Şehitler ve şarkı krizi

~ 21.07.2011, Yazgülü ALDOĞAN ~
Öyle bir memleket ki bir hafta yazmadan kafamı dinleyeyim demenin bile imkanı yok, yazın ortasında bile kan gövdeyi götürüyor ve keşke yazıyor olsaydım diye kıvranıyorsunuz! Müsadenizle yazı yazmaya, geçtiğimiz haftadan kalan bir kaç gözlemimle başlayayım: Askerlerimizin Diyarbakır'da pusuya düşürülüp 13'ünün şehit edildiği 15 Temmuz Çarşamba günü Beşiktaş'ta da bir "pusu" vardı. Balyoz soruşturması kapsamında yüksek rütbeli askerler sorguya çağrılmıştı. Ama ne kadar ilginç değil mi, 13 şehit haberi gelince sorgudan vaz geçildi! Neden mi? Muhtemelen sorguya çağrılan subaylar hakkında tutuklama kararı verilecekti, askerleri terörle mücadelede öldürülürken komutanlarının da eften püften gerekçelerle tutuklanı tutuklanıvermesinin belki bu kez tepki çekeceğini düşündüler ve sorgudan vazgeçtiler, ertelediler!
 
Askerlerin öldürülmesiyle birlikte yandaş basında yoğun bir "iddia" kampanyası başladı: askeri uçakların açtığı ateş makilik alanda yangın çıkarmış ve askerler yanlış komuta yüzünden ölmüştü! Yani hay Allah, bu hain subaylar yine PKK yerine kendi askerlerini öldürmüştü! Ekrana çıkarılan köylülerden köşe yazılarına bu işlendi. Ama ne var ki otopsi sonuçları ve yaralı askerlerin ifadeleri PKK'lıların önce kurşunla 4 nöbetçiyi başlarından vurarak öldürdükleri, mevzileri ele geçirdikten sonra da diğerlerine el bombası ve roketle saldırdıkları yönündeydi.
 
Olayda ihmal yok muydu? Bence de vardı: olay yeri sonradan askerler tarafından incelenmemiş, temizlenmemiş, deliller toplanmamıştı. Olaydan bir gün sonra bölgeye giden televizyon ekipleri ve hatta köy çocukları yerden patlamamış mermi, pimi çekilmiş el bombası, kanlı fanila gibi "delil"ler topladı! Ayrıca yarısı yanık ekmek ve konserve görüntüleri de yürekleri dağladı. Bu bölge ancak günler sonra açılan soruşturma kapsamında incelendi. Bu arada 13 askerimizin şehit edilmesini protesto yürüyüşlerinin yapıldığı pazar günü meydana gelen trafik kazalarında bir günde 13 kişi hayatını kaybetti!
 
 
konserde kürtçe şarkı
 
 

Olayın siyasi boyutunu nasıl olsa çok konuşacağız. Ama bir konser olayı var ki şehitler kadar gürültü kopardı. İKSV'nin Caz Festivali kapsamında "Suyun Kadınları" projesinde Akdenizli kadın şarkıcıların sahne alacağı konser Diyarbakır baskınından bir gün sonraya denk geldi. Bir gün önce bazı konserler iptal edilmişti. Bu ise bir "eller havaya" eğlence konseri değildi ve yapılmasında bir sakınca görülmedi. Sahne alan ilk iki şarkıcı hüzünlü Akdeniz parçaları söyledi. Ruhumun hüznüne de pek uydu doğrusu! Üçüncü şarkıcı Aynur'du. İlk şarkısı çok alkışlandı. İkinci parçası da öyle. Üçüncüye başlamadan önce seyircilerden "Türkçe de söyle!" istekleri geldi. Aynur, Kürtçe söyleyen bir şarkıcı ama hiç Türkçe söylemiyor değil, son albümünde Türkçe parçası da var. Hadi orkestra hazır değil, repertuar değiştirmek istemiyor, Türkçe şarkı söylemek istemiyor, ama iki cümle Türkçe konuşamaz mıydı? "Duygularınızı anlıyorum ama önceden belirlenmiş bir repertuar var, dışına çıkamam" diyemez miydi? Hiç anlamaza gelip üçüncü şarkısını da Kürtçe söylemeye başlayınca protestonun dozu arttı, protestocuları protesto edenlerin gürültüsü ötekileri de bastırınca şarkı söylenecek ortam kalmadı. Aynur yine tek kelime etmeden ama manidar bir şekilde "zafer" işareti yaparak sahneyi terk etti! Oysa ortada bir "Zafer" değil, yönetilememiş bir kriz vardı! Gerçek bir sanatçı, canlı müzik yaptığı seyircili konserde sadece ezberlediği şarkısını söylemez. Seyircisiyle bütünleşir, empati yapar, onu anlar, ona hitap eder. Aynur bildiğini okumanın dışında hiç bir şey yapmadı! Ama maşallah, medyada köşebaşları, konseri izlemeden, orada olmadan, kulaktan dolma aktarmalarla, esip yağanlarla dolu. Bir avuçlar ama suyun başını tutmuşlar, sesleri gür çıkıyor, sessiz çoğunluğu bastırıyorlar, sanıyorsunuz ki herkes onlar gibi düşünüyor! Oysa öyle günler yaşıyoruz ki insanlar daha duyarlı. Takmayacağı şeye takıyor. Şimdi ben diyorum ki madem ki Aynur sadece Kürtçe söyleyecekti, niye o konserde Türkçe söyleyen bir başka kadın yoktu? İspanyolca, İbranice, Rumca, Kürtçe, Farsça dinliyoruz ama Türkçe şarkı yok! Niye yok? Akdeniz'de Kürtler var da Türkler mi yok? Aynur bu yıl Avrupa'da Türkiye'nin onur konuğu olacağı bir festivalde Türkiye'yi temsil edecek ve iki konser verecekmiş. Sadece Kürtçe söyleyerek mi Türkiye'yi temsil edecek diye sormazlar mı o zaman? Kürtçe şarkı söylemesine hiç itirazım yok, keyifle dinliyorum. Ama sadece Kürtçe söyleyerek de Türkiye'yi temsil etmesi fikrine katılmıyorum! Müzik evrenseldir, dili olmaz palavrasına da karnım tok. Vokal varsa onun söylendiği bir dil de var. Ben şahsen Almanca şarkıya tahammül edemiyorum, en çok da Portekizce ve İspanyolca dinlemeyi seviyorum, bu benim zevkim. Ama, İstanbul'da bir sahnede beş dilde şarkı söyleniyorsa ve ortada etnik bir hassasiyet de varsa bir zahmet Türkçe de söylensin! İKSV bir zahmet sanatçıları durumdan uyarsaydı Yunanlı şarkıcı da şirinlik yapmak için Türkçe söylediği "Şinanay Yavrum, hoppa Şinanay" da seyircileri boşuna oynamaya çağırmazdı. Kusura bakmasın ama bir kaç kendini bilmez dışında kimsenin oynayacak hali yoktu. Ve bütün bu kopan patırtı sırasında bile bile uydurulanlar: Aynur tekrar sahneye çıkıp şarkı söylemedi, sadece selam verdi. Protesto edenler, 4 bin kişinin içinde taş çatlasa 500 kişiydi. Protesto edenleri protesto edenler de bir o kadardı, çoğunluk sessiz kaldı. Çıkıp gidenler ise en fazla 40 – 50 kişi. Abartmakta Acemleri geçmişiz de haberimiz yok.

Yazgülü ALDOĞAN | Tüm Yazıları
Hits: 2207