Uludere faciasında istihbarat soruları

~ 04.01.2012, Sedat ERGİN ~

ULUDERE’de 28 Aralık Çarşamba akşamı çoğu çocuk yaşta olan 35 vatandaşın ölümüyle sonuçlanan facianın nasıl meydana geldiği, olaydan önce hangi istihbarat süreçlerinin işlediği ve harekât için hangi aşamada düğmeye basıldığı konularında patlak veren tartışma, belli ki önümüzdeki günlerde, haftalarda ve aylarda Türkiye’nin en çok tartıştığı konulardan biri olacak.

Şu ana kadar açık kaynaklarda çıkan bilgilerin ışığında bir toparlama yaptığımızda, bu soruların yanıtlarına ilişkin olarak şu gözlemleri yapabilmemiz mümkün:
PKK SIZMASI BEKLENİYORDU: Kesinlik içinde bildiğimiz bir husus şu: Bu olaydan önce Türk makamlarının önünde PKK’nın söz konusu bölgeden bir sızma harekatı yapacağı yolunda kuvvetli istihbarat raporları bulunmaktaydı. Genelkurmay Başkanlığı, 29 Aralık Cuma günkü açıklamasında “Çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat ve yapılan teknik analiz sonucu terörist grupların bölgede kümelendikleri ve sınır hattında hazırlık içinde olduklarının anlaşıldığına”, daha sonra “PKK’nın sınırdaki üs ve karakollara eylem yapacağına dair istihbaratın arttığına” dikkat çekiyor. Bir başka anlatımla, aynı doğrultuda yoğunlaşan bir istihbarat akışı söz konusu. Açıklamada, bu istihbarat raporlarının Genelkurmay’a ne zaman geldiğine açıklık getirilmiyor.
PKK İÇİNDEKİ MUHBİR Mİ? Bu istihbaratın MİT’in PKK içindeki bir muhbirinden geldiği bilgisi 30 Aralık Cuma günü Taraf gazetesinde Mehmet Baransu tarafından ortaya atılmıştır. Baransu, 2 Ocak Pazartesi günü de MİT’in 21 Aralık tarihinde de “PKK yöneticilerinden Fehman Hüseyin’in Uludere karşısındaki bölgede bulunduğunu ve bir eylem arayışında olabileceğini” rapor ettiğini bildirmiştir. Taraf’taki habere göre, MİT daha sonra 25 Aralık’ta askerlere bu bilgileri teyit eden ikinci bir rapor göndermiş, keza 28 Aralık’ta yani operasyonun yapıldığı gün “Fehman Hüseyin’in sınırdaki kalabalık grup içinde olduğunu” bildirmiştir. Haber, bu unsurlarıyla Genelkurmay’ın “istihbaratın arttığı” bilgisi paralel duruyor.
ERDOĞAN İLK İSTİHBARATI TEYİT EDİYOR: MİT’in 30 Aralık Cuma günü yaptığı bir açıklamayla Taraf’ın istihbaratın MİT kökenli olduğu yolundaki ilk haberini tekzip etmesi kuşkusuz kafa karıştırıcı bir durum yaratıyor. İlginç olan bir nokta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da 30 Aralık günü yaptığı açıklamada “Bu bölgede insansız hava araçlarımızın (İHA) yaptığı uçuş, istihbarat örgütlerimizin yaklaşık 10 gün kadar önce verdiği bilgi üzerine yapılan bir uçuş” demesi, önceden gelen bir istihbarat olduğunu teyit ediyor. Ancak Erdoğan, MİT’in o gün (28 Aralık) son anda verdiği bir bilgi olmadığını belirtiyor.
ÖNCEDEN UYARI ATIŞI YAPILMIŞ: İHA’nın Irak sınırlarından bir grubun Türkiye’ye doğru hareket ettiğini tespit ettiği an, Genelkurmay açıklamasına göre 28 Aralık Çarşamba akşamı saat 18.39’dur. Hedefin ateş altına alınması saati ise 21.37, yani tam üç saat sonradır. Başbakan da İHA’lar tarafından alınan “4 saate yakın bir görüntüden” söz ediyor. Belli ki, grubun hareketi bütün bu süre içinde düzenli bir şekilde havadan izlenmiş. Önemli bir nokta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın önceki gece yaptığı açıklamada, hava bombardımanından önce gruba bir uyarının yapıldığını belirtmiş olması. Arınç, “uyarı amacıyla işaret fişeği atılarak olay yerinin aydınlatıldığını, ayrıca top ateşi de yapıldığını” belirtiyor. Demek ki, F-16’lardan önce sınırdaki kara birlikleri de devreye girmiş.
PERŞEMBE GÜNÜ ÜÇ AŞAMALI İSTİHBARAT: Arınç’ın aktarımına göre olay günü (çarşamba) üç aşamalı bir istihbarat akışı olmuş. 1) “50 kişiye yakın bir grubun düzenli koldan sızma amaçlı bir hareketliliğe girdiği” yolunda “birden fazla haber kaynaklarından” istihbarat gelmiş, 2) “Bu istihbarat farklı kanallardan teyit edilmiş”, 3) Ardından “İHA’lar hareketliliği takip etmiştir.” Arınç’ın belirttiğine göre, “bütün bu haberler birbirleriyle örtüşünce”, uyarıdan sonra “uçakla bombalama” yapılmıştır. Arınç, olay günü pek çok haber kaynağından aynı doğrultuda haber geldiğini vurguluyor. Bu açıklama ile Başbakan’ın “olay günü MİT’ten son anda gelen bir bilgi olmadığı” ifadesi farklı doğrultularda gibi gözüküyor.
DÜĞMEYE KİM BASTI? Bülent Arınç, harekât talimatını kimin verdiğini belirtmiyor. Irak sınırının sorumluluğu, karargâhı Malatya’da bulunan İkinci Ordu Komutanlığı’na ait. Savaş uçağını kaldıran Diyarbakır’daki İkinci Hava Taktik Komutanlığı, burada yalnızca verilen emrin uygulayıcısı durumunda. Henüz açıklık kazanmamış olan husus, kararın Malatya’daki komutanlık mı, yoksa Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı tarafından mı verildiği. İlk tespit (18.39) ile bombardımanın (21.37) başlangıcı arasında 3 saatin geçmiş olması, Ankara’ya karar alma sürecinde devreye girebilmesi için yeteri kadar zaman aralığı tanıyor.
Konuyu irdelemeyi sürdüreceğiz.

 

(Hürriyet)

Sedat ERGİN | Tüm Yazıları
Hits: 1666