Aşırı Sağ Popülizmi ve Kovid 19 Pandemisi Jair Bolsonaro Örneği

~ 10.05.2020, Orhan Volkan Taner ~

            Yirminci yüzyılın ortasında hatları çizilmiş Habermasçı Aydınlanma Projesi, onu kibirle suçlayan postmodernizmin ardından en büyük yapısal krizlerinden birini yaşıyor. Büyük düşünürün inşaa etmiş olduğu İletişimsel Rasyonellik (akılcılığı dilbilimsel unsurların içine yerleştirme) kuramının oluşturduğu, Kant’ın çalışmalarından etkilenilmiş evrensel ahlak ilkesinin ve onunla beraber gelişecek olan insanın özgürleşmesi fikirlerinin popülizm tarafından sınırları zorlanıyor, teori aşırı sağcı popülist liderlerin özgün jargonları ve otoriter eğilimleriyle parçalanmaya itiliyor. Bununla beraber, aynı 1968 kuşağının mantık egemenliğini sorguladığı gibi popülizm de kendince hakim olan anlayışı ve bilimin egemenliğini sorgular hale geliyor. Romantik nefret söylevlerini ve sosyal anlamda (asla ve asla ekonomik anlamda değil) liberalizm düşmanlığını ortaya koyan popülizm, yirmi birinci yüzyılın karşılaştığı en büyük krizlerden birini yönetme konusunda da kendine has bir tutum sergiliyor. Aydınlanmacı retoriğin ayaklar altına alınışının yeni bir örneğini oluşturan aşırı sağ iktidarların pandemiyle mücadele şekli, gerek bu liderlerin davranış modelleri gerek toplum psikolojisi uyarınca derinlemesine bir analizi zaruri kılıyor.

 

            1 Ocak 2019 tarihinde Güney Amerika’nın en büyük ülkesinin, Brezilya’nın Devlet Başkanlığı makamına oturan, eski asker Jair Bolsonaro, aşırı sağın pandemiyle olan ilişkisi konusunda önemli bir örnek teşkil etmekte. Ülkesinin belirli politik kurumlarındaki hizmetlerinden sonra muhafazakar Sosyal Liberal Parti’den başkan olan politikacı, 2019 yılının ilerleyen aylarında partisiyle bağlarını koparmış, eline geçen her fırsatta kongreyi ve yüksek mahkemeyi eleştirmeye başlamıştır. 2015-2016 yılları arasında eski başkan Dilma Roussef’in görevden alınmasında önemli rol oynayan belediyecilik kökenli Bolsonaro’nun iktidarı partisinden ayrıldıktan sonraki ilk büyük sarsıntısını, halk arasında popülerleşmiş bir figür haline gelen Adalet Bakanı Sérgio Moro’nun istifası sonrasında yaşadı. Yolsuzluk soruşturmalarını başarılı bir şekilde yönetmesiyle ün salmış Moro’nun nisan ayının sonunda gerçekleşen istifası, Devlet Başkanı Bolsonaro’nun Federal Polis Teşkilatı Genel Direktörü General Mauricio Valeixo’yu görevden almasıyla alakalıydı. Ülke basınının bu konudaki yorumları çeşitli olsa da Bolsonaro’nun bu hamlesi, Federal Polis Teşkilatı’nın soruşturma dosyalarına erişim çabası olarak yorumlandı. Soruşturmaların gizliliğinin esası üzerinde duran Moro, başkanın yeni atamasını kendi bakanlık pozisyonuna tepki olarak algılayıp görevi bıraktı. Adalet eski bakanının suçlamaları Brezilya liderinin ve ailesinin konu olacağı bir soruşturmaya yeşil ışık yakarken yüksek mahkeme Bolsonaro’nun ailesini yakın takibe aldı (bu süreç kendisinin görevden alınmasına kadar gidebilir). İddaalara göre, devlet başkanının oğulları Carlos (Rio De Janerio şehrinde meclis üyesi) ve Eduardo (milletvekili), kamu ödeneklerini ülkenin yerleşik politik kurumlarına ve babalarının muhaliflerine saldıran dijital milislere veya trollere akıtıyorlardı. Bir başka iddaa ise başkanın oğullarından Flávio’nun suç dünyası ile olan güçlü bağlantılarının mevcudiyeti ile alakalıydı. Flávio, ülkede gangsterlere illegal inşaatlar yapmaları için para aktarıp daha sonra bu parayı inşaatların kaçak olmasına dayanarak misliyle geri alıyordu. 2014 yılından beri kaos içinde olan ülkede Bolsonaro kendince bir tek adam rejimi kurmuştu.

