eski SSCB ve blok ülkelerde yüzde 50nin üstünde seyrediyor. AB ülkelerinde de kadının işgücündeki payı yüzde 45-49 arasında. Buna karşılık Türkiyede (tarımdaki kadın dahil olmak üzere) yüzde 29dan ibaret. Bu sütunda geçenlere yer verdiğim bir Türkiye gerçeğini tekrarlayalım; 15 yaş üstü kadınların dörtte üçü, yani 20 milyona yakın kadın evde oturuyor, evde yaşıyor. 15 yaş üstü kadın nüfusun 13 milyonu, kendisini ev işleriyle meşgulüm diye tanımlıyor. 1 milyon kadarı, aslında çalışmak isterim ama iş yok, evimde oturuyorum, diyor. İş arayan işsiz kadın sayısı 1 milyon. Çiftte-çubuktaki kadına, ücretsiz aile işçisideniyor, sayıları 2 milyon. Özetle, 24 milyon kişinin çalıştığı Türkiyede 20 milyon kadın evlerde. Evin, aslında bir tür ücretsiz köleleri, bağımlıları.

Kadınlar, işsizlikten de daha ağır etkileniyorlar. İşsizlik oranı G.Afrikada yüzde 26, Mısırda yüzde 23, İspanyada yüzde 21. Türkiyede ise tarım dışı kadın işsizlik oranı yüzde 18

Sekiz yıllık zorunlu eğitim uygulamasının başladığı 1997-1998’de kız öğrencilerin okullaşma oranı, yani okul çağında olup da okula gidebilenlerin oranı, ilkokulda yüzde 79, ortaöğrenimde yüzde 34 idi. Bugün geldiğimiz yer sırasıyla yüzde 98 ve yüzde 62dir. Bu oran Japonyada, Fransada, İngilterede ve diğer Avrupa ülkelerinde yüzde 95-99 arasında. Yüksekokul, fakülte okuma şansı bulan kadınların oranı Türkiyede yüzde 40ı bulmuyor. BAE, S.Arabistan ve birçok Arap ülkesinde de oran böyle. Buna karşılık Küba, ABD, Finlandiya,Venezüella, İzlanda ve Yunanistanda yüzde 90la yüzde 100 arasında değişiyor.

Eğitim, kadına ekonomik özgürlüğün, yönetime katılımın yolunu açıyor. AKP gündemindeki 4+4+4 garabeti ise kadının yolunu açmayıp eve kapatan bir zihniyetin ürünü ve 8 Mart 2012 Türkiyesindeki otoriter rejim, kadını, hakları için kavgaya çağırıyor.

Davetleri kabulümüzdür

(Cumhuriyet)

Mustafa SÖNMEZ | Tüm Yazıları
Hits: 1666