Kuvvetler birliği ve bağımlı yargı

~ 25.04.2020, Av. Mustafa KARADAĞ ~

Günlerce af mı infaz düzenlemesi mi olduğu tartışılan AKP-MHP teklifi nihayet yasalaştı ve düzenlemelerden yararlananlar salıverildi. Covid-19 salgınına da denk getirildi ve bir nevi salgın-kriz döneminde bir iyileştirme olarak gösterilmek istenildi. Demokrasi-hukuk-vicdan cenahında ise daha çok mahpusların yaşam hakkı ve düşünce özgürlüğü bağlamında tartışıldı.

Hemen söylemek gerekir ki anılan düzenleme, salgınla mücadele kapsamında cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin yaşam haklarının, sağlık güvencelerinin devlete emanet edildiği kabulüne asla cevap vermeyen bir yasalaşma faaliyeti olmaktan öte gidemedi. Siyasi iktidar, gayri sahih nesepli hükümet sisteminin işleyişine uygun olarak kontrolü altındaki TBMM çoğunluğu eliyle istediğini yaptı. 

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı bizim bu tespitimizi “Ceza adaletinin olmadığı bir yerde vicdanların sızısını durdurmak mümkün değildir. Uzun bir hazırlık döneminin ardından Meclis’e sunduğumuz yeni infaz düzenlemesiyle sistemin işleyişini hem mağdurlar hem suçlular açısından çok daha adil bir hale getirmeyi amaçladık. TBMM’de, AK Parti ve MHP gruplarının ortak gayretiyle teklife dönüşen, uzun bir çalışma döneminin ardından da Genel Kurul’da kabul edilen bu düzenleme oldukça önemli yenilikler getiriyor. Meclisimizin kabul ettiği bu kanun, onay için bize geldikten sonra, hızla incelemesini tamamlayıp Resmi Gazetede yayınlatmak suretiyle yürürlüğe sokacağız. Bu düzenlemenin hazırlığından yasalaşmasına kadar tüm süreçlerinde emeği olan herkese, özellikle Adalet Bakanlığımıza ve siyasi parti gruplarımıza teşekkür ediyorum.” şeklinde ifade etti.

***

Mevcut hükümet sisteminin Anayasanın kurallarına (dahi) ne kadar uyduğunu tartışmayı bir tarafa bırakarak Covid-19 salgını-kriz, mahpusların yaşam hakkının korunmasını, demokratik gelişimi, hukuk güvenliğini ve yapılan yasa değişikliklerinin bir amaca hizmet edip etmediğini konuşmaya devam edelim.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin af taleplerini ilk dile getirdiği zamanlarda çok isabetli bir şekilde “Biz ancak devlete karşı işlenen suçları affedebiliriz, kişilere karşı işlenen suçların affedilmesi söz konusu olamaz” derken koronavirüs bahane edilerek kişilerin bedensel bütünlüğüne, malvarlığına yönelen, devletin parasını iç eden cümle suçlar affedildi. Yaşam kalitemizi bozan mafya babaları, hırsızlar, dolandırıcılar, rüşvetçiler, zimmetçiler, ihaleye fesat karıştıranların tamamı salıverildiler.

Hırsızlar uğursuzlar salındı da tamamı terör ile ilişkilendirilen, ama somut olarak hiçbir terör eylemi atfedilemeyen parti genel başkanları dahil milletvekilleri, siyasetçiler, gazeteciler, avukatlar, sanatçılar, FETÖ yakıştırması yapılan muhalifler içeride. Zira iktidar için hak, hukuk, infazda eşitlik gibi ilkelerin, Anayasa Mahkemesi içtihatlarının, uluslararası metinlerin bir değeri yok.

Adalet Bakanı cezaevlerinde Covid-19’dan ölenleri ve yoğun bakımda olanları açıkladı, ama yaşam hakları devlete emanet edilen biraz önce saydığımız insanlar salgına karşı korumasız haldeler. Adalet Bakanı cezaevlerinde Covid-19 vakalarından ve ölenlerden bahsederken bunu daha önce açıklayan milletvekili hakkında soruşturma açılması, gözümüze sokulan AKP kirli siyasetinin örneklerinden biri.

Bir başka kirli siyaset ve fırsatçılık örneği ise gündem koronavirüs ile meşgulken MİT Yasasına muhalefet suçlarının da “af” kapsamı dışında tutulması, üstüne özel bir düzenlemeyle şartlı tahliye oranlarının 2/3 oranında tutulması suretiyle halihazır tutuklu bulunan beş gazetecinin tahliyesinin engellendiği, konuyla ilgilenen herkesin malumu.

***

Koşullu salıvermenin hükümlünün suç işleme öncesindeki halinin de değerlendirilmesi yasaya konulduğu halde cezaevlerindeki hükümlünün topluma yeniden kazandırılması için rehabilite edilemediği, hükümlülerin henüz hazır olmadan salıverildikleri eşini yaraladığı için cezaevindeyken tahliye edilen adli suçlunun 9 yaşındaki kızını döverek öldürmesi ile anlaşılmış oldu.

Anlaşılan asıl mesele adil olmayan afların, infaz düzenlemelerinin toplumsal barışa hizmet etmediği.

Bir başka açıdan olaya bakarsak, bizler zaten hasta garantili şehir hastanelerine, geçmediğimiz yolcu garantili köprülerine ödeme yaparak soyulurken, zaten sokak ortasında “sen kimsin” denilerek dövülürken, öldürülürken başkaca dolandırıcıların, katillerin, şiddet meraklılarının aramıza salıverilmesine ihtiyacımız yoktu, ama yapacak bir şey yok.

Asıl konuşulması gereken ise vicdan ve merhametten yoksun yasaların adalete hizmet etmeyeceği ve terör suçlularından hükümlü olanların tabi olacağı rejimin yanında; siyaseten yapılan eylemlerin, eleştirilerin, demokratik davranışların terör olarak nitelendirilmesinin bir yargı pratiği olmasının önüne geçilmesi, yargının gerçek anlamda bağımsızlığı ile kuvvetler ayrılığının, hakiki demokrasinin tesisidir.

 

 Avukat Mustafa KARADAĞ

 Kaynak: https://www.birgun.net/haber/kuvvetler-birligi-ve-bagimli-yargi-298147

Av. Mustafa KARADAĞ | Tüm Yazıları
Hits: 1783