 

            Brezilya’daki ölü sayısı Çin’i aşarken, Kovid-19 pandemisinin ülkedeki yayılım hızı daha da ciddileşiyor. John Hopkins Üniversite’nin yaptığı çalışmaya göre 23 Mart tarihinden itibaren yükselişe geçen Brezilya’nın Pandemi Grafiği yakın zamanda inişe geçecek gibi görünmüyor. Üstelik ülkenin kışa girişi de işleri zorlaştırıyor (uzmanlara göre kayıplar 20 kat daha fazla olabilirmiş). Tüm Brezilya’daki ölümlerin yüzde kırkı metropol Sao Paulo’da gerçekleşirken şehrin valisi Bruno Covas, Başkan Bolsonaro’nun hastalığı küçümseyen tavrını hiçe sayarak mart ayında sosyal mesafe kuralını şehrine tanıttı. Restoranların sadece paket servis yapmalarına izin veren ve asli işyerleri dışında işletmeleri kapatan vali halkın bir bölümünden büyük alkış aldı. Fakat valinin aldığı önlemlere rağmen çoğunluğu düşük gelirlilerden oluşan nüfus, düzenlemelere uymuyordu (dışarı çıkanların oranı yüzde elliyi bulmuştu). İtalya ve Fransa örneklerindeki gibi dışarı çıkışa izin veren bir döküman beyanını ilgilendiren bir düzenleme şehirde bulunmazken, sosyal mesafeye olan kamu desteği gitgide düşüyordu. Toplu mezarların kazılmaya başladığı ülkede, sağlık sistemi malzeme eksikliğinden tam kapasite çalışamıyor, son on senedir ülkenin başına gelen her iktidar sağlık sisteminin fonunda kesintilere gittiği için müdahele kapasitesi giderek düşüyordu. Test sayısının düşük olduğu ülkede test edilen kişi sayısı nüfusun %0.06’lık kısmına tekabül ediyordu. Başkan Bolsonaro’nun kamuya verdiği her görüntüde hastalığı küçük görüşü ve pandemi diye bir şey yokmuşçasına davranması Brezilya’yı zor bir duruma sokmuştu. Dünyadaki sağcı popülist liderlerin pandeminin ülkelerindeki boyutuna göre fikir değiştirişi (Trump Örneği), Bolsonaro’nun gerekli önlemleri alma konusundaki çekingenliği ile birleşince işin ciddiyeti kavranamadı. Devlet Başkanı, alınması gereken önlemler üzerine tartıştığı Sağlık Bakanı Luiz Henrique Mandetta’yı nisan ortasında görevden alınca ülkenin pandemi ile mücadelesi yeni bir boyuta evrildi. Sağlık Bakanlığı’nı hükümetin askeri kanadına (hükümetinde kendisi gibi birçok emekli asker bulunuyor) ve kendisine bağlayan başkan, şahsını salgınla mücadele konusunda tek otoriye haline getirmeye uğraşıyor fakat valilere söz geçiremiyordu. 27 validen 20’si başkanın salgın hakkındaki düşüncelerini görmezden gelip virüsle mücadeleyi tek başlarına yürütüyor, federal hükümeti bu konuda ikincil bir yetkili haline getiriyorlardı (gene de ödenek federal hükümetten geldiği için yapabilecekleri sınırlı). Ayrıca uzmanlar ülkenin büyüklüğü uyarınca vaka sayılarının zamana ve eyalate göre farklılık gösterebileceğinin altını çiziyor (güney eyaletleri kışı daha sert geçirecek). Testlerin pahalılığından ve azlığından yakınan tıbbi merkezler, merkezi koordinasyonun olmayaşını eleştirirken finansal desteğin yetersizliği yüzünden bazı akademisyenler kendi araştırma fonlarını kullanmak zorunda kalmış. Her bireye pahalı PCR testi uygulamak yerine sağlıkçıların çabuk test olarak adlandırdığı hamilelik testine benzer bir yöntemin uygulanmasının daha mantıklı olduğunu belirten tıbbi personel, testi hemşirelerin yapabilmesinin, az zaman alışının ve ucuzluğunun getirdiği avantajlardan söz ediyor.

