Ama seçilmişler hâlâ hapiste

~ 21.02.2012, Yalçın DOĞAN ~

BİN kez imzamı atıyorum Başbakan Erdoğan’ın son açıklamasına:

“Demokraside yasama, yürütme ve yargının yetki ve sınırları bellidir. Sınırları aşan her türlü girişim yetki gaspıdır.”

İmzaya ek, bin kez alkışlıyorum. Erdoğan’ın bir sonraki cümlesi:
“Millet iradesinin çiğnenmesidir.”
Alkışlara devam ediyorum. Erdoğan, sınırları aşan her girişim yetki gaspı ve millet iradesinin çiğnenmesidir, diyor. Yerden göğe kadar haklı. Erdoğan’ın en vurucu düşüncelerinden biri:
“Hiç bir zaman seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz.”
Helal olsun. Ne zaman? “Hiç bir zaman”. Ne MİT olayında, ne benzer bir başka olayda, seçilmişleri atanmışlara kul etmek yok. Yürekten alkışlıyorum. Böylesine demokrat duruşu sergileyen Başbakanı kutluyorum.
ZOR SORULAR
İyi, güzel de, bir durum var.
Son genel seçimde millet iradesiyle seçilmiş sekiz milletvekili halen hapiste. Seçilmiş olmalarına rağmen, o milletvekillerini atanmış yargıçlar serbest bırakmıyor.
Muhtemelen pek çok kişinin aklına gelen bazı soruları Başbakan Erdoğan’a sormak istiyorum:
- Sayın Başbakan, hapisteki milletvekilleri, tıpkı sizin gibi, millet iradesiyle seçilmiş. Seçilmiş olmalarına rağmen, onların hala hapiste tutulmaları, millet iradesinin çiğnenmesi midir, yoksa başka şey midir?
- Madem ki, yasama, yürütme ve yargının sınırları bellidir ve sınırları aşan her türlü girişim yetki gaspıdır, bu gasp sadece sizin iradenize gölge düştüğü zaman mı, geçerlidir? Örneğin, sekiz milletvekilinin hala hapiste tutulması size göre yetki gaspı mıdır, yoksa başka şey midir?
- Hapisteki milletvekilleri seçilmiş, onları hapiste tutan yargıçlar atanmış kişiler. O sekiz milletvekili aylardır hapiste olduğuna göre, o seçilmiş insanlar atanmışlara kul edilmekte midir, yoksa başka şey midir?
Bunlar zor sorular.
GÜRSEL TEKİN’İN TEPKİSİ
O zaman ortaya daha büyük bir soru çıkıyor:
Erdoğan’ın sözleri ne zaman, kim için, hangi koşullarda geçerli? Sadece kendi iktidarına yönelik gasp girişimlerinde mi? Büyük iddia ile, “hiç bir zaman kul etmeyiz” dediğine göre, o “hiç bir zamanın” tanımı ne?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin dün benzer vurguda bulunuyor:
“Seçilmiş milletvekilleri hala hapiste. Bu durum Başbakanın sözleriyle çelişiyor. Başbakan, hiç bir zaman kul etmeyiz, diyor. Ama, hapisteki milletvekilleri aylardır kul edilmiş durumda, Başbakan bunu görmezden geliyor ya da işine geldiği gibi söylüyor.”
Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra, MİT örneğindeki gibi, jet hızıyla yeni bir yasa, Çankaya’dan yine jet hızıyla onay sonucu, hapisteki seçilmişleri atanmışlara kul etmeyecek düzenleme olur mu?
Hapiste AKP milletvekili yok ki, neden olsun?
CHP’de ‘kapalı’ kurultay
PEK çok tartışma var.
CHP’de iki kurultay iki gün üstüste. İlk tüzük kurultayı çok büyük bir salonda. CHP Genel Merkezi ilk kurultayda tüzüğün 49 maddesinin değiştirilmesini öngörüyor. Buna karşılık, tüzük kurultayının olağanüstü toplanmasını isteyen muhalifler tüzükte dokuz maddenin değişmesini istiyor. İlk gün kurultay herkese açık, tüzük toplumun gözü önünde değişecek.
Buna karşılık, ertesi gün toplanacak ikinci kurultay daha küçük bir salonda, basına ve topluma kapalı olacak.
Neden kapalı? CHP yetkilileri buna net yanıt vermekte zorlanıyor. İkinci günü de, her zaman ve her partide olduğu gibi, basın izlese ne değişecek, neden kapalı? Ne Genel Başkan seçimi var, ne Parti Meclisi seçimi. Zaten olsa ne olacak ki?
Kapalı, anlamak güç.
Geyiklere jandarmalar, tilkilere köylüler
KIŞ, kar, soğuk, bir de avcılar var. İnsanlardan farklı olarak, hayvanlar ağır kış koşullarından daha fazla etkileniyor. Vahşi olanı olmayanı bu havada yem bulamıyor, insanların yaşadığı yerlere iniyor. Geyiklere jandarmalar, tilkilere köylüler yem veriyor. Yiyecek bulamayan kuşlar için hayat daha kolay gibi, uçuyorlar ve göçüyorlar. Ama, uçtukları yerlerde de avcıların kurşunlarına hedef oluyorlar.
Çeşitli sivil toplum örgütleri kışın başından bu yana Orman ve Su İşleri Bakanlığını uyarıyor, “av mevsimini hemen kapatın” diye. Bakan yetkisini kullanarak, av mevsimini daha erken kapatabiliyor.
Ancak, Bakanlık örgütlerin uyarısını dikkate almıyor, av mevsimini 26 Şubat’ta, yani geç  kapatıyor. Oysa, av mevsiminin erken kapanması, hayvanların kar ve soğuk yanında, hiç olmazsa av baskısından kurtulmasını sağlıyor.
Jandarmasından köylüsüne, şantiye işçisinden polisine kadar insanlar el birliği ile aç kalmış hayvanlara yem bulmak için seferber oluyor. Bakanlık ise, geç kalıyor, av mevsimini uzatıyor,  uzadıkça hayat hayvanlar için daha da zorlaşıyor. Onlar ya soğukların ya avcıların hedefinde.

 

(Hürriyet)

Yalçın DOĞAN | Tüm Yazıları
Hits: 1537