 

            Karantina önlemlerinin ortadan kaldırılmasının bir partizanlık meselesi haline geldiği ülkede, Başkan Bolsonaro önlem karşıtı prostestolara katılarak destekçilerine tüm yüreğiyle inandığını belirtiyor. Bazı prostestocular, kongre üyelerini ve yüksek mahkeme mensuplarını linç etmekten bahsedip askeri diktatörlük talep ediyorlar. Başkan bu mitinglere katıldığı için de soruşturuluyor çünkü ülkenin Ulusal Güvenlik Yasası’na göre askeri diktatörlüğün savunuculuğunu yapmak ciddi bir suç. Virüsü, ülkedeki sınıfsal çatışmaları desteklemek ve kutuplaştırmayı arttırmak için kullanan Bolsonaro virüsün gerektirdiği önlemlerin hastalığın kendisinden daha zararlı olduğunu iddaa ediyor. Favelalardaki (gecekondu mahalleri) insanları açlığın ve işsizliğin kötü etkileyeceğine vurgu yapan başkan, virüsün görülüşünün ardından gerçekleştirdiği ilk hitabetinde, normalleşme sinyali verdi. Küçük barakalarda yaşayan bu insanlar hükümetin onlara yardım için orada olmayacağının farkındaydı. Başkanın konuşması sonrası halk sokaklara döküldü, asli iş yerleri dışındaki işletmeler de açılmaya başladı. Ekonominin şimdi açılmasının uzun vadedeki etkisini görmek istemeyen Borsolano, ülkenin dört yıldır boğuştuğu ekonomik krizin tekrarlanmasını istemiyor ki yeniden seçilebilsin. Fakat başkan, gerekli önlemler alınmadığı takdirde ülkenin ekonomik hayatının orta ve uzun vadede büyük bir felç geçireceğinin farkında değil. Kabinesinin finans bakanı Paolo Guedes (zamanında Pinochet’ye ekonomi konusunda tavsiyeler veriyordu) harcamaların, vergilerin düşürülmesi ve neo-liberal reformların hayata geçmesi için çabalarken bu yolu ileriye gidiş olarak adlandırıyor. Bolsonaro hükümetinin askeri kanadının çabasıyla oluşturulmuş 35 milyar dolarlık bir altyapı projesini eleştiren Guedes, özellikle de salgın sırasında önemi tescillenmiş olan Brezilya’nın altyapı sorununu çözmeye yönelik bir programı kamu harcamalarının fazlalığını bahane ederek durdurdu. Brezilya yönetiminin doğasını ve pandemi ile mücadelesini gözler önüne seren bu tabloya şaşırmamak elde değil. Mantık çerçevesinde bakıldığında güç kaybetmesi beklenen Bolsonaro’nun itibarı fazlasıyla sağlam görünüyor. Pandemi ile mücadelenin yanında politik bir mücadelenin de yaşandığı ülkede, Bolsonaro yerini daha da sağlamlaştırmak için politik manevralar yapıyor, itibarlarını eline geçen her fırsatta yerle bir ettiği kongre üyeleriyle pazarlığa oturuyor. Destekçilerine her zaman eski politikanın karşıtı olduğunu dile getiren başkan, bütün bu eylemleri uyarınca hayranlarının desteği konusunda çıkmaza girebilir.

 

Aşırı sağ popülizmi ve kontrol altında tuttuğu kitle mantık ile irdelenemez çünkü bu akım doğrudan korkulara yani duygulara hitap eder. Ünlü psikolog Gustave Le Bon, Fransız Devrimi’nin anlaşılması için rasyonel mantığa değil duygusal ve mitik mantığa bakılması gerektiğini belirtmişti. Bolsonaro ve kitlesi gibi topluluklar bu anlayışa göre analiz edilmeli, bu analizler kurgulanırken kalıplaşmış, egemen yöntemlerden gerektiğinde uzak durulmalı, dilbiliminin desteklediği sosyo-psikolojik çalışmalar icra edilmelidir.

 

           

Orhan Volkan Taner | Tüm Yazıları
Hits: 2010